Ferrero Karadeniz’i nasıl işgal etti?

Dostlarım uyardı, fındık yazısı yazmamışım uzun süredir. Hazır harmandayken fındık yazalım dedim ben de… 

Hükümet fındık alım fiyatını 17 lira olarak belirledi bu yıl. En yüksek fiyatı bu. En düşüğü 14 lira civarında. Yani 17 lira dedikleri en kaliteli fındığın fiyatı.  

Ziraat odalarının hesabına göre 1 kg fındığın maliyeti en az 14,5 lira. Ortalaması 16,5 lira. Geçen yıl üreticiden 14 liradan alınan kabuklu fındığı 25 liradan sattılar. Bahçeden markete, pazara ulaşan “fındık içi”ne gelince, makas daha da açılıyor. 1 kg kabuklu fındıktan ortalama 420 gram fındık içi çıkıyor. Markette 200 gram fındık içi 20 lira civarında. Bu durumda üreticiden 17 liraya alınacak bir kg kabuklu fındıktan elde edilen fındık içi markette 42 liraya satılıyor. Fiyat farkı 2,5 kat. Üretici için fındık içinin 420 gramı 23 lira ederken bazı marketlerde kilosu 80 liraya ulaşıyor. 

Yani üretici 14,5-16,5’e mal ettiği fındığı, devletin belirlediği fiyattan satarsa kilo başına 1 ila 2,5 lira arasında bir kazanç elde etmiş olacak. Buna 2 liralık sübvansiyonu da eklersek, toplam 4,5 lira yapar. Bu durumda elde edilen kazanç yüzde 27 ediyor. Oysa tarladan tüketiciye ulaştığında ortaya çıkan fark yüzde 141 düzeyinde. Çok acayip bir denklem!

***

Acayip bir denklem daha: Dünya fındık üretiminin yaklaşık olarak yüzde 70’i Karadeniz bölgesinde üretiliyor. Dünya fındığının 3’te 2’si demek bu. Fındık tekeliyiz yani. Ama üretici kilo başına 4,5 lira kazanabiliyor ancak. Bazı fındıkçılar fındık ocaklarını kesip kivi gibi başka ürünlere geçmeyi tercih ediyor uzun bir süredir. Çünkü fındık üretmeyi akıl dışı bir işe dönüştürdü AKP.

Peki kazanan kim fındıktan?

Türkiye’nin fındık ihracatında İtalya 522 milyon dolar ile ilk sırada yer alıyor. Fransa (220 milyon dolar) ve Almanya (200 milyon dolar) ile ikinci ve üçüncü sırada. Türkiye’nin fındık ihracatı yaptığı ilk 3 ülkenin bu ürün grubundaki toplam ihracatı içindeki payı yüzde 58. İlk 6 ülkenin payı yüzde 77. Yani birkaç ülkeye satıyoruz fındığı. Onlar bizden aldığı fındığı işliyor, mamul madde olarak satıyor. Bizim elde ettiğimizin birkaç katını elde ediyor. Tekel olduğumuz alanda biz zarar ediyoruz, oligopol oluşturan alıcılar kâr ediyor. 

Şöyle anlatalım bu acayip denklemin nasıl kurulduğunu…

Oltan Fındık adlı bir şirket 80’li yıllardan beri en büyük fındık alıcısıydı. FİSKOBİRLİK’ten sonra tabii. Bu şirket 2014’te İtalyan Ferrero şirketine satıldı. Böylece İtalyanlar fındık piyasasının en önemli aktörü haline geldi. O sırada iktidar çevreleri fındık satış kooperatifi olan FİSKOBİRLİK’in altını oydular, dağıttılar. İç piyasada fındığın yüzde 40-50’sini alıp işleyen ve ihracat yapan yabancı ortaklı bu şirket tekelci gücü nedeniyle piyasa fiyatlarını belirler hale geldi. Yani devletin açıkladığı fındık fiyatı, Ferrero’nun eline tutuşturduğu rakam aslında. 

