Sultan, imparator, John Travolta ve Don Carleone

İtalyan futbolcu Andrea Pirlo, “I Think Therefore I Play” adlı kitabında bizim “Diplomasız Tayyar Sultan”ın “imparator” unvanıyla milli takımın başına atadığı Fatih Terim’i anlatmış. Şöyle başlıyor: “Kendisini John Travolta gibi garip, cafcaflı ve renkli kıyafetler giyerken görüyorduk. Aktivitelere kravat takmadan gelebiliyor, evinde ‘Biri Bizi Gözetliyor’ seyretmek için kimseye haber vermeden erkenden ayrılıp, Milan’ın yöneticisi Adriano Galliani’yi masasında tek başına bırakıyordu.” Pirlo’nun yazdıklarına göre, taktik bilgisinin yetersizliği ilk bakışta belli olan bu tuhaf adamın tek oyun planı takımı bağıra çağıra motive etmekten ibaretti.

Pirlo küçümsüyor ama o bağırma çağırmayla futbolumuza onlarca yıldır yön vermeyi başarıyor. Şaka değil, adını taşıyan iki stat var ülkemizde. Eski bir tüpçü ile birlikte futbolu teslim ettiğimiz iki kişiden biri.

Bundan maksat, tıpkı basına yaptıkları gibi futbolu bir havuzda toplamak ve nimetlerini yandaşlara tek elden dağıtmaktı. Gidip bunları buldular. Bize göre imparator, düşünebilen bir futbolcuya göre John Travolta kılıklı, hobisi BBG seyretmek olan bir garip âdem. Çuvallarla para yığıyoruz kapısına. Turnuvada sıfır çekince yuhaladılar geçtiğimiz günlerde. Bunun üzerine taktik bilmez imparatorumuz, Don Corleone edasıyla ekrana çıkıp tehdit etti herkesi.

Hayır, kınamıyoruz tabii. Hatırlarsanız, muhalefet partilerinin birin başındaki kişinin de sabahtan akşama kadın programı izlediği duyurulmuştu geçtiğimiz günlerde. Diğerinin ne izlediğini bilmiyoruz henüz. İkisi de taktik yoksunu ama. Onlar da “imparator” gibi bağırma çağırmalarla takımlarını motive edip sahada iyi sonuç almalarını umut ediyor. “Diplomasız Tayyar Sultan”ın ebedi iktidarının sırrı bu işte!

***

İmparator’unun ve paragöz genç şehzadesinin beceriksizlikleri kabak gibi ortaya çıkınca öfkelendi haliyle. Huber Köşkü'nde ağırladığı “seçkin” bir topluluğun önünde ekranlara karşı bağırıp çağırmaya başladı. Yuhalayanları kastederek “utanmıyor munuz?” dedi, azarladı. İETT takımından edindiği futbol bilgisini de sergilemeyi ihmal etmedi. Şöyle dedi: “Sporda galibiyetle mağlubiyet eşittir. Bunu böyle bileceksin. Yeri gelir galibiyetler arka arkaya gelir. Ama mağlubiyet de gelir. Dünyanın en güçlülerinin neler yaşadığını görüyoruz. Şimdi ise salı günü son maçını oynayacak. O maç belki yol verecektir, belki de bitirecektir. Ama şu anda siz tamamen işin önünü kesiyorsunuz.”

Yani iki maçta alınmış sıfır puana tepki gösterdi diye, koca ülke hem Don Carleone edalı John Travolta kılıklı imparatordan, hem de onun hamisi Diplomasız Tayyar Sultan’dan ağır azar işitti. Şehzade Madridli Arda Paşa’nınki sırada daha. Madrid’e gördüğü ilgi alakayı görmedi diye hepimize neler söyleyecek kim bilir?

Biz kalan ise sesimizi kısıp, azarın ensemizde iz yapmış sızısıyla, önümüzdeki maçlara bakmak…

***

Konya’da oynanan grup elemesi maçı. Maçtan önce Ankara’da 97 kişinin yaşamını yitirdiği saldırı nedeniyle saygı duruşu yapılıyor. Ancak o sırada tribünlerden önce homurdanma, ardından yuhalama ve ıslık sesleri yükseliyor. Saygı duruşunun sonuna doğru tribünlerden bu kez de, “Ya Allah Bismillah Allahuekber”  ve “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganları atılıyor. “Şehit”ten kasıt saldırıda ölenler değil tabii.

Ne John Travolta kılıklı Don Carleone edalı imparator, ne paragöz şehzadesi, ne koruyucuları Diplomasız Tayyar Paşa, bu insanlık dışı tutuma bir tepki gösteriyor. Azarlama yok, ekrana çıkıp dudak bükme, gerdan kırma yok. Şehzadenin ağlamaklı bir suratla üzüntü belirtmesi yok. Huber köşkünde seçkin tayfaya futbol dersi yok, ekranlara sert sert bakıp Konyalılara kaş kaldırma yok.

***

Bir tüpçü, paraya tapan bir avuç çocuk. Başlarında egosu şişmekten ülke sınırlarını aşmış bir John Travolta kılıklı Don Carleone. Sultan’ın dürtüklemesiyle fethe çıkmışlar Frengistan’a doğru.

Ölen çocuklarımızı yuhalatmışsınız Konya’da. Şehit mehit nidalarıyla ölülerimizin üzerinde tepinerek “milli-tarizm” ayini yapmışsınız. Çuvallarla maaş, çuvallarla pirim almışsınız. E üzerine fethe çıktığınız Frengistan’da bir temiz dayak yiyip, ne varsa sıfırlamışsınız da.

***

Bu duyduğunuz havuz basınından sonra havuz futbolunun da çöküş çığlıklarıdır.  Dinbazın yağmaya dayalı derme çatma düzeni basında, futbolda, eğitimde, ekonomide, siyasette, hukukta, dış politikada, sokakta, yolda her yerinden çürüyüp dökülüyor. Diplomasız Tayyar Sultan için yolun sonu görünüyor…

***

 “Yuhalamaya utanmıyor musunuz” diye soruyor bize.

Hayır utanmıyoruz. Yuh!