AKP’nin kazandığı genel seçimler

DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti, Bahçeli’nin erken seçim isteğine uymak zorunda kalmış ve milletvekili seçimi erkene alınıp Kasım 2002’de yapılmıştı. Yeni kurulan bir parti olan AKP, koalisyon partilerinin yüzde 10 barajına takılmaları sonucu % 34 oyla meclis çoğunluğunu elde etmişti!

22 Temmuz 2007 genel seçimleri öncesinde ise AKP’nin neler yaptığı bilinçli yurtseverlerle muhalif partiler tarafından bilinir hale gelmişti. Örneğin ABD-DB-AB dayatmalı yeni ilköğretim programı uygulanmaya konmuştu. Yoksulla varsıl arasındaki uçurum giderek artmıştı. Dış ve iç borç katlanmış, ihracatımızın yüzde 80-90’ı ithalata bağımlı hale gelmişti. Diyanetin ölçülerine göre devlet memuru, sadaka ve fitre alacak duruma düşmüştü. Emeklinin, işçini ve asgari ücretlinin durumu daha da berbattı. “Memleketi pazarlamaya geldim” diyenler, KİT’leri yok pahasına satıyordu. Bankalar yabancı sermayenin eline geçmeye başlamıştı. AKP lideri, Ortadoğuyu sömürme aracı olan ABD’nin Ortadoğu Projesinde eş başkan olmuştu. AKP’nin gerici kararları Danıştay’dan, gerici yasa değişiklikleri ise ya Cumhurbaşkanı A. N. Sezer ya da Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından veto ediliyordu. AKP’nin cumhuriyetle, demokrasiyle, laiklikle, hukukla, doğayla ve insan emeğiyle sorunları olduğu her gün su yüzüne çıkıyordu. Liboşlar dışında bu gelişmeleri herkes görüyordu. Seçimlerde, oy kaybedeceğini düşünülen AKP, oyunu yüzde 40’ın üzerine çıkarmıştı!

11 Haziran 2011 genel seçimlerine gelindiğinde, ülkenin içine düşürüldüğü gerçek durum daha da belirgin hale gelmişti. ABD’nin Ortadoğu Projesinin eş-başkanı, ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için, dua ediyordu! “NATO’nun Libya’da ne işi var” demişse de, 1-2 gün sonra NATO ile birlikte Kaddafi’yi bombalamıştık. Arkasından da birlikte tatil yaptığımız Esad’ın üstünü çizmiştik. Bir sanat eserine “Ucube! Yıkın”,  tarihi kalıntılarına “Çanak çömlek”,  muhalif medya için “Gazetelerini okumayın, televizyonlarını açmayın”, bir muhalefet liderine de, “Ben onun kadar edepsiz, alçak ve ahlaksız değilim” diyordu! “Atatürkçü düşünce sahiplerini dinsizlikle” suçluyor ve TÜSİAD’ı, “Bitaraf olmayan bertaraf olur” diyerek açıkça tehdit ediyordu! Bahçeli’nin desteğiyle Cumhurbaşkanı olan A: Gül, bir AKP noteri gibi davranıyordu. Dış borçlar artmış, AYM, AKP’yi laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu için para cezasına çarptırmıştı. Hak arayan emekçiyse, önce cop, biber gazı ve tazyikli su yiyor, sonra parasız eğitim isteyenler gibi tutuklanıyordu!  Bazı ünlü MHP’liler hakkında seks kasetlerinin servis edilmesine başlanmıştı. TRT, YÖK ve medyanın büyük bir bölümü yandaş olmuştu. Yüzde 75’i parasalcı (kapitalist) sisteme güvenmeyen ve bu sistemi benimsemeyen toplum, dünyada Amerika’dan nefret eden halkların başında geliyordu! Bir tek yandaş basın bu gerçekleri görmüyordu.  Seçimlerde, bu kez kesin oy kaybedeceği düşünülen AKP, oylarını daha da artırıp iki seçmenden birinin oyunu almıştı! MHP, CHP’lilerin oylarıyla yüzde 10 barajını aşıp meclise girebilmişti! 

