İleri demokrasi aracı: KHK!

Birbiri ardına bilim ve eğitimde gerici ve parasalcı dönüşümlere yol açan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarılıyor. Önce bağımsız üst kurullar kaldırılıp talan ekonomisi kolaylaştırılıyor. Sonra 633 sayılı KHK ile bebelere bile Kuran kurslarına gitme kapısı açılıyor! 651 sayılı KHK ile TÜBA İslamileştiriliyor. 652 sayılı KHK ile laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine bağlı öğrenci yetiştirilmesi yerine, parasalcı-İslam, girişimci, rekabetçi ve cemaatçi, öğrenci yetiştirilmesi hedefleniyor.

652 sayılı KHK, 46 ana madde ile 8 geçici maddeden oluşuyor. Bu KHK, 64 ana madde, 4 ek madde ve 11 geçici maddeden oluşan 30.4.1992 tarih ve 3797 sayılı yasanın yerine geçiyor. 3797 sayılı yasa, 1993-2002 yılları arasındaki koalisyon hükümetleri dönemlerinde hepi topu 6 kez değiştirilirken AKP yönetiminde, 2003’ten bu yana, 12 değişik yapılıyor! 652 sayılı değişikliği yaparken, aceleden, 3797 sayılı yasanın iptal edildiğini belirten yasa maddesinin eklenmesi de unutuluyor. Bu durumda hukuken 3797 sayılı yasa ile 652 sayılı KHK aynı anda yürürlükte bulunuyor!

Bir an için Bakanlar Kurulu’nun ne sıklıkta toplandığını ve kurul toplantılarının ne kadar sürdüğünü düşünelim. Bakanlar Kurulu toplantılarında ekonomiden-teröre, İsrail’den Libya’ya, Suriye’den ABD’ye kadar ele alınan konuların çeşitliliğini, yoğunluğunu ve önemini de düşünelim. Bakanlar Kurulu toplantılarının bu konuları tartışmaya yetecek sürede çalışıp çalışmadığını değerlendirelim. Sonra da, bu konularla haşır neşir olan ve içlerinde bir tek “eğitimci” bulunmayan bu kurulun, Türkiye Cumhuriyetinin geleceğini bir başka kanala döndürecek 652 sayılı KHK’yi tartışmak için ayırabildiği zamanı hesaplamaya çalışalım.

3797 sayılı yasanın 79 maddesinin iptal edilip yerine 652 sayılı KHK ile getirilen 54 maddenin kabul edilmesi ortalama ne kadar zaman almıştır? Her bir madde üzerinde tartışılmışsa, toplantının birkaç saatte bitmiş olma olasılığı var mı? Kurul toplantıları bu kadar uzun sürüyor mu? Yoksa hiçbir tartışma olmuyor, bir yetkili ne yapılacağını söylüyor ve üyeler de bir-iki dakika içinde imzalıyor mu?

Yanıt beli değil mi?

22.8.2011 tarih ve 651 sayılı KHK de, yoğun değişikliklerin yapıldığı bir KHK. 651 ile yapılan değişiklikler, madde sayısı olarak 652’dekinden daha az olsa da, birbiriyle hiç ilişkili olmayan 8, yanlış okumadınız evet tam sekiz ayrı yasayı kapsıyor. Öncelikle 3.6.2011 tarihli ve 639 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK değiştiriliyor. Bu değişiklik bile kendi başına KHK’lerin nasıl özenle hazırlanıp tartışıldığını (!) gösteriyor yeni kurulan bir birimle ilgili mevzuat, çok değil 2,5 ay sonra değiştiriliyor. 651 ile, 17.7.1963 tarihli ve 278 sayılı TÜBİTAK’ın kuruluş kanunu, 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 20.2.2008 tarihli ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu, 8.6.1984 tarihli ve 231 sayılı Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK, 13.8.1993 tarihli ve 497 sayılı TÜBA’nın kuruluş KHK’si ile 13.12.1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında KHK’de de değişiklikler yapılıyor.

Bu kadar yoğun ve birbirinden ilgisiz konularda değişikliklerin yapıldığı 651 sayılı KHK’nin, Bakanlar Kurulu’nda tartışılması ne kadar sürmüştür? Bir, iki, üç, ... saat mi? Kurul toplantıları bu kadar uzun sürüyor mu? Yoksa hiçbir tartışma olmamış, bir yetkili ne yapılacağını söylemiş ve üyeler de 1-2 dakika içinde imzalamış mıdır?

Yanıt beli değil mi?

KHK’lerle, akademisyen hekimlerin tam gün çalışması konusunda olduğu gibi, Danıştay’ın yürütmeyi durduğu konular da KHK içine alınarak Danıştay bay-pas ediliyor. Bu KHK’lerle, birçok bürokratın kazanılmış hakları da yok ediliyor onlarca üst düzey bürokrat bir anda görevlerinden oluyor!

KHK’ler, yangından mal kaçırır gibi, mecliste ve kamuoyunda tartışılmadan yürürlüğe giriyor. Gerçek demokrasilerde akla bile gelmeyecek uygulamalar, bizde ileri demokrasi sayılıyor. İşin bir başka grip yanı, bu KHK uygulamaları ile AKP, öncelikle kendi bakanlarıyla milletvekillerinin iradesine ipotek koymuş oluyor. Nedense, bir bakan ya da bir AKP’li çıkıp da “Ne oluyor?” demiyor mangalda kül bırakmayan liberallerimiz ise neredeyse huşu içinde olup bitenleri izliyor.

İşte ileri demokrasinin göstergesi: AKP’nin istediklerini kolaylıkla gerçekleştirmesi!

AKP’nin her KHK’si demokrasimizi bir adım daha ileri götürüyor!

[email protected]