Vallahi sizi sileceğiz!

Okula o sene, köy okullarında öğretmen olmadığı için yeni bir arkadaşımız gelmişti. Sessiz biriydi. Sormazsan söylemez, ağzını açmaz, konuşmazdı. Bu suskun çocuk bir gün okula geldiğinde yüzü bozuk canı sıkkın ve sinirliydi. Hep suskundu ama sanki o büyük sessizliğinin içinde yeni bir sessizlik olmuştu da anlatacak mecali yoktu.

“Ne oldu Hasan” diye sorduğumda anlatmıştı olanları. Gerilla bir akrabası can vermişti cenazesi gelecekti birkaç güne kadar. Diyecek bir şey bulamamıştım. Ölen kişiyi biliyordum üstelik. Biraz da öyle değil midir?  Tanımadıklarınızı da bildiğiniz içindir çocukken başı kalabalıklığınız. 

Cenaze geldi. Daha doğrusu biri çıktı arabadan çöp poşetinde bir şey teslim etti. Kimse feryat etmedi, ağıt yakmadı ve bir emanet getirir gibi teslim etti cenazeyi eve aileden biri. O gün kefene sarılamayacak durumda olan bir cenazeyi defnettiler. 

Hasan bir kez daha sustu.

O gün çocukluk inadıyla bir yemin etmiştik Hasan’la. Beyaz beze saramadığımız bir cenazeden sonra beyaz görmeye tahammülümüz yoktu. Dinlediğimiz pek çok şarkıda Serfiraz (Başarmak) kelimesi geçerdi. Biz de o zaman başarana kadar beyaz giymemeye yemin etmiştik.

Başarana kadar bedenimize sarmayacağımız barışın kirli beyazı dün yine kana bulandı.   İnsanlar öldü ama feryatlar yükselmedi yine, kimseler ağıt yakmadı. Herkesin başı dik ve başaracağına dair inancı vardı gözlerinde. 

Boyun eğmeyen insanlığa bir boyun eğdirme çabasıdır yaşadıklarımız.

Unutmayın! 

Affetmeyin!

Örgütlenin!

Çünkü örgütlü bir halk unutmaz, affetmez, yenilmez. Evet, sadece örgütlü bir halk... Ama en önemlisi, belki de hayati olan şey örgütlü halk yorulmaz. Ne savaşla ne de acıyla… Eğer örgütlüyseniz, yorgun bir halkın su alan gemisini karaya yanaştırmaya ihtiyaç duymazsınız. 

Unutmayın!

İkinci Savaş'ta Nazi kuşatması altındayken Stalingrad’da bine yakın konser veren hünerli elleri unutmayın.

IŞİD teröristlerinin attığı bir çukurda ölmeden önce mağrur ve başı dik bir şekilde son sözünde “vallahi sizi sileceğiz” diyen Suriye askerini unutmayın.

6 yaşında Kobanê’de kalmayı tercih eden ve her şeye rağmen gitmeyen “Burada doğdum ben, babam da burada doğmuş. Bir yere gitmiyorum. IŞİD gelsin kendisi götürsün” diyen çocuğu unutmayın.

Haziran günlerinde boyun eğmeyip sokaklarda olanları unutmayın.

Unutmayın çünkü yarın o insanlarla birlikte omuz omuza verip insanlığın türküsünü yine o hünerli ellerden çıkan ezgilerle söyleyeceğiz. 

Affetmeyin!

Sınıra kaçan Suriyelileri teslim almaya gelen IŞİD’li caninin yüzündeki sırıtışı affetmeyin. Davutoğlu’nun Reyhanlı’daki, sözde adaletin bakanı Kenan İpek’in Ankara’daki sırıtışını da.

Alan Kurdi’nin kıyıya vuran cesedini ve buna neden olan savaş tacirlerini, üç beş füze yollarım diyenleri, Şam’da Cuma Namazına niyetlenenleri ve yaşanan katliamlardan sonra kutlamak için camilerde tatlı dağıtanları affetmeyin.

Reyhanlı’yı, Roboski’yi, Suruç’u, Ankara'yı!

soL yazarlarından Volkan Algan, Suruç Katliamının hemen akabinde yazmıştı. Acılarımız tezlerimizi unutturmayacak diye. “Çünkü Unutmak en büyük zaaftır bugün. Ve bu masa devrilmediği, düzen siyasetinden özne beğenmeye, taraf olmaya devam edildiği sürece daha çok katliamların kapıda beklediğine şüphemiz yok.”

O zaman?

O zaman bu “Maskeli Balo” son bulmalı. 

Madem unutmayacağız dedik, ekleyelim. Saray kapılarında barış murad edenleri, her şeye rağmen AKP ile yan yana gelebiliriz diyenleri, Suruç katliamıyla bozulan ateşkesin ne oldu da Ankara katliamıyla yeniden rayına oturduğunu, üç gün sonra terk edilecek hendeklerin neden açıldığını, %60 oy alınan yerlerde 60 kişiyle örülen öz yönetimleri, barış deyince akla ne geldiği belirsiz talepleri… Unutmayalım. “AKP iktidarı darbeden korkuyorsa PKK ile iş birliği yapmalı” diyen Veysi Sarısözen’in ittifak önerisini unutmayalım mesela. 

Öz yönetim ilan eden özne neden barajı aşmaya çalışır mesela? Neden çekilmez meclisten? Nedir talepler? Nedir karşılanmayan başlıklar? Neden devam ediyor bu savaş? Nede uzlaşılamadı da bozuldu ateşkes? Ne oldu da yeniden ilan edildi?

Her şey olup biterken bizlerin oturup seyretmemiz ve ne soru sormamız ne de farklı bir şey söylememiz bekleniyor. Zaten siyaseten görünmez hale getirilmeye çalışılan sosyalist siyaset dünkü saldırıyla sokaktan da silinmek istendi. Ağır bir travma. Türkiye sol tarihinin en kanlı katliamı. 

Sonuç?

Boyun eğmemizi mi bekliyorlar gerçekten? Çıldırmış olmalısınız. Ölüme gülen Suriye askerinin dediği gibi:

Vallahi sizi sileceğiz!