Minareler süngü, kubbeler miğfer…

Marmara’nın ortasındaki Yassıada'nın son halini gördünüz. Önce tüm ağaçları söktüler, sonra boş adaya bir sürü inşaat ve 1200 kişilik cami diktiler. AKP'nin “Demokrasi ve Özgürlük Adası” projesidir. 27 Mayıs’ta gidip açacaklar. Böylece 27 Mayıs ihtilalinin de öcünü almış olacaklar.

Öyle tuhaf bir hal ki, küçücük ada, 1200 kişiyi bir anda çıkarmaya kalksan yarısı öbür kıyıdan denize dökülür. Ama çok şükür sığınacakları koca bir cami var adanın ortasında.

İstanbul’un hâkim tepesi Çamlıca’ya 65 bin kişilik cami diktiler. Özelliği İstanbul’un her yerinden görülebilir olması. Şöyle sıralıyorlar sair özelliklerini: İmanın şartını temsilen 6 minare. Bunlar üç şerefeli dördü Malazgirt Zaferi'ne ithafen 107,1 metre, iki şerefeli 2 minaresi ise 90 metre yüksekliğinde yapıldı. (90 neyi hatırlatıyor belli değil.) 72 metre yükseklikteki ana kubbesi İstanbul'da yaşayan 72 milleti, 34 metre çapındaki kubbesi İstanbul'u simgeliyormuş. (Bizim bildiğimiz 72,5 millet o. Buçuğu Sulukule’den bunların marifetiyle sürüldü, TOKİ konutlarına kapatıldı, akıbetlerini bekliyor.) Ana kubbenin üzerine yerleştirilen alem, dünyanın en büyüğü olma özelliğini taşıyormuş bir de.

Ama işte biliyoruz, inşaatta pek marifetliler. “İnşaat ya resulullah” diye başladılar siyasi yürüyüşlerine, ortalık yüksek beton yığınından geçilmiyor. Gölgede kalıyor camiler. İstanbul’un tarihi yarımadasının siluetine tecavüz eden yandaş müteahhidin kulelerini çoktan unuttuk. Reis, beyefendiye küstü, geçti gitti. Çamlıca camiinin hemen yanına bir kule diktiler, caminin yüksekliğini ezip geçiyor. Ne işe yaradığını bilen yok, radyo kulesi olacakmış rivayete göre. Ha minare, ha kule, demir ve beton bileşimi nihayetinde. Olmayınca beton yığınına kutsallık katmanın çaresini aradılar. Caminin altına bir müze oluşturmaya karar verdiler iddialara göre. Topkapı Sarayı Müzesi dahil pek çok müzeden 500'e yakın eseri buraya toplayacaklar, çakma müze oluşturacaklar. Müzenin küratörlüğüne de yandaş “alim” Hasan Bülent Kahraman’ı getireceklermiş. Danışman İlber Ortaylı daha uygun düşer bana kalırsa!

Bu tartışmalı caminin halka maliyeti 100 milyon Dolar... Halkın vergilerinden tırtıklanan para bu. Sadece cemaatin değil Ateistlerin, Deistlerin, Hıristiyanların, Yahudilerin katkısı var içinde. Dionysos cemaatinin içkilerinden alınan vergiler büyük yekûn tutuyor.

Açılışta doldu taştı ama devam eden günlerde 65 bin kişilik mekânda 65 kişiye bile rastlanmaz oldu. Bu hâl basına yansıyınca Sarayın talimatıyla AKP’li belediyelerin çalışanları camide ibadetle görevlendirildi. O gün bugündür belediyeler çalışanlarını sabah namazına Çamlıca Camii'ne taşıyor. Takviye olarak Nihat Hatipoğlu’ndan ağlak konuşmalarını buradan yapmasını istediler. Camiye giden ATV kanalında ekrana da çıkıyor…

Taşıma cemaatin dışında bir de alışveriş merkezi tavafından önce vakit geçirmek isteyen Arap turistler geliyor camiye. Bazıları burayı alışveriş merkezi sanarak geliyor bile olabilir. Zira mimari olarak çok farkları yok.

Geçtiğimiz yıllarda hizmete giren Ataşehir Mimar Sinan Camisi'nin açılışı sonrasında da benzer bir durum yaşanmış ve boş kalan caminin doldurulması için otobüs seferleri düzenlenmiş ve AKP teşkilatına Cuma günleri "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, öğle namazını Ataşehir Mimar Sinan Camisi'nde kılacaktır" şeklinde kısa mesajlar atılarak, promosyon yapılmıştı.

Bulabildikleri her yere devasa camiler dikmelerinin sebebi ihtiyaç olmasından değil görüldüğü gibi. Türkiye’de cami ihtiyacı yok, mevcutların kapasitesi cemaatlerinin kat kat üstünde. Cami yapmıyorlar zaten, yeni kurulan “milliyetçi islamcılık” rejiminin anıtlarını dikiyorlar. Taa 12 Eylül’de alaşağı edilen Kemalist “milliyetçi batıcılık” rejiminin “Atatürk heykelleri”nin yerini aldı nevzuhur camiler. Her yere dikmeye, cemaati olmasa bile yüksek yapmaya özen gösteriyorlar o yüzden.

