Soytarının iktidar düşü

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür… Yani insan hafızası unutkanlıkla sakattır. İşini gelmeyen olayları unutur, işine gelenleri saklar, hatırlar.

Şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler… Bu da unutulmaya yüz tutmuş sözlerimizden biri. Mert çingene hırsızlığı ile övünür, dediği bu. Bu konularda çok duyarlı olan gazeteci arkadaşım Hacer Yıldırım Faggo’nun kulakları çınlasın, şu “çingene” lakırdısının dışında güzel söz aslında. Onu da çıkarsak başımız ağrımaz. Hırsız deyince artık çingeneler akla gelmiyor zaten, hak yerini bulmuştur.

Bu dinbazlık iktidardakiler için mükemmel icat. Onun sayesinde ne beşerde hafıza kaldı, ne de hırsızlığı ile övünecek cesarette bir civanmert var ortalıkta. Yapılan her hırsızlıktan, işlenen her katliamdan, her suçtan, her usulsüzlükten, her yolsuzluktan sonra beşerin hafızası da sıfırlandı. Çünkü dinbazlık sayesinde beşerin aklını, vicdanını, ahlakını cami avlusuna terk edip kaçtı. Elde kala kala bileylenmiş kişisel hırslar ve su katılmamış sosyal bir salaklık kaldı.

Bakın, adeta dün keşfettik memlekette askeri diktatörlük tehlikesi olduğunu. Oysa iyiydi Kenan Evren’in kucağında pışpışlanırken her şey. Tokadı kendi yoldaşlarından yiyince bayrağı alıp koştular meydanlara “hâkimiyet milletindir” demek için. 7 Haziran’da koştuklarını, sonra 1 Kasım’da yine koştuklarını, hiçbirinde bir arpa boyu yol alamadıklarını çoktan unuttular. Ortalıkta nedeni belirsiz bir tuhaf ayin ki seyrine doyum olmaz.

Kanmışlar hep birlikte, üstelik uyup hainin iğvasına mürtet diye bellediklerine hançer üşürmüşler. Cemaat, paralel, Fetö falan tamam da, bunların işareti ile canlarını yaktıklarının haddi hesabı yok. Neden kanmışlar Fetö’cülere? Din, Allah vs. demişler de ondan. Bunun karşılığında ne vermişler arkadaşlara? Devletin tamamını. Bu yolla laik cumhuriyetten geriye kalan ne varsa söküp atmışlar. Şimdi “rabbim bizi affetsin” falan diye sıyrılıp sıvışmaya çalışıyorlar ortak oldukları suçlardan. “Devlette rabbim falan olur mu, dur birader nereye böyle” diyen yok.

***

E o zaman beşere biraz hatırlatma yapalım da öyle tartışalım…

Kavga henüz karakolluk olmamış. Hocaefendinin konuşmalarının yayınlandığı herkul.org sitesinin editörü Osman Şimşek, 2000’li yılların başında, zamanın Başbakanı Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Pensilvanya’ya gelerek Fethullah Gülen'i ziyaretini anlatıyor. Osman Şimşek’in anlattıklarına göre Pensilvanya misafirleri çiftliği gezmiş, Hocaefendi’nin kahvelerini içmişti. Hatta o gün musluklar bozuk olduğu için hep birlikte bahçedeki hortumdan abdest alınmış, birlikte namaz kılınmıştı.

Burada çay- kahve hortumda abdest faslı arasında ne konuşulduğunu bilmiyoruz. Ama varsayımlar üretmek için bir takım verilerimiz var. Örneğin bir zamanlar cemaatin en önemli adamı olan ve ilk tokadı yiyince itirafçılığa geçen Hüseyin Gülerce bunlardan birini anlattı. Fethullah Gülen ona, “Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanı iken beni ziyaret etti. Odada güreştik, Yaşar Paşa'yı yendim" demiş. Buna inanıp inanmadığını söylemiyor ama yakın zamana kadar cemaatin adamı olduğuna göre inanmış olmalı. Bir eski ahit söylencesini kendine mal edip anlatan bir âdemle karşı karşıyayız yani. İsrael, “tanrıyla güreşen ve yenen” anlamına geliyor. Bizimkinin dünyevi sorunları olduğu için, o da tutup Yaşar Büyükanıt’ı yeniyor; Nasıl bir ruh hastası ile karşı karşıya olduğumuzu düşünün!

İşte bu âdeme gidip icazet alan adamlar şimdi aynaya bakmak yerine sağda solda Fetöcü arıyor. Dedik ya hafıza-i beşer nisyan ile maluldür…

***

2009 yılı. Fethullah Gülen henüz Hocaefendi. AKP ile birlikte neredeyse devletin zor aygıtlarının tartışmasız hâkimi ama askerin gücü henüz tam anlamıyla kırılmamış. Cemaat tarafından finanse edilen Taraf gazetesi “AKP ve Fethullah Gülen’i bitirme planı”nı bulmuş, tam sayfa bağırıyor. Sorumlu Genelkurmay Harekât Başkanlığı,  görevli subay Albay Dursun Çiçek. Suç büyük, düşünün asker Fethullah Gülen’in bitirmek için plan yapmış… Aman Allahım!

