Mayıs 1919-2019

1919 Mayısından bu yana 100 yıl geçmiş bulunuyor. Bu son yüzyılda yalnız Mayıs aylarında yaşananlar bile, Türkiye’nin nerden gelip nereye gittiğini gösteriyor.

100 yıl önce Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkıyor. Bu 19 Mayıs, işgale ve emperyalizme karşı çıkılmasına, bağımsızlık mücadelesinin kazanılmasına, kul/ümmet olmaktan kurtulup özgür yurttaş olunmasına ve tek adam (padişahlık) rejimi yerine aydınlanmacı değerlerle hukukun üstünlüğü ile halk egemenliğine dayalı Türkiye Cumhuriyet’inin kurulmasına yol açan bir güne dönüşüyor.

1919’dan sonraki Mayıs aylarında bir süre olumlu gelişmeler oluyor. Örneğin 5 Mayıs 1920’de, Maarif Vekaleti kuruluyor. Mayıs 1921’de Öğretmenler Birliği kuruluyor. 1923'te 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı, resmi tatil oluyor. 13 Mayıs 1924’te, Türkçe resmi dil oluyor. 24 Mayıs 1924’te, Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci Anayasası kabul ediliyor (ilki 20 Ocak 1921). 10 Mayıs 1928’te, “Türkiye Devletinin dini İslam’dır” ifadesi Anayasadan çıkarılıyor. 23 Mayıs 1928’de, Türk Vatandaşlığı Kanunu kabul ediliyor. 31 Mayıs 1933’te, Darülfünun İstanbul Üniversitesi’ne dönüştürülüyor. 27 Mayıs 1935’te, hafta tatili cuma gününden, tüm dünyada olduğu gibi, pazar gününe alınıyor. 29 Mayıs 1935’te, Türk Bayrağı Yasası kabul ediliyor. 20 Mayıs 1940’ta, Devlet Konservatuarı açılıyor. 14 Mayıs 1950’de, yapılan genel seçimleri kazanan Demokrat Parti (DP) iktidara geliyor, tek parti rejimi sona eriyor.

Ancak DP adını inkar edercesine davranınca, bu tarihten sonra gelen Mayıslarda toplum açısından olumlu gelişmeler yanında olumsuz gelişmeler de yaşanıyor. Örneğin DP’nin anayasayı ihlal edip Tahkikat Komisyonu’nu kurması üzerine başlayan protestolar sonunda, 27 Mayıs 1960’da da ordu yönetime el koyuyor. 1961’de yapılan genel seçimlerle sivil yönetime dönüşene kadar, çağdaş bir anayasa hazırlanıyor, hukukun üstünlüğünü korumak üzere Anayasa Mahkemesi oluşturuluyor ve planlı kalkınma dönemine giriliyor. Aydınlanmacı değerler ve emperyalizm karşıtlığı yeniden yükselirken, devrimci gençler 1960 sonlarında 19 Mayıslarda Samsun’dan bağımsızlık yürüyüşleri yapmaya başlıyor.

1961 seçimlerinin sonucunu beğenmeyip 22 Şubat 1962’de ayaklanan ve teslim olduğunda da serbest bırakılıp özel bir afla emekli edilen Harp Okulu Komutanı Talat Aydemir ve arkadaşları, 21 Mayıs 1963'te yeniden darbe girişimine kalkışıyor. Darbe girişiminin parolası ‘Harbiyeli’ ve işareti de ‘Aldanmaz’ oluyor. Bu kez, Aydemir ve iki subay arkadaşı idam ediliyor.

Bu olay, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 Darbesi, 2007 Nisanında Genelkurmay Başkanının “Laik Cumhurbaşkanı” deyip sözünün arkasında durmaması, Ergenekon ve Balyoz gibi davalar, Genelkurmay’ın Kozmik odasına girilmesi ve de 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminden sonra yaşananlar, Talat Aydemir’in ‘Aldanmaz’ dediği Harbiyelilerin, kendisi başta olmak üzere ne denli yanılgı içinde olduklarını da gösteriyor.

