Avcı ne yapıyor?

Avcı’yı tutana aşk olsun! Yine atmış! Bu kez de, “Halktan ciddi bir imam hatip talebi var. … Açık lise için de toplumdan bir talep var” diyor! Avcıya kulak veren , toplumun, 21’inci yüzyılda çocuğunun geleceğini imam hatiplerde ya da açık lisede aradığını sanır!

Oysa bu okullara giriş genelde bir talep işi değil SBS’de yüksek puan alamayıp herhangi bir ortaöğretim kurumuna yerleşemeyen öğrencinin başka şansı yok ki. Sisteme göre, paralı aile çocuğu, özele gidecek. Yoksul/dar gelirli aile çocuğu ise, meslek, imam hatip ya da açık liseden birini seçeçek. Ortaöğretim Genel Müdürü, bu seçeneklere çok programlı liseleri eklese de, bu liseler de özünde ya meslek lisesi ya da imam hatip. Bakanlık sınavlarla yoksul ve dar gelirli aile çocuğunun önünü kesip başka şans bırakmıyor sonra da bakan kalkıyor, bu lafı ediyor.

AKP iktidara geldiği günden beri ilköğretimi bitirenlerin imam hatiplere gitmesi için elinden geleni yapıyor. Geçen yıl, imam hatiplerin önünü açmak için 4+4+4 yasası çıkarılıyor. Bu yasanın kabulünden sonra, Başbakan, “İmam hatipleri Türkiye’nin en gözde okulları yapacağız” diyor! Çocukların imam hatiplere kaydolması için bedava ulaşım ve öğle yemeği gibi akıl almaz propagandalar yapılıyor! Yeni imam hatip okulları açılıyor ve pek çok okul yöre halkının büyük tepkisine karşın imam hatibe dönüştürülüyor! Yine de, 2012 yılında ortaöğretime kayıt yaptıran 1.128.557 öğrencinin 171.279’u, yani yüzde 15 kadarı, imam hatip liselerini seçiyor! Bu süreçte açılan 1.141 imam hatip ortaokulundan, 42’si hiç öğrenci kaydolmadığı için kapatılıyor 78’inin hiç öğrencisi olmuyor ve 461’inde öğrenci sayısı 50’yi bile bulmuyor!

Bakan ise, “Halktan ciddi bir imam hatip talebi var” diyebiliyor! Bu durumu bilenler, herhalde, “Atma birader din kardeşiyiz” diyordur!

1972 yılında meslek ortaokulları genel ortaokullara dönüştürülmüştü. İki yıl içinde imam hatip liselerine giden öğrenci sayısı yüzde 72 azalmıştı. 1997 yılında sekiz yıllık zorunlu kesintisiz eğitime geçildiğinde de benzer durum yaşanmıtı. İmam hatip liselerine giden öğrenci sayısı, birkaç yıl içinde 190 küsur binden 64 bine düşmüştü. Bu gerçekler normal koşullarda toplumda bakanın attığı gibi bir talebin olmadığını gösteriyor.

Bu yıl SBS’ye bir milyon 250 bin öğrencinin girmesi, böylesine bir isteğin yaygın olmadığının bir kanıtı oluyor. Ayrıca, kapattıkları düz lise programlarını, meslek liseleriyle çok programlı liselerde yeniden açmaları da, tam tersi bir talebin varlığını gösteriyor.

Bir an için gerçekten böyle bir talep olduunu farzedelim! Halkta imam hatip eğilimi varsa, bakanın dediği gibi, “Özellikle kız imam hatip okulları için bir talep var” ise ve “ Bazı aileler ancak böyle bir düzenleme içinde çocuklarını okula göndermeye razı oluyorlar” ise, bu durum sevinilecek bir durum mudur? Bakanlığın görevi ve işlevi nedir?

8 Mayıs’ta, "Başta kız çocuklarımız ve engelli çocuklarımız olmak üzere herkesin hayata eşit fırsatlarla başlamasını sağlamayı bir görev olarak görüyoruz. Zira, bilgi, beceri ve deneyimden yoksun kalmak özellikle kız çocuklarımızı düşük statülü, güvenceden uzak işlere ve yoksulluğa mahkum kılmakta, başta şiddet olmak üzere her türlü istismara açık hale getirmektedir" diyen bakanın, imam hatip/açık lise talebini olumlamasının anlamı nedir?

İstanbul Esenler’de konuşurken, “Biliyoruz ki, uygun öğrenme imkanları sağlandığında her çocuk, ilgi, yetenek ve tercihleri doğrultusunda gelişimini sürdürme imkanı bulacak” diyen Avcı’ya sormak gerekiyor: Yoksul ve dar gelirli aile çocukları, imam hatip, meslek okulu ya da açık liseye giderek mi ilgi, yetenek ve tercihleri doğrultusunda gelişimini sürdürme imkanı bulacak?

Başbakan, İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği’nin iftar yemeğinde konuşurken şunları da söylüyor: “İmam hatip mücadelesi bir müminin hadiseler karşısında nasıl tavır takınması gerektiğine çok güzel bir emsaldir. İbadethanelerimizin ahırlara çevrildiği, ezanın susturulduğu, yerine çirkin bir şarkının minarelerden söylendiği günlerden geçtik. Bu insanlar isyan edip sokağa çıkmadı. Buna karşı kararlı duruşumuz nasıl bir fren oluşturduysa, bundan sonraki süreçte o kararlı duruş bu tür çapulculara fırsat vermeyecektir. Tencere tava çalanlara karşı yargıya giderek hakkınızı savunun. Yargıda onlar mücadele etsin. Yıllarca biz mücadele ettik şimdi onlar mücadele etsin.”

Tencere tava çalanlar, yeşil alanlara, kente, yaşam alanlarına, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe, barışa, doğanın, bireyin ve toplumun özgürlüğüne sahip çıkan Gezi Parkı eylemlerine, evlerinden destek verenler polisin kolay kolay gaz ve su sıkamadığı ve nişan alıp vuramadığı insanlar oluyor.

Başbakan’ın bu söylemi, Erbakan’ın partisinin arka bahçesi olarak gördüğü imam hatiplerin, tencere tava çalanlara karşı kışkırtılıp kullanılmak istendiği anlamına geliyor.

“Biliyoruz ki, uygun öğrenme imkanları sağlandığında her çocuk, ilgi, yetenek ve tercihleri doğrultusunda gelişimini sürdürme imkanı bulacak” diyen Avcı’ya sormak gerekiyor: Milli eğitim bakanı olarak olmayan bir talebi yaratmakla sizin amacınız nedir? Başbakan’a dolaylı destek vermek mi?

Esenler’de böyle konuşan bakan, açık lisenin, “Özellikle mevsimlik işçi olarak çalışan aile çocuklarına önemli bir imkan sunduğunu” söyleyebiliyor! “Başka türlü okullaştıramadığımız gençlerimizi hiç değilse açık lise üzerinden okullaştırma imkanı sağlamış olduk” diyebiliyor! Avcı’ya sormak gerekiyor? Açık lisenin öğrenciye ne yararı oluyor? Mevsimlik işçiler kış aylarında da mı mevsimlik işçi? Bu çocuklara neden yatılı/pansiyon olanakları sunulmuyor?