Dayatma siyaseti

Her gün yeni bir dayatmayla karşı karşıya kalınıyor. Zamların dayatılması güncel bir olaya dönüşmüş bulunuyor. Liseye geçiş dayatılması içimize sindirilmeden bir OHAL daha dayatıldı. Yetmedi 24 Haziran baskın seçim dayatmasıyla karşılaştık. Önümüzdeki günler, yeni dayatmalara gebe gibi. Bereket serde “kadercilik” var. Yoksa toplumun çatır çatır çatlaması an meselesi.

Üstelik dayatmalar genelde çok boyutlu oluyor. Örneğin liseye geçiş dayatması, ayrıca kendi içinde başka dayatmaları da içeriyor. Bakanlık liseye geçişte “nitelikli okullara” sınavla öğrenci alacağım diyor. Var olan sistemde nitelikli okul, hem yüksek puanla öğrenci alan hem de üniversiteye giriş sınavında başarı gösteren okullar oluyor. Sonra bir bakıyorsunuz, bakanlık, sınavla öğrenci alacak okullar arasına, diğerlerinden çok daha düşük puanla öğrenci alan okulları koymuş!

Bir bakıyorsunuz, nitelikli okulların yüzde 21 kadarı imam hatip liselerinden oluşmuş! Bu okullar, topluma nitelikli okul olarak dayatılıyor. Meslek liseleri de nitelikli okul olarak dayatılmış. Sınava girecek öğrenciye, açık liseye gitmek zorunda kalmamak için, bunları da seçmesi dayatılıyor. Oysa dünyanın hiçbir yerinde, dini okullarla ara eleman yetiştiren okullara nitelikli okul denmiyor. Bakan bu konuda toplumu kandırmayı yeğliyor. Nitelikli okulları belirlerken, “Listeye fen ve sosyal bilimler liselerinin tamamını koyduklarını ve yüzde 10’luk dilime yaklaşılmayan yerlerde boşluğu Anadolu liseleriyle doldurduklarını” açıklıyor. Nasıl oluyorsa 297 Anadolu imam hatip lisesi “nitelikli okul” olurken, Anadolu liselerinin ancak 226’sı “nitelikli okul” sayılıyor! Bu açıklamaya göre 297 imam hatip lisesi, yüksek puanla öğrenci alıp imam hatiplerden çok daha fazla öğrencisini üniversiteye gönderen Anadolu lisesinden daha nitelikliymiş izlenimini yaratıyor. Bakanlık bir başka kandırmacaya daha imza atıyor: Bilmem kimlerle “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” projesi yapıyor, öte yandan nitelikli okul dedikleri 297 Anadolu imam hatip lisesine 28.740 öğrenci alırken, 449 meslek lisesine ancak 19.170 öğrenci alıyor.

Dayatmanın boyutu, göreceli olarak çağdaş değerlere daha çok sahip çıkan illerde iyice göze batıyor. Örneğin İzmir’de, 37 meslek lisesi ile imam hatip klişesine karşın akademik eğitim veren 25 lise “nitelikli okul” yapılıyor. 34 ilde ise “nitelikli okul” olarak bir tek akademik lise bulunmuyor. Bir bakıma bu 34 ilde yaşayanlarla İzmirlilerin, açık ve net bir biçimde cezalandırılıp gelecekleri imam hatip ve mesleki eğitimle sınırlandırılıyor. İmamlık yurttaşlarımıza dayatılan yaşam biçimi oluyor.

Bu bağlamda tüm Türkiye gençliği cezalandırılıyor; ancak bereket serde “kadercilik” var. “Neden bu illerde sınavla girilecek hiç akademik lise yok, ya da neden nitelikli kabul edilen Anadolu lisesi sayısı Anadolu imam hatiplerden az?” diye sorulduğunda, olabilecek tek yanıt, bir başka dayatmayı gösteriyor. Bilindiği gibi, imam hatip ortadan nitelikli liselere ve imam hatip liselerinden nitelikli yükseköğretim programlarına geçişte, öğretmen sayısı ve eğitim araç-gereçleri ne kadar artırılmış olursa olsun, bu okullar, AKP’nin beklediği başarıyı gösteremiyor. Benzer başarısızlık PİSA gibi uluslararası sınav sonuçlarında da görülüyor. Yukarıda sözü edilen 34 ili ele alalım. Bu illerde bulunan imam hatip ortaokulu mezunlarının, sınavla ildeki Anadolu liselerine girmesi (geçmiş yılların verilerine göre) zor olacak. Bu okulları sınavsız girilecek okula dönüştürdüğünüzde, yöredeki imam hatip mezununun bu okulu kazanması olasılığı artmış oluyor. Hele imam hatiplerde biraz da not ortalaması yükseltildiğinde, bu olasılığın yüzde yüz artması kaçınılmaz oluyor.

Bakan fırsatını buldukça toplumu kandırmaktan kaçınmıyor. Her fırsatta “Halk ne isterse o olur” diyor. 11 Nisan’da liseye geçiş sistemiyle ilgili açıklama yaparken, verilere göre toplumun yüzde 62’sinin fen lisesini ve yüzde 23’ünün de imam hatip istediğine değinip, “İmam hatibe yerleştirme oranını yüzde 23 öngörüyoruz" derken, halkın yüzde 62’sinin isteğine es geçiyor. Üstelik 2019 yılının yatırım programında, 10 fen lisesine karşılık 182 imam hatip lisesinin inşa edilmesi planlanıyor!

Bu liseye giriş sistemiyle ilgili dayatmalarla bakanın kandırmalarına bakıldığında, bakanlığın bu uygulamayla birkaç kuşu birden vuracağı görülüyor: Öncelikle imam hatibe gideceklerin sayısı olabildiğince artırılacak. Sınavsız öğrenci alacak Anadolu liselerine, geçmiş yıllara göre daha fazla imam hatiplinin girmesi sağlanacak. Anadolu liselileri imam hatip kültürüyle tanışıp bu kültürle haşır neşir olurken, yöneticilerinin isteyip de yapamadıkları gerçekleşecek, bu okullar belirli düzeylerde de olsa imamhatipleşecek. Okullar imamhatipleştiği ölçüde de, “kadercilik” artacak, toplumu kandırmak daha da kolaylaşacak.

Toplum, işi “kadere vurdukça” ya da AKP gibi piyasacı ve gerici partilere oy verdikçe, dayatmaların önünün kesilmeyeceği görülüyor. Kadercilik bakanı da zor durumda bırakıyor. Bakanın, kendisinden önce eğitim bakanlığı yapan AKP’lilerin (H. Çelik, N. Çubukçu, Ö. Dinçer ve N. Avcı) bugünkü hallerine bakıp AKP liderinin kendisini de azarladığını anımsayıp kaderine karşı gelmesi, toplumu kandırmaktan vazgeçip eğitimi piyasalaştırma ve gericileştirme taşeronluğunu terk etmesi gerekiyor.

[email protected]