Eğitim sisteminin fotoğrafı: YGS

Geçenlerde açıklanan 2012 Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile eğitim sistemimizin fotoğrafı çekilmiş oluyor.

Bu fotoğraf neyi gösteriyor?

ÖSYM’nin açıkladığı ve gazetelere yansıyan bilgilere göre, YGS’ye 1.895.479 öğrenci başvuruyor. Bunların 57.742’si,çeşitli nedenlerle sınavlara giremiyor. Sınava girenlerin 393’nün sınavı geçersiz sayılınca 1.837.344 adayın sınavı geçerli oluyor. Sınav puanı hesaplanacak kadar puan toplayamayan (“0” çeken) aday sayısı 2010 sınavında 14.156 iken bu son sınavda 50.805’e çıkıyor! “0” çekenler, YGS’ye girenlerin yüzde 2,72’sini oluşturuyor. Bu yüzdeye bakıp, “Eh, olur o kadar” diyenler yanılıyor. Çünkü sınav türüne göre “0” çekenler, sosyal bilgilerde 254 bini, matematikte 870 bini ve fen alanlında ise 1,2 milyonu buluyor!

İki milyona yakın öğrenci içinden yalnızca iki öğrenci tüm puan türlerinden tam puan alıyor! Sınav türüne göre soruların tamamını doğru yanıtlayanların sayıları da fazla değil. Sosyal bilimlerde 56, fen bilimlerinde 437, Türkçe testinden 929 ve temel matematikte 1.316.

180 üzerinde puan alıp Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)’na girmeye hak kazananların yüzdesi son üç yılda yüzde 82’den önce 79’a, şimdi de, yüzde 73’e düşüyor. 180 üzerinde puan alanlar, lise son sınıf öğrencilerinde yüzde 75’i, lise mezunlarında yüzde 70,92’yi ve üniversite öğrencilerinde de yüzde 77,74’ü buluyor.

Sosyal bilimler liseleriyle askeri liselerin yüzde 100’ü 180 baraj puanını aşıyor. Bu başarıyı yüzde 90’lar düzeyinde gösteren liseler sırasıyla, fen liseleri, Anadolu liseleri, özel fen liseleri, öğretmen liseleri, polis kolejleri, yabancı dille öğretim yapan özel liseler ile yabancı dil ağırlıklı liseler oluyor. Bunları yüzde 80’ler düzeyindeki başarılarıyla astsubay sınıf hazırlama okulları, sağlık meslek liseleri ile özel liseler yüzde 70’ler düzeyinde de genel liseler (%79,57), güzel sanatlar liseleri (%74,66) ve ile imam hatip liseleri (%7272,6) izliyor.

Kızların yüzde 76,52’si ve erkeklerin de yüzde 68,21’i 180 puanı geçebiliyor.

500 tam puan üzerinden ortaya çıkan bu sonuçlar, lise mezunlarının önemli bir bölümünün gerçekte lise mezunu olmayı hak etmediklerini gösteriyor.

Dininin ve kininin davacısı olanlar, sanata tükürmekle ve sağa sola tehdit savurmakla meşgul olanlar, bu fotoğrafa değil de, bu fotoğrafın siyahı beyaz gösteren film haline (negatifine) bakabiliyorlar gerçekte kara delik olanları, AK olarak görüyorlar. Bu nedenle, çözüm olarak getirdikleri dönüşümler, kara delikleri büyütmenin ötesine geçmiyor.

Fotoğrafın iç açıcı olmaması birkaç nedenden kaynaklanıyor. Bir neden, ilköğretimin niteliği oluyor. İlköğretimin niteliğini iyileştirmek yerine, Avrupa Birliği’nin dayattığı çocuğun toplumsal yapısıyla ve dini anlayışıyla örtüşmeyen girişimci öğrenci yetiştirecek ilköğretim programı uygulanıyor. Öğrenci zor duruma düşürülüyor. Ortaöğretime geçişteki tek sınav kaldırılıp öğrenciyi dershaneye ve sınavlara bağımlı hale getirip ezberciliğin pekişmesine yol açan üç sınavlı Seviye Belirleme Sınavı (SBS) getiriliyor. Beş sınıflık bilgi ve deneyim sahibi sınıf öğretmenlerinin 5’inci yılla ilgili birikimleri, 4+4+4 uygulamasıyla bir anda sıfırlanıyor. Ayrıca o öğretmenden eğitimi ve deneyimiyle bağdaşmayan 5,5 yaş çocuğunu okutması isteniyor.