7 Haziran 2015 genel seçimlerine gelindiğinde, ülkenin içine düşürüldüğü gerçek durumu çok daha belirgin hale gelmişti. AKP iktidarında (2002’den 2015’e), bir kilo et 5,5 liradan 28 liraya, Türkiye’nin borcu 129,6 milyar dolardan 396,8 milyar dolara; cari açık 1,5 milyar dolardan 45,5 milyar dolara ve işsiz sayısı da 1 milyondan 6,5 milyona çıkmıştı. Ülkenin en zengin %1’lik kesimin milli gelirden aldığı pay, 2000 yılında %38,1 iken, AKP iktidarı sayesinde 2014’te 54,3’e çıkmış ve toplumun %90’nının payı ise %32’den %22’ye düşmüştü.  Ergenekon ve Balyoz gibi uyduruk ve laik/ulusalcı kesime dönük davalarda hukuk katledilirken Deniz Feneri ve 17-25 Aralık yolsuzluklarının üstü örtülüyordu. Eğitim resmen gericileşmiş, 4+4+4 yasası ile “kinin ve dinin davacısı olacak” gençlerin yetiştirilmesine başlanmış, yoksullar imam hatip ya da açık liseye gitmek zorunda bırakılmıştı. Bu gerici yasanın hiçbir maddesini iptal etmeyen yargının da yandaşlaştığı ortaya çıkmıştı. AKP lideri, muhalefetin aymazlığı nedeniyle kıl payı oy farkıyla, Cumhurbaşkanı seçilmiş, ancak AKP’liliğini bırakmamıştı. Yandaş medya gerçeklerin üstünü örtse de, bu kez AKP’nin tepetaklak gideceği zannediliyordu. Ancak AKP yine oyların yüzde 44’ünü almayı başarmıştı!

AKP, Bahçeli’nin desteğiyle mecliste çoğunluğu elde eden muhalefetin hükümet kurmasını engelleyip bazı muhaliflerden devşirdiği kişilerle azınlık hükümeti kurmuştu. “Kürt açılımı konusunda” kandırıldık diyen AKP, yapay bir terör estirerek 1 Kasım 2015’te erken seçime gitmişti. 11 Haziran öncesine göre toplumsal durum iyice kötüleştiğinden oy kaybetmesi beklenen AKP, oylarını yüzde 49’a çıkarmıştı! 

Kasım 2015 seçimlerinden sonra, 16 Nisan’da başkanlık sistemini getiren halkoylamasını, Bahçeli’nin akıl-almaz desteğiyle, kıl payı farkla AKP lideri kazanmıştı. Ne olduğu belirsiz 15 Temmuz darbe girişimi yaşanmıştı. Cemaat için “Kandırıldık” ve de, “Ne istediler de vermedik” denmişti. OHAL getirilip, başkanlık rejimi varmışçasına AKP liderinin istediği KHK’lerin çıkarılmasına başlanmıştı. Muhalifler, ya Fetöcü ya da teröre destekten tutuklanmaya başlanmıştı. Ergenekon ve Balyoz davalarının uyduruk davalar olduğu, AKP sayesinde Fetönün cumhuriyetin kılcal damarlarına kadar girdiği ortaya çıkmıştı. Son müfredat değişikliği ile gençlerin çağdaş değerler kazanması imkansız hale getirilmişti. Son liseye geçiş sistemiyle de imam hatiplerin önü iyice açılmıştı. Ekonomi dar boğaza girmiş, döviz tavan yapmış, Türkiye dünyada, küresel iflas riskinde 5. ve yalan/yandaş haber veren medyasıyla da 1. sıraya yükselmişti. AKP liderinin muhaliflere hakaretleri artmış, seçilirse nasıl bir başkan olacağını herkese açıkça göstermişti.

Türkiye’nin içinde bulunduğu acı gerçeklere bakıldığında, ülkenin kaderini belirleyecek 24 Haziran seçimlerinde de, AKP’nin ve AKP liderinin çok oy kaybedeceği sanılıyordu. Ancak yine Bahçeli’nin ve de yalan/yandaş haberde dünya birincisi olan medyanın desteğiyle, AKP göstermelik oy kaybetse de, lideri, hem de son beş seçimde olduğu gibi, ezilenlerin, yoksulların, kendisinin karar ve uygulamalarıyla mağdur olanların oylarını alarak başkan seçildi!

Başkanlık konusunda “U” dönüşü yapan Bahçeli’nin MHP’si bile, beklentilerin tersine yüzde 10 barajını aşmıştı!

Seçimlerde ülke gerçekleriyle örtüşmeyen sonuçların alınmasının bir nedeni, öğrenen/ öğrenme toplumuna dönüşemememiz olabilir mi?

[email protected]