Hayaller ülkesinde, “masallar” şehrine yolculuk!

Zonguldak Kent Konseyi 11. Olağan Genel Kurulu, 12 Şubat 2013 Salı günü belediye nikah salonunda toplandı.

Şehrimizde söz, yetki ve karar sahibi olan birçok yöneticinin katıldığı toplantının ana teması, “Nasıl bir Zonguldak istiyoruz?”

“Nasıl bir Zonguldak istiyoruz?” İlk bakışta, insanın kafasında güzel çağrışımlar yaratan bir soru!

Vali’den daire müdürleri ve belediye başkanlarına, barodan derneklere, siyasetçilerden meslek odalarına varıncaya kadar, toplantıya katılan herkes bu soruya bir yanıt bulabilme çabası içerisindeymiş!

Anlaşılan o ki “Nasıl bir Zonguldak istiyoruz?” sorusu, elle tutulur yanıtların verilemediği ve somut çözümlerin üretilemediği “kazık” bir soru olarak ortada kalmış yapılan toplantıda…

Kent Konseyi Başkanı Yesari Sezgin yaptığı konuşmada: “Kent ile ilgili sorun aramak yerine en uygun çözüm yolları aramalıyız. Birlik beraberlik içinde olmalıyız, birlikte hareket etmeliyiz. Önce bir hayal kurmalıyız. Çünkü hayal kurmadan isteklerimizi gerçekleştiremeyiz.” Diyerek başladığı konuşmasını Lavuar Alanı ve Tekel Binası alanlarının düzenlenmesi, duble yolların ve kanalizasyonların bitirilmesi, doğalgaza kavuşmuş temiz bir turizm kenti isteğiyle bitirmiş.

Gazetelerin yazdığına göre Vali Bey’de: “Ben Zonguldak’ın büyükşehir olmasını çok istiyorum. Türkiye’de örnek gösterilecek, dünyada söz sahibi olacak, havasıyla, suyuyla, deniziyle, trafiğiyle bir büyük şehir olmuş aranılan bir şehir olmasını istiyorum. Bu mümkün, bunu sizlerde biliyorsunuz. Bizlerin büyük düşünmesi gerekiyor, büyük düşünmemizin de yolu birlik ve beraberlikten geçiyor.” demiş.

Ve diyeceğini deyince de, sonraki konuşmacıları dinlemeden çıkmış salondan. Salonda bulunanların arasından tepki gösterenler olmuş, ama ne çare!
Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir de, gelişigüzel yapılaşmaya izin verilmemesi gerektiğine dikkat çekmiş!

Onca önemli insanın katıldığı toplantının sonucu “Birlik olalım, hayal kuralım.”

Sonra gelsin duble yollar ve otobanlar, gelsin masmavi liman ve yeşil yeşil alanlar, gelsin termik santrallerin sıcak suyu ve doğalgazlı temiz havalar!
Buraya kadar söylenenleri yazdık…

Şimdi de söylenmesi gerekenleri yazalım, dilimizin döndüğünce!

Ne demek, “sorun aramayalım, çözüm arayalım!”

Bu şehirde sorun aramaya gerek yok ki, sorunlar zaten toplantı salonlarında, işyerlerinde, yollarda ve dağlarda insanların ayağına ayağına dolanıyor.

Bakın ben şimdi hiç sorun aramadan sadece ortalık yerde duranları hemen sayayım izninizle.

Birinci sorun kaçak ocaklar ve ocakçılar Kilimli’den, Gelik’ten ve Sanayi Odasından üzerinize doğru geliyor, hem de “kaçak-maçak” demeden, “Bu sorunu çözün!” diye bas bas bağırarak geliyorlar.

Bu kaçak ocak sorununu, sanki köşe bucak çok aradık da, sizler de yok sayıyorsunuz.

Ardından hemen ikincisi Zonguldak’ın her köşesinden taşeron işçilerin “yandık, kurtaran yok mu?” çığlıkları yükseliyor.

TTK Genel Müdürlüğü önünden maden işçileri, İl Özel İdaresi önünden karayolu işçileri ve ERDEMİR giriş kapısından taşeron şirkette çalışan işçiler bağırıyorlar.
Taşeronlaşma diye bir sorun var! Sizler inadına bu sorunu yok sayıyor, kulaklarınızı tıkayıp duymazdan, gözlerinizi kapayıp görmezden geliyorsunuz..

