Panama'nın 40 haramileri

“Amerikalılar Noriega'yı düşürdüğünde ‘Harry’ dedim kendi kendime, ‘Ali Baba'yı yakaladılar, ama 40 haramiyi bıraktılar’, işte onlar bunlar. Panama'da hiç kimse itibarını kaybetmez, kat yerleri düzelsin diye birkaç aylığına gardıroba asarlar. Tekrar üstlerine giydiklerinde yeni alınmış gibidir."

Panama Terzisi filminden

Yıl 2013. Gezi Parkı eylemleri doruğunda. Taksim meydanı özgürleşmiş, öyle ki izinsiz zabıta bile giremiyor. Zamanın Başbakanının Malezya’ya kaçacağı dedikoduları almış başını yürümüş. Başbakanın sık sık yurtdışı gezilere çıkması da dedikoduları körüklüyor. Ansızın çıktığı Fas, Tunus ve Cezayir "gezi"sinden döndüğü bir gece, sabaha karşı 3’te bindirilmiş kıtalarına uzun bir konuşma yapıyor. Konuşma dediğim mezarlıkta ıslık çalmak gibi bir şey. Ağzından şunlar dökülüyor: "Şimdi altını çiziyorum, faiz lobisine rağmen buralara geldik. Ve bu faiz lobisi şu anda borsada spekülasyonlara girmek suretiyle bizi tehdit edeceğini zannediyor. Şunu bir kere çok iyi bilmeleri lazım. Bu milletin alın terini biz onlara yedirtmeyeceğiz."

O günlerde Koçlar, Sabancılar yani “laik sermaye” hedefinde Başbakanın. Gezi Parkı kıyısında bir otele doluşan gaz ve Toma mağdurları yüzünden otelin sahibi olan Koç gurubuna çok ağır bir biçimde yükleniyor Başbakan. Herkes “faiz lobisi” derken o gurubu veya gurupları kast ettiğini düşünüyor.

***

Panama Cumhuriyeti, Orta Amerika’da Karayip Denizi ve Büyük Okyanus kıyısında Güney ve Kuzey Amerika’yı birleştiren 3-4 milyonluk bir köprü ülke. Eski İspanyol sömürgesi, şimdi bir “off-shore cenneti”…

“Offshore”, ülke dışında sağlanan fonların yine ülke dışında kullandırılmasını amaçlayan, her türlü yasanın ve hukuki-mali yaptırımın dışında kalan serbest banka hesapları demek. Hesaplar gizli, vergisiz. Panama merkezli “hukuk firmaları”ndan birine küçük “bahşişler” vermekten başka bir maliyeti yok burada açılan bol sıfırlı hesapların. Üstelik bankaların aldığı riskler azaldığı için faiz oranları da yüksek. Kirli- karanlık paraları tutmak, işletmek için ideal bir merkezden söz ediyoruz. Ama bir başka cephesi daha var bu organizasyonun. İngiltere Başbakanı David Cameron dediği gibi, “offshore” hesaplar para aklayanlar, iktisadi ambargoları delenler, vergi kaçıranlar, rüşvet alanlar ve verenler, çeşitli yasadışı mali faaliyetlerde bulunanlar için birtakım avantajlar sağlıyor.

Mossack Fonseca, merkezi bu ülkede olan bir “hukuk” şirketi. Fonseca, ‘offshore’ hesapları olanlara hukuki destek veriyor ve varlık yönetimi hizmeti sunuyor. Bir başka deyişle paranın kaçırılmasına ve karlı bir biçimde işletilmesine aracılık ediyor. Bunun karşılığında da yıllık bir “bahşiş” alıyor. İş ortakları Deutsche Bank, HSBC, Société Générale, Credit Suisse, UBS ve Commerzbank gibi “global” firmalar. Müşterileri de “global” haliyle. Dünyanın her tarafından siyasetçiler, büyük zenginler, büyük paralar kazanan “sanatçı”lar kuruluşun müşterileri arasında.

Yüzbinlerce “saygın” müşterisi olan, Kıbrıs dâhil birçok vergi cennetinde faaliyet gösteren bu kuruluşun bütün belgeleri bir şekilde basına sızdırıldı. Belgelerin içinden global bir şebekenin izleri çıktı. Dünyanın her bölgesinden, her dinden, her ırktan, her kültürden pek çok insan şirketten “hukuki yardım” ve “danışmanlık hizmeti” almıştı. Tabii off-shore hesaplarının hatırına. Öyle büyük bir şebekeden söz ediyoruz ki, içinde 80’e yakın eski-yeni devlet ve hükumet başkanı var.

