17/25 Aralık ve öğrenmeye devam

Öğrenme ilginç, ilginç olduğu kadar da bireysel bir olay. Öğrenmenin gerçekleşmesi, hızı, derinliği ve kalıcılığı kişiden kişiye değişiyor. Öğrenmenin gerçekleşmesi, öğreten denen bir kaynakla ilişkili oluyor ve bu kaynağın niteliği, öğrenmenin niteliğini de belirliyor.

Öğrenmeyi çabuklaştıran, derinleştiren, yaygınlaştıran ve kalıcılığını sağlayan öğrenme kaynaklarının başında Gezi Parkı eylemleri, grevler, HES direnişleri gibi kitlesel eylemler geliyor.

Kitlesel eylemlerde, eylemin etkin bir parçası olanların büyük çoğunluğu, yeni şeyler öğreniyor. Eylem içindeki öğrenmeler, anında öğrenenlerin davranış değişikliğine yansıyor. Dolayısıyla eylem içindeki öğrenmelerin hızı, etkinliği ve yaygınlığı, eylemi başarıya götüren temel bir etkene dönüşebiliyor. Eylem içindeki öğrenmelerin etkisi, daha sonraki zamanlarda gerçekleşen eylemlere de yansıyor. Beklenen ve istenen başarıyı yakalayamadığı düşünülen eylem içindeki öğrenilenler bile, sonraki eylemlerdeki öğrenmeleri hızlandırıp etkinleştiriyor. Bu nedenle, öğrenme açısından hiçbir eylem boşa gitmiyor.

Öğrenmeyi çabuklaştıran, derinleştiren, yaygınlaştıran ve kalıcılığını sağlayan öğrenme kaynaklarının ikincisini de, tarihsel olaylar oluşturuyor. Tarihsel olaylar da, 17/25 Aralık yolsuzluk suçlamaları, Soma maden faciası, Suruç ve Ankara katliamları, günümüzde Güneydoğu’da yaşananlar gibi insanı derinden yaralayan ve de bir spor kulübünün UEFA şampiyonu olması ve Sancar’ın Nobel ödülü alması gibi insanı sevince boğan olaylar oluyor. Tarihsel olayların kaynaklık ettiği öğrenmelerin önemli bir bölümü, olayın gerçekleştiği günlerde meydana geliyor. Tarihsel olayın sıcaklığı azaldıkça, öğrenmeler de azalıyor. Ancak tarihsel olaylar, olayın toplumsallığı, vahşet yaşanmışsa vahşetin ya da sevinç yaşanmışsa sevincin derinliği gibi çeşitli nedenlerle hafızalardan silinmiyor ve bazı tarihsel olaylar da her yıl dönümlerinde yeniden anılıyor. Tarihsel olay yenden gündeme geldiğinde, daha önce kendilerini öğrenmeye kapamış olanların ya da öğrenmeleri engellenenlerin bir bölümü daha bir şeyler öğrenmiş oluyor.

17/25 Aralık yolsuzluk suçlamaları, Gezi Parkı eylemleri ve Ankara katliamı gibi sorumluluğun iktidarla ilişkilendirilen eylem ve tarihsel olaylarda, iktidar, yeni öğrenmeleri engellemek için elinden geleni yapıyor. Gerçekleri saklıyor ya da çarpıtıyor; olayla ilgili haberlere, olayın protesto edilmesine ve anılmasına yasak getiriyor, yetmediğinde de yargıyı kullanıyor. Daha önce değindiğimiz gibi, piyasacı ve gerici iktidarların, okuyan, düşünen, sorgulayan, araştıran ve öğrenmeye alışmış kişiler yetiştirmek yerine onları kendisine ve öğrenmeye yabancılaşmış ve öğrenme tembeli kişiler olarak yetiştirmeleri, iktidarın işini kolaylaştırıyor. İnancına, ırkına, cinsiyetine, paraya ve gülü olana bağımlı olmak, kişinin öğrenme tembeli olmasını kolaylaştırıyor. Öğrenme tembeli olanlar, genelde şüphe etmekten, merak duymaktan, sorgulamaktan ve gerçeklerden fellik fellik kaçtıkları için öğrenme engellisi oluyorlar. Bunların öğrenmeleri, kendilerini rahatsız etmeyecek, düşüncelerini alt-üst etmeyecek, kandırıldıklarını bilseler de, bağımlılıklarını pekiştirecek konularla sınırlı kalıyor.

Ancak iktidarlar, ne kadar gerçekleri saptırmaya çalışırlarsa çalışsınlar, gerçeklerin üstü ilelebet örtülemediğinden bir gün gerçek ortaya çıkıyor ve öğrenme tembeli-engelli olanların bile yeni şeyler öğrenmesi kaçınılmaz oluyor. Örneğin, 17/25 Aralık yolsuzluk suçlamalarının olduğu günlerde ortaya çıkmamış tapeler sonradan ortaya çıkıyor, daha önce öğrenmeden kaçınmış olanların bir bölümü daha gerçeği öğrenme fırsatı yakalıyor.  

Bazen de iktidarlar, “şecaat arz ederken sirkatin söylemek” gibi, yeni bir uygulamaya geçerken tarihsel olayın anımsanmasına yol açıp yeni öğrenmelerin kaynağı olabiliyor. Örneğin 17-25 Aralık haftasının “Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Haftası” olarak ilan edilmesi için resmi başvurunun yapıldığı günlerde, bakanlık, Dünya Arapça Günü olarak kutlanan 18 Aralık gününde başlayan haftayı, “Arapça Haftası” ilan ediyor. Bu uygulama, 17/25 Aralıkla ilgili yeni öğrenmelere yol açtığı gibi, her yıl Arapça haftasının anılması sırasında ister istemez 17/25 Aralığı da anımsatacağından ilgili öğrenmelerin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini gösteriyor.

Ankara Katliamı’nı lanetlemek için yapılan eyleme katılanlar hakkında (suçmuşçasına) dava açılması da, yeni öğrenmelere kapı açan bir girişim oluyor.

Bu arada, Arapça haftasının ilan edilmesi bile, öğrenme tembeli olmayanlar için öğrenme kaynağına dönüşüyor. Dünyada resmi olarak Arapça günü ile İspanyolca günü kutlanıyor. Yine dünyada Arapçadan çok İspanyolca konuşuluyor. Bu gerçek ışığında Türkiye’nin İspanyolcayı değil Arapça gününü kutlamasının da, bu günü Arapça haftasına dönüştürmesinin de bir anlamı bulunuyor. Merak edenler, düşünenler, sorgulayanlar ve gerçeği arayanlar, bu uygulamanın gerçek nedenini kolayca öğrenebiliyor.

Gerçeği merak edenlerle öğrenmeye açık ve hazır olanlar için iktidarın tutum ve davranışları birer öğrenme kaynağı oluyor.   

[email protected]