Sodom ve Gomore

Her şey aslına rücû eder. “Huzur İslam’da” mottosuyla yayılan siyasal İslamcılarımız hızla vahşi bir cihatçıya dönüştü. Müslümanın Müslümanı boğazladığı Ortadoğu kan gölü. Üstelik bu boğazlaşma Müslümanların yaşadığı her yere yayılma istidadı gösteriyor. İslam’da huzur muzur olmadığı, tam tersine, vahşi bir inancın saldırısıyla karşı karşıya olduğumuz çabuk anlaşıldı.

Emperyalist odaklarca imal edilen “ılımlı İslam” tezinin de çöküşüdür bu. Çok açık; ılımlı olan bazı Müslümanlar var ama ılımlı bir İslam yok. Bu din bütün dinlerdeki katılığı içinde taşıyor ve dinlerin en katısı olma iddiasını da ısrarla sürdürüyor. Vahşet üreten de işte bu iddia. “Kutsal kitap”ın sayfaları arasında insan öldürmenin kutsal bir şey olduğunu gösteren pek çok işaret var. Okuyan da bulmakta zorlanmıyor zaten.

İslam’ın “huzur” boyası döküldü ve ardından silah zoruyla huzur sağlayıcı IŞİD türü tuhaf Ortaçağ artığı şebekeler göründü. Selefi ve cihatçı bir şebeke bu. “Kitabın” ilk anlamına, İslam’ın altın çağına çağırıyor inananları. Bu da yeni bir vahşet çağının kapısını aralamak demek. Dedim ya her şey aslına rücu eder!

Bu vahşet, kapitalizmden kurtulma umudunun yitirilişinin de bir dışı vurumu. İnsan soyu Fransız Devriminden, 1848 ayaklanmalarından, Paris Komününden, Ekim Devriminden süzülerek gelen sınıfsız, sömürüsüz, eşitlikçi ve özgür bir toplum hayalini umulmadık bir zamanda yitirdi. Bu vahşeti engelleyen tek şey sosyalizmdi. Bitti ve içinden vahşi bir kapitalizm, vahşi bir inançlar bütünü, vahşi bir milliyetçilik fışkırdı. Doğaldır bu, kapitalizm artık yönetebilmek için faşizme muhtaçtır.

Şunu bir kez daha tekrarlayalım; eşitlik düşüncesi, insanın ahlakından doğar. Sosyalizm, insanın insana ahlaklı olma davetidir. Birlikte üretileni birlikte tüketme, insanın üretici insani yeteneklerinin satılıp kiralanmaması çağrısıdır. Tersi de doğru; kapitalizm insanın insanı sömürmesi, ezmesi üzerine kurulu örgütlü bir ahlaksızlıktır. Devam şu: kapitalizme itiraz etmeyen hiçbir inanç ahlaklı olma iddiasında bulunamaz. Kapitalizmle sembiyotik bir hayat kuran dinler ahlaksızlığın kaynağı ve sorumlusudur.

“Doğu’dan Uzakta” adlı kitabında Maalouf bu durumu şöyle özetliyor: (İnsanlar) bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar…

Çağımızın ruhu bu, dinleri olan ve ahlaka ihtiyaç duymayan kanlı karanlık bir zaman aralığındayız. Hırsızlık, tecavüz, sapkınlık, zulüm ve ahlaksızlık inançların ayrılmaz parçaları artık. Sanki birdenbire Sodom ve Gomore şehirlerinin talihsiz insanlarına dönüştük. Sanki Lut kavmi gibi bir inanç selinde ahlaksızlıktan boğuluyoruz.

Hikâye “Tevrat”ın “Tekvin” bölümünden:

İki melek akşam saatlerine Sadom’a vardılar. Lut Sodom’un kapısında oturuyordu. Onları görünce karşılamak için kalktı, yere kapandı, evine buyur etti. İki melek Lut’un evine gitti. Şehre iki melek geldiğini öğrenen Sodom’un her mahallesinden genç yaşlı adamları, evi sardı. Lut’u çağırıp “Bu gece senin yarına giren o adamlar nerede? Onları bize ver ve onları bilelim” dedi. Lut, evi saranlara onlara kötülük etmemesi için yalvardı. Hatta evi saran azgın kalabalığa bekâr kızlarını vermeyi teklif etti. Fakat kalabalık “bilmek” için adamları istiyordu. Lut’u itip geçtiler, kapıya yanaşınca melekler onları kör etti.

