Racon padişahınsa dağlar bizimdir

Racon, dilimize kabadayılıktan bakiye bir kelime. Engin Bilginer’in “Babalar Senfonisi” adlı kitabına göre kelimenin kökeni İtalyanca. İtalyancası Raggione. Sebep, haklılık gibi anlamları var kelimenin. İstanbul’da dillerin ve kültürlerin yan yana yaşadığı zamanlarda kabadayılığın kültürüne ve dolayısıyla dilimize girip yerleşmiş. Kabadayıların aralarında çıkan kavgalar büyür ve içinden çıkılamaz hale gelirse birkaç kabadayı bir araya gelir, aralarında bir karar varırlarmış. Buna racon kesme adı verilmiş. Racona uymak şartmış haliyle. Eğer uyulmazsa bu İstanbul’un bütün kabadayılarını karşına almak anlamına gelirmiş ki, zamanın değerlerine göre böyle birinin hayatta kalma şansı neredeyse yokmuş.

Hukukun bittiği yerde baş gösteren bir tür kabadayı hukukundan söz ediyoruz yani. Mafya için de söylenmiyor mu, “Mafya devletin boşluğunda doğar” diye. Son yıllarda sistemin hukuksuzluğu o kadar ayyuka çıktı ki, yüzyıl öncesinin kabadayı hukuku geri döndü. Hukuk silinip gitti, yerine racon kesme geldi. Devlet idarecileri yok, gazeteci yok, polis yok. Racon kesen kabadayılar hüküm sürüyor ülkede.

***

Bursa’ da bir düğün töreni. Aracından inen takım elbiseli bir şahıs silahını çıkarıp kalabalığın ortasında ateşliyor. Hızını alamayıp ikinci şarjörü takmaya çalışırken çevredekiler tarafından uyarılıyor. Kendisine müdahale edilen takım elbiseli kişi “Ben polisim, teşkilatı buraya yığarım” diye tehdit ediyor çevredekileri. Sanki polis değil çete üyesi, teşkilat dediği de hukuku değil üyelerini gözeten büyük bir çete.

Polisi bu.

Hafta sonunda AKP Genelcumhurbaşkanı’nının “racon kesilmesi gerekiyorsa ben keserim” diye ayar verdiği “gazeteci” Cem Küçük de o sırada tehditlerini sürdürüyordu. Malum, Işık tarikatının gazetesinde sürdürüyor yazarlığını. O gazetedeki yazısında OdaTV internet haber sitesi sahibi ve Sözcü yazarı Soner Yalçın'ın FETÖ'den farksız olduğunu söyledi önce. Ardından olağan tehdit faslına geçti. Dediği şu: "2017-2018 sezonu hem Ekrem gibi yurt dışına kaçmış azılı Fetullahçı teröristler için hem de Soner Yalçın çetesi için final sezonu olacak. Şu ana kadar önceden yazdığım her şeyin çıktığı gibi bunun da çıkacağını göreceksiniz."

Yazarı bu.

Polisi ve yazarı bu olunca iktidarın “milis gücü” olduğu iddia edilenlerin hanesine iktidar muhaliflerini “oluk oluk kan akıtmakla” tehdit düşüyor. Bu sözün sahibi iktidara yakın mafya babası ülkücü Sedat Peker. Oğuz Bulut ise onun yakın adamı, hapishane ve oda arkadaşı. Sivas eski Ülkü Ocakları Başkanı aynı zamanda. Geçtiğimiz günlerde, o Oğuz Bulut, 15 yaşında olduğu belirtilen bir erkek çocukla basıldı. Baskın görüntüleri sosyal medyada yayınlandı. Görüntülerde bir erkek çocuğuyla basılan Oğuz Bulut’un çocuğun ailesi tarafından tartaklandığı görülüyor. Skandalın ardından Oğuz Bulut’un tüm sosyal medya hesapları kapatıldı, bütün fotoğrafları silindi. Sedat Peker apar topar açıklama yaptı adı geçenle bütün ilişkilerini bitirdiğine değin.

Ülkücüsü, milis kuvveti de bu.

***

Yani hukuksuzluk, adaletsizlik o kadar dal budak saldı, devlet o kadar kontrolden çıktı ki herkes kabadayı, herkes devlet, herkes racon kesiyor. Cem Küçük’ün işaret ettiği gözaltına alınıyor, polisin yanından geçen şiddet görüyor. Devlete kapılanmış mafya bozuntusu emniyet müdüründen daha yetkili. Onun yancısı, çoluk çocuğa dadanmış, ne yapsa cezalandırılmayacağını biliyor.

Haliyle bu hale daha fazla dayanamadı her şeyin ve her kurumun genel başkanı. Kendisi ve sözcülerinin sözlerinin dışındaki açıklamaların dikkate alınmaması gerektiğini söyledi ve "Kimsenin racon kesmesine ihtiyacım yoktur. Racon kesilecekse, bu raconu bizzat kendim keserim" diyerek raconu kesti.

Küçük kabadayılar için bundan böyle racona uymak şart. Zaten Ömer Turan gibi “akıllı” olanlar hemen yelkeni indirdi, “binlerce yazı yazdım hiç racon kesmedim” dedi. Nasıl keseceksin, büyük kabadayı kesti raconu. Kesmeye kalksan kesecek bir yerini. Cem Küçük gibi ayarsızlar ise yerinde duramıyor, alttan alta sopa göstermeyi sürdürüyor. Çünkü durursa eski cemaat ilişkilerinin açığa çıkmasından korkuyor.

Türkiye artık durmanın imkânsız olduğu bir ülke. Duran düşeceğini biliyor çünkü. Ama gelin görün ki hareket alanı da giderek daralıyor. Öyleyse ilerleyelim beyler, daha arkada kesilecek yeni raconlar var!

 

*Boyun Eğme dergisinin 89. Sayısında yayınlanmıştır