***

Oltan Fındık’ı atlayıp geçmeyelim. İtalyanlara satılan bu şirketi de içinde barındıran “Oltan Gıda”ya 2016 yılında “FETÖ” operasyonu düzenlendi. Şirketin eski sahibi ve bir hissedarı gözaltına alındı. “FETÖ”yle yakın teması bulunduğu öne sürülen şirketin Ferrero’ya satılması 17-25 Aralık operasyonlarının hemen arkasından gerçekleşmiş, 1,3 milyar TL'lik cirosu bulunan şirketin o dönem satılması, cemaatin şaibeli şirket devirlerinden biri olarak yorumlanmıştı. Şirket, aynı zamanda cemaatçi patronların çatı kuruluşu olan TUSKON'un önemli üyelerinden biriydi.

Kaldı ki Oltan Fındık toplam satışının yüzde 70'ini Ferrero'ya yapıyordu zaten. Ferrero dünyanın çikolata devi. Nutella, Kinder Surprise, Ferrero Rocher markaları şirkete ait. Türkiye’de 6’sı fındık fabrikası olmak üzere toplam 7 üretim tesisi bulunuyor. Yani Türkiye’nin bütün fındığı Ferrero tekelinin eline bakıyor.

İkinci sıradaki en büyük ihracatçı şirket ise Singapur merkezli Olam Gıda. O da birkaç yıl önce Pro Gıda'yı satın almıştı. Fındık ihracatında üçüncü sırada ise fındık politikalarında her dönem etkin olan AKP’li Cüneyd Zapsu'nun şirketi Balsu Gıda var. Zapsu, bir dönem Nutella'nın da temsilciliğini yapmıştı. Bunların dışındaki küçük yerli şirketler hızla irtifa kaybediyor, çünkü bu uluslararası tekellerle rekabet şansları yok. 

***

Yıl 2015. Washington'da Erdoğan için söylediği "deliğe süpürmeyin... kullanın" sözleriyle gündeme gelen Erdoğan'ın eski danışmanlarından Cüneyd Zapsu, fındık fiyatlarından şikâyet ediyor. “Uluslararası Kabuklu Yemiş ve Kuru Meyve Konseyi” icra kurulu üyesi de olan Zapsu, kabuklu fındık için köylüye 15 lira ödendiğini belirterek, "'Fındık köylüsü memnun değil' diye bana kimse anlatmasın. Hiç kimsenin fındık fiyatlarının, ben dahil, bu kadar yüksek olmasından memnun olmaması lazım" diyor. Aradan dört yıl geçti, fındık fiyatları hâlâ 15 lira. Çünkü iktidar Cüneyd Zapsu gibi tiplerin elinde…

***

Fındık bahçede 15, markette 80 lira. Çikolata olarak tüketmek isterseniz bunun birkaç katını ödemeniz lazım. Karadenizli fındık üreticisi dertli. Harmandan kaldırıp uluslararası tekellerin adamlarına teslim edecekler. Aldıkları paralarla gündelikçi yevmiyelerini ve girdi masraflarını ödeyecekler. El elde baş başta kalakalacak sonra.

Bir muamma daha var fındıkta. Neredeyse bütün kazancı fındığa ve çaya bağlı olan Karadenizli her seçimde koşup oyunu AKP’ye veriyor. Yani Cüneyd Zapsu gibi tipleri iktidarda tutanlar da onlar. “Eceli gelen inek, kasabın bıçağını yalarmış” diye bir özlü sözümüz var ama Karadenizliye yakıştırmam mümkün değil bunu. Uyanıktır Karadenizli, kasabın niyetini şıp diye anlar. 

Nedir sebebi öyleyse?

“Yağmalanmış fındık bahçesindeki bok böcekleri” başlıklı yazıda anlatmıştık onu da. Bu akıldışı yağma düzeni köylüyü köylü, üreticiyi üretici olmaktan çıkarmakla başladı…

Ağır uykusundan uyanan bütün Karadenizli kardeşlerime selam. Fındığınıza, bahçenize, ağacınıza, börtü böceğinize, aklınıza sahip çıkın. Kısa bir süre yokum buralarda, görüşmek dileğiyle…