Çocuk düşmanlığı! Çocuklarımızın genel durumu!

20 Kasım Dünya Çocuk Günü, öncelikle bizim çocukların durumunu akla getiriyor.  TUİK'in 2017 raporuna göre Türkiye'nin nüfusunun yüzde 28,3'ünü (22.883.288) çocuklar oluşturuyor. Ancak son yıllarda Türkiye toplumunda çocuk sevmezliğin ve de hatta çocuk düşmanlığının tehlikeli boyutlara vardığı görülüyor.  Çocuk konusunda nereye bakılırsa bakılsın bir umut ışığı yanmıyor.  

Örneğin okul öncesi eğitimde okullaşma oranı, OECD ortalaması yüzde 86 iken,  bizde ancak yüzde 37’yi buluyor. Üç yaş düzeyinde eğitim alanların oranıysa, OECD’de yüzde 76 iken bizde ise ancak yüzde 9. Oysa yapılan araştırmalar, okul öncesi eğitimden yaralananların daha sonraki öğrenim yıllarında, okul öncesi eğitimden yararlanamayanlara göre çok daha başarılı olduklarını gösteriyor. 

Buna karşın ve çocuk psikologları, “Dini öğeler soyut düşünme becerisi kazanamamış çocuklarda çok büyük kaygılara yol açarak çocukların ruh sağlığını zedeler” dese de, kreşlerde ve okul öncesinde giderek dini öğretime ağırlık veriliyor. Ayrıca dini eğitim veren sıbyan mektepleri ortaya çıkıyor. 

Çocukların, dininin ve kininin davacısı olmaları isteniyor. Öğrenciler din derslerinden bilimsel derslere yeterince zaman ayıramıyor. Çocukların duyuşsal gelişimini sağlayacak güzel sanat dersleri ise yok gibi. 2017 öğretim izlencesi, çocukları geleceğe yönelik değil 1400 yıl öncesinin değerlerine göre eğitmeyi hedefliyor.  

Dini öğretim okul dışında da sürdürülüyor. Kuran kursları neredeyse zorunlu oldu gibi. Bakanlık-MEB-gerici kuruluşlar çocukların camiye gitmesi için ve her olaya inanç penceresinden bakmaları için ellerinden geleni yapıyor. Diyanet ayrıca, akıl-almaz eylem ve söylemleriyle elinden gelmeyeni bile yapmaya çalışıyor. Örneğin ilkokul öğrencilerine “Sana ölüm gelinceye dek ibadet et” yazan kitap hediye ediyor. “Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşürür mü” diye sorulduğunda; “Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz” diyor. Eşinden şiddet gördüğü için bebeğini düşürdüğünü söyleyen kadına, Diyanet müşavirinin yanıtı, “Abartmayın. Öbür dünyaya gitmeden size bu dünyada ceza vermek lazım” şeklinde oluyor.

Yapılan açıklamalara göre, her yıl yüz binlerce öğrenci örgün eğitim dışına çıkıyor. Devamsızlık ise ayrı bir sorun: 10 öğrenciden 3’ü okula devam etmiyor, bu rakam imam hatiplerde 4’e çıkıyor.

2003 - 2004 öğretim yılında açıköğretim lisesinde büyük çoğunluğu yetişkin olan 267 bin 235 öğrenci bulunuyorken, 2018 - 2019 öğretim yılı itibarıyla açıköğretim okullarında çoğu okul çağında olan yaklaşık 2 milyon 750 bin öğrenci bulunuyor. 

Eğitim Reformu Girişimi’nin hazırladığı ‘’eğitime erişim’’ konulu raporda, en az 4 çocuğu olan ailelerde kız ve erkek öğrencilerin yaklaşık olarak yarısının ortaöğretimde olmadığı, kırsalda yaşayan ailelerde kız çocuklarının yarısının bu eğitim düzeyindeki okullara kayıtlı bulunmadığı belirtiliyor. 

OECD’nin PISA 2015 kapsamında yayınladığı rapora göre, 15 yaş düzeyinde en mutsuz çocuklar Türkiye’de yaşıyor. Türkiye’de ‘sınava iyi hazırlanmasına rağmen çok kaygı duyduğunu’ söyleyen öğrenci oranı 58,8’i buluyor.

‘Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı’ ilan edilen 2018’in ilk 10 ayında, çalışırken ölen, üçte biri henüz 15 yaşında bile olmayan çocuk sayısı 62’ye ulaşmış bulunuyor.  

Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması'na göre 20-24 yaş aralığındaki kadınların yüzde 15'i 18 yaşından önce evlenmiş.

Milletvekili Dr. Ali Şeker, “Resmi verilere göre 18 ayda 21.957 çocuk gebe hastanelerde kayıt altına alınmış. Yani her gün 40’dan fazla çocuğumuz, daha kendileri çocukken anne olmaya” zorlandığını açıklıyor. Bir de kayıt altına alınmamışları düşünün. 

Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin açıkladığı AKP döneminin çocuğa yönelik cinsel istismar raporuna göre, 2009-2017 yılları arasında, Türkiye’de “çocuk pornosu” vakalarında büyük bir artış oluyor ve 6.398 kişi çocuk bedeninden yararlanarak, görüntü ve fotoğraf içeriği üretmekle suçlanıyor. 2009-2017 yılları arasında çocuğu fuhşa teşvik ettiği, bunun yolunu kolaylaştırdığı, bu maksatla tedarik ettiği veya barındırdığı ya da çocuğun fuhşuna aracılık ettiği gerekçesiyle 12.546 kişi hakkında soruşturma açılmış. 2006 yılında 3.464 kişi çocuğa yönelik cinsel istismar suçu işlediği şüphesiyle sanık olurken, bu rakam 2017 yılı sonunda 16.324’e çıkmış. Başka bir deyişle 2017’de saatte en az 2 çocuk cinsel istismara uğramış.

Adalet Bakanlığı verileri 2009-2017 yılları arasında Türkiye’de TCK 103 kapsamında, çocuğa yönelik cinsel istismar eyleminde bulunduğu gerekçesiyle işlem yapılan kişi sayısının 287.146 olduğunu gösteriyor. Buna göre, sadece 2017 yılında 33.441 şüpheli hakkında Cumhuriyet Başsavcılıklarında işlem yapılmış. Hakkında şüpheli sıfatıyla işlem yapılanlardan sadece yüzde 48’i sanık sıfatıyla hakim karşısına çıkartılmış.

Çocuk anne sayısı, çocuk istismarı, çocuk pornosu, çalışırken ölen çocuk, kayıp çocuk ve cezaevlerine giren çocuk sayıları her gün artıyor.

Çocuklarına bunları layık gören toplumun geleceğinin nice olacağını düşünmek, artarak yaşanan bu olumsuzlukların piyasacı ve gerici dönüşümlerle birebir ilişkili olduğunu görmek gerekiyor. 

[email protected]