12 Mart 1971 muhtırası sonrasında, 1960’ların devrimci gençlerinden Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alparslan Özdoğan Nurhak Dağları'nda 31 Mayıs 1971’de katlediliyor. Devrimci gençlik önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, “Anayasal düzeni zorla değiştirme” gibi bir uyduruk suçlamayla, S. Demirel’in Adalet Partisi milletvekillerinin, “(27 Mayıs sonrasında idam edilen A. Menderes, H. Polatkan ve F. R Zolu’ya atfen) üç bizden üç sizden” çığlıklarıyla 6 Mayıs 1972 günü idam ediliyor. Devrimci gençlik önderlerinden İbrahim Kaypakkaya da, sorgulandığı Diyarbakır'da işkence sonucu 18 Mayıs 1973 günü ölüyor. 1 Mayıs 1977’de, Kontrgerilla/Gladyo, İstanbul'daki 1 Mayıs gösterilerini kana bulayıp 34 yurttaşımız katlediliyor.

3 Mayıs 1987’de, Van Üniversitesi kafeteryasında oruç tutmayan öğrenciler saldırıya uğruyor. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 6 Mayıs 1990’da, “Eğitim İşkolu Çalışanlar Sendikası: Eğitim-İş” kuruluyor. 13-17 Mayıs 1996 tarihlerinde toplanan 15. Milli Eğitim Şurası, büyük çoğunlukla sekiz yıllık temel eğitimi kabul ediyor.

16 Mayıs 2006’da, türban konusunda gericilerin hedef gösterdiği Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin odasında uğradığı suikast sonucu öldürülüyor. 5 Mayıs 2007 günü Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan Başbakan Erdoğan-Genelkurmay Başkanı Büyükanıt görüşmesi sonrasında, Büyükanıt 27 Nisan’da yazdığı internet-muhtırasını unutuyor ve A. Gül’e cumhurbaşkanlığı yolu açılıyor. 5 Mayıs 2008’de, Anayasa Mahkemesi yükseköğretimde türban kullanımını serbest bırakan yasayı iptal ediyor. 11 Mayıs 2013’te, Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde eş zamanlı olarak iki ayrı araçta patlatılan bomba sonucu 52 yurttaşımız yaşamını yitiriyor. Taksim'deki Gezi Parkı’na AVM ve gericiliğin timsali olan Osmanlının Taksim Kışlasının yeniden yapılması girişimi doğrultusunda parkta başlatılan çalışmalara karşı, Taksim Dayanışma grubu 27 Mayıs 2013’te eyleme başlıyor. Bu eylem, iktidarın gericiliğine ve toplumu ayrıştırmaya yönelik uygulamalarına karşın ülke çapında kitlesel protestoya dönüşüyor ve de toplumun birlik beraberlik içinde yaşama umudunu yeniden canlandırıyor. 1 Mayıs 2014 tarihli bakanlık genelgesiyle, valilere “yalnızca kız öğrencilerin öğrenim görebileceği” meslek okulu açma yetkisi veriliyor.

6 Mayıs 2019 günü, Yüksek Seçim Kurulu, AKP’nin isteğine uyup bir hukuksuzluk darbesiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal ediyor. Bu durum, 19 Mayıs 1919 sonrasında kazanılan hukukun üstünlüğü ve halk egemenliği gibi değerlerin pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteriyor. Toplum bir anda, başkanlık sisteminin tek adam sultasına dönüşmesi tehlikesiyle baş başa kaldığının ayrımına varıyor. Yıllardır 23 Nisanları, 19 Mayısları, 30 Ağustosları ve 29 Ekimleri unutmuş olan ve “Atatürk’ü sevenler cenazeme gelmesin” diyen kişinin cenazesine neredeyse tam kadro katılan AKP, toplumun uyanışını engellemek için birden 19 Mayıs 2019 kutlamalarına sarılıyor.

Bu bağlamda 1919’un yüzüncü yılında 23 Haziran'da yapılacak seçim, bir dönüm noktasına dönüşüyor. 23 Haziran'da ya 19 Mayıs 1919’un getirdiği değerlere sahip çıkılıp hukukun üstünlüğüne ve halk egemenliğine işlerlik kazandırılacaktır; gelecek Mayıslarda toplum adına gerçekleşecek olumlu gelişmelere kapı açılacaktır. Ya da AKP’nin kandırmacasına kapılıp hukuksuzluğun pekişip tek adam sultasına boyun eğilecektir; 19 Mayıs 1919’un rövanşı alınıp ruhuna Fatiha okunacaktır.

[email protected]