Ve o belgeler bir anlamda modern kapitalizmin güncel bir fotoğrafı. Dünyayı yöneten, bölen, parçalayan, ayrıştıran, savaşlar açan, barışlar yapan, birbiriyle didişen güç, para ve iktidar sahibi insanları Mossack Fonseca’nın geniş, serin lobisinde birleşmişler, bir şebekenin parçası haline gelmişler. O fotoğrafta görünen bu.

***

Kimler yok ki belgelerde? Arjantin Devlet Başkanı Mauricio Macri, FIFA yöneticileri, Birleşik Arap Emirlikleri'nden Halife bin Zayid El Nahyan, Suudi Arabistan kralı Selman, İzlanda Başbakanı Sigmundur Davíð Gunnlaugsson, eski Gürcistan Başbakanı Bidzina Ivanishvili, Irak Başbakanı Ayad Allawi, Ürdün Başbakanı Ali Abu al-Ragheb, Katar Başbakanı Hamad bin Jassim bin Jaber Al Thani, Ukrayna Başbakanı Pavlo Lazarenko, Sudan Cumhurbaşkanı Ahmed al-Mirghani, Katar Emiri El Tani…

E, haliyle Panama Belgelerinde Türkiye’den de pek çok şirketin ve pek çok ünlü zenginimizin adı çıktı. Remzi Gür, Çalık Holding, Zorlu Holding, Sembol İnşaat, Rixos, Koç Holding, Ağaoğlu, Sabancı, Ulusoy… Belgelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kasası olarak bilinen Remzi Gür’ün de ismi var. Gür, İsviçre adresli bir şirket üzerinden off-shore hesabı açmış. Gür’ün aracısı ise petrol kaçakçılığı şüphelisi Ömer İskefyeli. Milletle cinsel ilişki niyetini beyan eden işadamı Mehmet Cengiz de belgelerde. Özetle şu meşhur dindar “Anadolu sermayesi” işin içinde. Dindarlık onlara bir parça ahlak yüklememiş, halktan kazandıklarını off-shore hesaplarda değerlendirme yolunu seçmişler. Bildiğiniz sıradan fani kapitalistler gibi.

Yani 2013’te Başbakan “faiz lobisi bunlar” dediğinde, ortalıkta gerçekten bir faiz lobisi varmış ama lobidekilerin çoğu kendi adamlarıymış. Etrafındaki, yakınındaki, kasası olarak kullandığı, ayakkabı kutusu muamelesi yaptığı herkes büyük, global bir faiz lobisinin bir parçasıymış…

***

Kapitalizmin dini paradır. Haliyle kapitalizmin başkaca dini, imanı, milliyeti, aidiyeti olmaz. Piyasa toplumunun insanı da, piyasada sadece bir alıcı veya satıcıdır. Onun Müslüman mı, Yahudi mi, Hristiyan mı, Şintoist mi olduğu kimseyi ilgilendirmez. Onun piyasada özgürce dolaşmak için ne dine, ne imana ihtiyacı vardır. Bunun için tek şart paradır.

Panama Belgeleri, piyasa toplumunun bu gizli muktedirlerini ele veriyor işte. Dinsiz, imansız, ahlaksız, milliyetsiz, düzenbaz bir sürü adam. Tek özellikleri bir şekilde büyük miktarda paraya ulaşmış olmaları.

Öyle bir utanmaz tablo ki bu, belgeler Suudi Kralı Salman’ın, İsrail Başbakanı Bünyamin Netanyahu’ya seçimde kullanması için 80 milyon Dolar yardım ettiğini ortaya çıkarıyor. Aynı ahlaksız Suudi, sırf mezhebi farklı diye paralı katillerini Şiilerin, Arap Alevilerin üzerine salıyor. O kralla iş tutan, parasını alan, kıçını yalayan başkaları da “Siyonizm”e kafa tutar gibi yapıyor.

Bakın o belgelere. Kapitalizmin nasıl aşağılık bir kölelik düzeni kurduğunu, bunun için insanlığın bütün değerlerini nasıl paspas yaptığını bir kez daha göreceksiniz!