Kuran, hikâyeye daha realist bir dille yaklaşıyor. Şuara Suresinde şöyle: “Siz bütün yaratıklar içinde erkeklere mi yaklaşıyorsunuz. Tanrınızın sizin için yaratmış olduğu kadınlarınızı bırakıyorsunuz da? Hayır, siz sınırı aşmış bir kavimsiniz.”

Bunun üzerine melekler Lut’a ailesini alıp şehirden çıkmasını söyledi. Şehri harap edeceklerdi, Tanrı onları ahlaksızlık içinde boğulan bu şehri yok etmeye göndermişti. Lut’u, karısını ve kızlarını şehirden çıkardılar, yükseklere kaçmalarını ve arkalarına bakmamalarını salık verdiler. Sonra Sodom ve Gomora üzerine göklerden kükürt ve ateş yağdırdı. Fakat Lut’un karısı dönüp yanan şehre baktı ve bir tuz direğine dönüştü.

Kuran’ın Ankebut suresinde, Sodom’daki cezalandırılacaklar listesinde Lut’un karısının da olduğu belirtilir. Dönüp arkaya bakan, günahkârlardandır.

Tekvin hikâyesinin gerisi daha tuhaf. Şehirden çıkmasına izin verilen tek “ahlaklı” adam olan Lut kızlarıyla beraber dağda oturmaya başladı. Kutsal kitaba göre kızlar babalarının kocamasından ve herkes öldüğü için yanlarına girecek adam bulunmamasından endişeliydi. Babalarını sarhoş edip koynuna girmeye karar verdiler. Böylece Lut’un iki kızı da babalarından hamile kaldı.

Kuran Ankebut Suresine göre Lut kavmine şöyle seslenmiştir: “Siz öyle bir utanmazlık işliyorsunuz ki sizden önce insanların hiçbiri böyle bir şey işlememişti.”

Dinleri olan ve ahlaka ihtiyaç duymayan kanlı karanlık bir zaman aralığına esinini veren bir hikâye bu. Hırsızlık, tecavüz, sapkınlık, zulüm ve ahlaksızlığın inançların ayrılmaz parçasına dönüştüğü lanetli bir çağın iç burkan kehaneti. Ve kapitalizmin çürüme çağında, sanki birdenbire Sodom ve Gomore şehirlerinin talihsiz insanlarına dönüştük. Sanki bir inanç selinde ahlaksızlıktan boğuluyoruz. Sanki kapitalizm bütün insanlığı çürüttü, kirletti. Ahlak yetmezliğinden paramparça edilmek üzereyiz sanki.

Tanrı Sodom ve Gomore’yi yok etme niyetini İbrahim’e açıkladı. İbrahim Tanrıya, ahlaksızların arasında ahlaklıları da yok etmesinin doğru olmayacağını söyledi. Tekvin’e göre, Tanrı, İbrahim’e şehirde 50 salih adam bulabilirse şehri yakmayacağını söyledi. İbrahim şehirde salih 50 adam bulamadı. Bu pazarlık onar onar inerek 10’a kadar sürdü. İbrahim şehirde 10 salih adam bulamamıştı. Sodom’da Lut kavminin trajedisidir bu.

Bakın işte din ve ahlak yaymak için geldiler. Çaldılar, öldürdüler, adaletsizlik yaydılar, zulmettiler. Ülkenin her köşesinden Lut kavminin sapıklığı ile yarışan tuhaf hikâyeler fışkırıyor. İnançlı adamlar, kendilerine teslim edilmiş çocuklara tecavüz ediyor. Başka inançlı adamlar, tecavüze uğramış çocukları değil, tecavüz eden inançları savunuyor. Baksan aralarında 50 salih adam yok; bir inanç selinde ahlaksızlıktan boğuluyoruz.

Suriyeli bilge şair Adonis, “Kötülük yapmamasının tek nedeni inancı olan insandan korkarım” demişti bir söyleşisinde. Evet, inançları var ve bir ahlaka ihtiyaçları kalmamış gibi davranıyorlar.

İşte yarattıkları tablo; Sodom ve Gomore yanıyor, yanacak.

Ama yanan ahlaksız şehirlerin küllerinden yeni bir dünya fışkıracak. Özgürlüğe, eşitliğe, sosyalizme artık her zamankinden daha fazla mecburuz!