Fotoğrafın iç açıcı olmaması, öğretmen niteliğinden de kaynaklanıyor. Öğretmenliğin bir meslek olduğunu, alan bilgisi kadar öğretmenlik sevgisi, becerisi ve genel kültürü ile öğretmenin eğitimci niteliğinin önemli olduğu yadsınıyor. Öğretmenin eksik yönlerini iyileştirecek önlemler yerine, önüne gelene öğretmenlik sertifikası veriliyor.

Fotoğrafın iç açıcı olmaması, öğretmen eksikliğinden de kaynaklanıyor. YGS sonuçlarına göre, öğretmen eksikliği olan yörelerdeki lise başarısının düşük olduğu görülüyor. Her yere harcanacak kaynak bulunuyor da, 100 bini aşan öğretmen açığını kapatacak kaynak bulunmuyor. Kadrolu olmadıklarında kendilerini işlerine veremeyeceklerini ve tam verim alınamayacağını bile bile, öğretmenlerin önemli bir bölümü sözleşmeli olarak çalıştırılıyor.

Fotoğrafın iç açıcı olmaması, eğitim-öğretim süreçlerinden de kaynaklanıyor. YGS’de en başarısız olan liselerin orta kısmını açarak, başarısızlığa davetiye çıkarılıyor. Ortaokul ve liselere Kuran-ı Kerim ile Hz. Peygamberimizin Hayatı dersleri eklenerek diğer derslerin önemi ve ders saatleri azaltılıyor. Uygulanmakta olan sınıf geçmenin kolaylığı az geliyor, daha da kolaylaştırılması planlanıyor. Lise öğrencisine evlenme hakkı verilmesine kalkışılıyor. Lisede devamsızlık süresinin, yoksulun tarlada ya da başka bir işte çalışarak ve varsılın da dershaneye giderek kullanacağını bile bile 45 güne çıkarılması düşünülüyor. Çocukların, neredeyse doğar doğmaz, kreş-yuva yerine camiye gitmeleri özendiriliyor. 40 hadis ezberleyenler, “Umre”ye götürülüyor. FATİH projesiyle öğrenciyi okumaktan, arkadaşlarından, etkileşimden ve yaşamdan soyutlayıp internete bağımlı hale getirilmesi hazırlıkları yapılıyor. Bakanın, “Haziranda hazır değilse eylülde gelsin” demesine bakılırsa, yılda bir kez yapılan YGS’nin, yılda birkaç kez yapılmasına, sınav odaklı süreçlerin pekiştirilmesine ve sınava gireceklerden alacakları paranın katlanmasına kalkışılıyor yoksul hiçe sayılırken yine varsıla arka çıkılıyor.

Fotoğrafın iç açıcı olmaması, siyasal anlayıştan da kaynaklanıyor. Sistemdeki kara delikleri AK olarak görenler, devletin asli görevinin tüm okulları toplumun göz bebeği haline getirmek olduğunu yadsıyıp yalnız imam hatipleri toplumun en gözde okulu yapmaya soyunuyorlar.

Sistemdeki kara delikleri AK olarak görenlerin için geriye kalan olası çözümlerin başında seçmeli din derslerini ilkokula da yayıp bu okulları sıbyan mektebine dönüştürmek, dini derslerinin haftalık ders saatini artırmak, karma eğitime son vermek ve paralı eğitimi yaygınlaştırmak geliyor.

YGS de yine istenen başarı yakalanamazsa, harf devrimine de sıra gelebilir!

[email protected]