***

Halk ayak sürüyor yeni rejime biat etmekte. Laiklik hayatta, cumhuriyet fikri sokakta. Ulusal bayramlarını devlete rağmen kutluyor halkımız uzun bir süredir. Statlarda maçların başlama vuruşunu hep birlikte “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırarak yapıyorlar. İmam hatipleştirdikleri okulların mezuniyet törenlerinden Allah’tan korkar gibi korkuyor AKP’li okul müdürleri. Öğrenciler gördükleri yerde protesto ediyor çünkü. Halkımız her yerde devletin dinselleştirme programlarına direniyor.

O nedenle yeni rejimin varlığını beş vakit, camı çerçeveyi titreten yüksek bir perdeden bağırarak hatırlatmak gerekiyor. Hoparlör dayanmıyor camilere. Ezandan önce müezzinin nefes alışverişini, boğazını temizlenmesini, burnunu çekmesini hatta ensesinin kaşımasını dinliyorsunuz. Arada hoparlörler sesin şiddetine dayanamayıp tiz bir çığlık atıyor. Müezzin mikrofonu şöyle bir tokatladıktan sonra canhıraş bir şekilde namaz çağrısı başlıyor.

Her bir minareye yerleştirdikleri yarım düzine hoparlör yetmiyor haliyle. Şaka değil, İstanbul Ayazağa Mahallesinde mahallenin bazı yerlerine korsan hoparlörler yerleştirdiler. Mahalleli ilk ezanda cami üzerine yıkılıyor sanıp paniğe kapıldı. Sonra olay anlaşıldı. Korsan hoparlörlerden biri Ayazağa Cem Evi’nin tam girişinde. Canlar bağlama eşliğinde Semaha durduğunda veriyorlar cayırtıyı. Nedir bu? İslamcı yeni rejimin biat çağrısı…

***

Ama bu kadar din dinciler için bile fazla. Kırılıp dökülme tehlikesi var. Nitekim İslamcı yazar Ahmet Taşgetiren “Oy verdin din alanındasın, vermedin öteki tarafa geçtin yaklaşımı, zihinleri tahrip ediyor” dedi ve Müslümanlık oranını yüzde 50 artı 1’e indirme tehlikesine dikkat çekti. Uyarının sebebi “Türkiye Optimar Araştırma Şirketi”nin “Kendinizi dini bakımdan nasıl tanımlarsınız?” başlıklı araştırmasının sonuçları.

Ertuğrul Özkök araştırmayı “Türkiye artık yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke değil” başlıklı yazısıyla duyurdu. Araştırma sonuçlarına göre AKP Türkiye’sinde “Müslümanlık oranı” yüzde 89,5’e indi. Geriye kalanlar, yüzde 4,5 Deist, yüzde 2,7 Agnostik, yüzde 1,7 Ateist ve yüzde 1,7 “ne cevap vereceğim işim mi yok”cu olarak sıralanıyor.

Şirket, iki yıl önce de benzeri bir araştırma yapmış, “Müslümanlık oranı” yüzde 99,9 çıkmış. Ertuğrul Özkök soruyor, “Bu iki yılda ne oldu ki, oran böylesine aşağıya indi?” Vallahi bize sorarsanız nedenlerin başında “Ohal'in kalkması” geliyor. Bir de AKP dini kamulaştırdı, parti devletinin dinine dönüştürdü. Devletle sorunu olanın dinle de sorunu oluyor haliyle. Müslüman halkımızın bir kısmı AKP’nin mahalle birimine dönüştüğü için cami kapısından bile geçmemeye özen gösteriyor.

Özellikle 15 Temmuz şeyinden beri camiler doğrudan AKP mahalle birimine dönüştürüldü. Diyanet desen doğrudan Saray örgütü. Misyonerlik yapıyorlar haliyle. Halkı ibadete değil, AKP’ye biat etmeye çağırıyorlar, etraftaki halkın bir kısmının biat etmediğini gördüklerinden hoparlörün sesini açarak direnişlerini kırmaya çalışıyorlar.

Yani artık imanın şartları arasında AKP’ye oy vermek de var. AKP’ye oy vermiyorsan Taşgetiren’in dikkat çektiği gibi dinden çıkıyorsun. AKP’nin oy oranı düşünce, Müslüman oranı da onunla birlikte baş aşağı gidiyor tabii.

Marx “Bütün papazları laik yapmak istiyordu, sonunda bütün laikleri papaz yaptı” diyor Luther için. Yasa AKP için de geçerli, bütün laikleri imam yapmak istiyordu, bütün imamları laik yapmak üzere…

***

Dionysos falan karıştırdık araya madem, olası hücumları da şimdiden öncelemiş olayım.

"Çamlıca Camii’ne karşı mıyız? Evet, karşıyız. Neden? Çünkü Müslüman’ız… Sadece Çamlıca Camii’ne değil, başörtüsünün bir yerlere gelmek için, oy için dolgu malzemesi olmasına da karşıyız. Her yere mantar gibi İmam Hatip açılmasına, proje İmam Hatip adı altında devlet okullarının cemaatlere, tarikatlara terk edilmesine de karşıyız." Bunları söyleyen ben değilim, Millî Gazete yazarı İdris Cevahir. O Müslüman olduğu için bunlara karşıysa, Dionysos kulu olarak biz hayda hayda karşı oluruz.

Hem inancınızı olur olmaz her yere sokarsanız, kirletirsiniz. Laiklik, inancı da temiz tutmanın biricik yoludur. Bizce sakıncası yok gerçi, inancınızı kendi ellerinizle boğuyorsunuz.

Minareleri süngü yapabilirsiniz ama üzerine oturamazsınız. Vazgeçin, bu yol yol değil!