Tayyip Erdoğan ertesi gün Taraf Gazetesi'nin “AKP ve Gülen'i bitirme planı”nı değerlendiriyor; "İşte son günlerde, gazetelerin yaptığı haberleri görüyorsunuz. AKP üzerinde oynanması düşünülen oyunları görüyorsunuz. Şu anda bizler de bunları araştırıyoruz. Gerekirse biz de ilgilerle onlara yönelik olarak davaları açacağız" diyor.

Genelkurmay da Fethullah’ı bitirme planını öğrenince dehşete kapılıyor; “Bu düşünceye sahip personelimiz yok” açıklamasında bulunuyor.  Ama buna rağmen AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, TSK açılamasının şüpheleri artırdığına dikkati çekerek, “Bu belge eğer doğruysa, bu darbe teşebbüsü belgesidir. Eğer bu, bilgi ve onay dışındaysa, bu bir cunta çalışması belgesidir'' diyor.

Yani kimse belgenin sahiplerinin sırtını sıvazlayıp, “Aferin, Fethullah’ı bitirme planı yaparak iyi yapıyorsunuz” demiyor.

2013 yılı. Gülen’i bitirme planı tekrar gündeme geliyor. Bu kez iddia planın 2004 yılında MGK’da kararlaştırıldığı yönünde ki bu da AKP’yi plana ortak kılıyor. AKP’liler çıkıp “evet yaptık böyle bir plan” demiyor. Bülent Arınç, "Böyle bir karar alınmış olsa bile bu sadece tavsiye niteliğinde olabilir" diyor. Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan söz konusu MGK kararının hükümet tarafından yok hükmünde sayıldığını ifade ediyor. Hükumetin kıvırdığını gören Mehmet Baransu da "Daha evdeki bavulu açmadım. Bu klasörde olan belgeydi" diyor. Fethullah Gülen’i bitirme planı o güne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nde işlenmiş en ağır, en affedilmez suç olarak kayda geçiyor.

***

Sonrası malum. AKP-Cemaat arasında medya, emniyet, yargı ve yasa değişiklikleri yoluyla genişleyen çatışmalar, MİT’e karşı cemaat atağı, MİT Tırları baskını, dershanelerin kapatılması yönündeki girişimler, 3 bakanın istifa etmesine neden olan 17 Aralık yolsuzluk soruşturması, AKP’nin çok sayıda polisi görevden alması, casusluk ve dinleme skandalları, HSYK kanununun değiştirmesi vs. vs. Üstüne bir de son cüretkâr darbe girişimini koy…

E haliyle Fethullah Hocaefendi oldu Terörist Feto. Eline etiğini öpüp icazet dilenenler, bahçesindeki kutsal hortumla abdest alıp secdeye varanlar, tespih ve kol saati ile övünen şahsiyetsiz medya maymuncukları, gazetesinde-TV’sinde yüksek maaşla çalışan yancılar, onun sayesinde vekil,-bakan-bürokrat olan istikbal avcıları, bir dediğini iki etmeyen siyasi parti genel başkanları, yurtdışındaki okullarını tavaf edip yere göğe sığdıramayan dışişleri-içişleri-boşişleri, “Türkçe olimpiyatlarında” boy gösteren Türkçe fakirleri, onun adına Gezi’de çocukları öldüren bizden ırak olsun emniyetçiler hepsi şimdi Fethullah Gülen düşmanı oldu. Biri çıkıp sorsa “aranızda Fethullah Gülen’i bitirme planı yapan var mı” diye, birbirlerini ezecekler en önde yer kapmak için. Dün Fethullah Gülen’i bitirmek isteyeni atıyorlardı içeri, şimdi bitirmek istemeyeni doğrudan tepeliyorlar.

Beşerin zaten balık hafızası vardı, onu da cami avlusunda abdest alma telaşıyla aportta bekleyen dinbaza kaptırdı. Dön bak yeniden, hakikaten bütün suç Fetö’de, yoksa RTE bayağı milli!

Neden kanmışlar Fetö’cülere? Din, Allah vs. demişler de ondan. Bunun karşılığında ne vermişler arkadaşlara? Devletin tamamını. Bu yolla laik cumhuriyetten geriye kalan ne varsa söküp atmışlar.

Padişahı parmaklayan soytarının, sebebi sorulunca “valide sultan zannettim” demesi gibi vıcık vıcık bir durum. Laik devleti götürüp cemaate vermişlermiş, çünkü Cemaati Müslüman zannetmişlermiş.

Rabbiniz istiyorsa affetsin kardeşim, yazdık bir kenara, biz affetmeyeceğiz!