Hemen üçüncüsü Zonguldak halkını nefessiz ve ufuksuz bırakan gökyüzünü kaplayan duman sorununu görmek için, özel bir arama çabasına gerek var mı?

Şehir merkezinde yaşanan hava kirliliği, birkaç gün önce bırakmış olduğum sigara dumanından olmuyordu herhalde?

Baksanıza! Sigarayı bırakalı beş gün oldu, gökyüzündeki duman daha da koyulaşıyor.

Sizler de “Dumansız hava sahası” diyerek, hava kirliliğinin nedeni sanki sadece sigara dumanıymış gibi davranmaya devam ediyorsunuz.

Şehirdeki en yetkilimizde “Ben Zonguldak’ın büyükşehir olmasını çok istiyorum!” diyerek açıklamış hayalini…

O zaman şunu sormak lazım Zonguldak’ı üçe bölerek kimler, niçin küçülttü? Üçe bölünerek küçültülen Zonguldak, kaça çarpılarak büyükşehir olabilir?

Ha bir de AKP İl Başkanı var, toplantıya katılanlar arasında. Fakat Sayın Hamdi Uçar konuşmamış sanırım. Konuşmuş olsa, kesinlikle Sayın Uçar’ın konuşması sürmanşet olurdu gazetelere “Zonguldak’ın küçültülmesinin yanlış olduğu anlaşılmıştır!”

Hani on yıllık iktidarları sonrasında demişti ya “TTK kokuşmuştur!”, “Yeraltı madenciliğinde taşeronlaşmanın yanlış olduğu görülmüştür!”

Hani TTK Genel Müdürlüğü’nün icralık işçilerin işine son verme genelgesine önce destek verip, sonra da “zamansız, uygunsuz ve yanlış” olmuştur demişti ya…

Tamam, sorun aramayalım!

Zonguldak: Tecrübeli uygulamalarınız ve yetenekli yöneticiliğiniz sonucunda hepten sorun oldu zaten! Sorun aramaya ne hacet? Sorunlar üzerinize üzerinize geliyor Zonguldak’ta !

Sorun aramayalım da, birkaç soruyla çözüm arayalım…

Eğer kokuşmuşsa TTK nasıl ve niçin kokuşmuştur, kimler kokuşturmuştur?

Eğer yanlış olduğu anlaşılmışsa Taşeronlaşma yeraltı maden işlerine, inşaat şirketleriyle nasıl ve niçin sokulmuştur, kimler sokmuştur ve korumuştur?

Eğer büyükşehir olacaksa Zonguldak şehri neden ve niçin küçültülmüştür, desteksiz ve teşviksiz bırakıp parçalara ayırarak bu şehri kimler küçültmüştür?

Bu şehirde birçok yandaş politikacı ve işadamı yolunu bulurken, Zonguldak niye yolsuz kalmış, kimler yolsuz bırakmıştır?

Sevgililer gününde Zonguldaklı gençler, sevgililerine sevgilerinin sonsuz ve daim olduğunu, “Seni Zonguldak’ın yol yapım çalışması gibi seviyorum!” mesajıyla anlatır olmuşlar.

Bir zamanların hayaller kurulan ve birçok hayalin kurulmakla kalmayıp yaşanılabilir olduğu şehir Zonguldak’tan, son yıllarda hayallerin yıkıldığı perişan bir Zonguldak’a nasıl geldiğimizde, bizi yönetenlere bakınca biraz olsun anlaşılmış oluyor.

Zonguldak- Ankara demiryolu hattı boyunca istasyonlar ve duraklar sessiz ve tenha. Köyler ise bom boş! Köpekler bile havlamaz olmuş gelip geçene…

Hayaller şehri, son yıllarda “Hayalet” şehre dönüşmüş!

Hem de hiç sorun yokken!

Biz bu işe gülsek mi, ağlasak mı?

Bilemedik valla, çok Sayın AKP’li yetkililer!

Bu emekçi halk ve işçiler, sizi bildiği gibi yapsın!

Başka ne diyeyim?