Eşkıyalığa övgü

Yurtsever öğrenciler Dolmabahçe açıklarına demirleyen 6. Filo’ya karşı ayakta. 16 Şubat’ta "Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü" düzenleniyor. Yıl 1969.

Siyasal İslamcı hareket daha emekleme çağında. Bütün siyasi geliri anti-komünizm haliyle. Zaten İslamcı dediğin Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin bir tür yan ürünü.  16 Şubat’a karşı 14 Şubat’ta “Bayrağa saygı” mitingi düzenliyorlar. Gericiliğin büyük bir gövde gösterisi bu. Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin Başkanı İlhan Darendelioğlu, Milli Türk Talebe Birliği’nin Cağaloğlu’ndaki merkezinde “Pazar günü komünistler miting yapacak, biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin” diyor. Çağrıyı yapanlar arasında o da var.

Gümüşsuyu’nda İstanbul Teknik Üniversitesi önünden Taksim’e doğru yürüyen öğrencilere önce polis saldırıyor, dağıtıyor. Ardından, Dolmabahçe Camii’nden Taksim Parkı’na gelerek hazır bekleyen “kahramanımızın” liderleri arasında olduğu gerici grup, alana giren yürüyüşçülere saldırıyor. Yaralanan öğrenciler polis tarafından gözaltına alınıyor. Saldırganlar TİP üyesi Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan’ı öldürüyor. Yüzlerce yaralı kalıyor geride.

xxx

Bu kez kültür bakanı kılığında. Taksim’de çok sayıda kilise olduğunu ancak cami olmadığı kanısında ki bu büyük bir dert onun için. “İnşallah Taksimimiz bu ayıptan kurtulacaktır” diyor. Fakat her nasılsa bürokratları bakana direniyor. O da İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı Semavi Eyice’yi görevden alarak bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olan Kadir Topbaş’ı göreve getiriyor. Çıktığı bir TV programında görevden aldığı Eyice’ye ağır hakaretler ediyor. Yıl 1997.

Sonra anlaşılıyor ki aklı sadece Taksim’e cami projesinde değil. Aklındaki aslında tüm kültür varlıklarını camiye çevirmek. Bodrum Şapel, Trabzon Ayasofya, Kayseri Etnografya müzelerinin acilen boşatılmasını istediği öğreniliyor. Duyulmayacağını sanıyor olmalı, duyulunca geri adım atıyor. AKM’de içki yasağı da, kültür müdürlükleri ve kütüphanelere imamların getirilmesi de onun eseri. Kültüre katkısı büyük, büyük Türk büyüğü anlayacağınız.

xxx

Bizim Musa Ağacık henüz gazetecilik yapabildiği yıllarda mikrofon uzatmış ve çok ağır bir soru sormuştu. Yıl 1997. Gerisi şöyle:

- Sizce kültür ne anlama geliyor Sayın Bakan?

İ.K.: Kültür şahsiyet, teyp açık mı Musa Bey?

- Açık Sayın Bakan. Evet kültür?

İ.K.: Musa Bey sizin girdiğiniz bu konu o kadar engin bir olay ki… Kültür Fransızların anladığı mana da ya da giyim manasında bir kültürü var.

- Kültür Bakanının anladığı ne peki?

İ.K.: Yani kültür kendi milli yaşayışınızı, estetiğinizi ortaya koyar. Dünyanın kabul ettiği evrensel değerlerle beraber birleşir. Ortaya bir ee, topyekûn bir araya gelmiş ee, bir kavram çıkar.

xxx

Kültür deyince aklına Frenk icadı giyim kuşam gelen Kültür Bakanı’nın asıl işi ne? Emlak kralı. Yani? Rantiye. Onlarca lüks daireden aldığı kira gelirleriyle geçiniyor özetle. Allah’ı var dini bütün bir rantiye “sayın bakan”, öyle anlaşılıyor. Emlaklarının değeri hakkındaki bir gazete haberinde kültür bakanımızın bekâra ev vermediği, kiracılarının mutlaka aile olmasına özen gösterdiği belirtiliyor. İmam nikâhı şart yani ki, bu iyi.

Sadece bu değil, haberde dairelerin altın karşılığı kiraya verildiği de iddia ediliyor ki bu daha iyi. Mülklerini batıl Batılının Dolar’ı, Euro’su ile kiraya verip günaha girecek hali yok tabii. Koca Bakan. Hem de kültürlü.

xxxx

Yıl 2014. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk Talebe Birliği ve Birlik Vakfı’nın düzenlediği “Fetih Ruhu, Fatih ve Gençlik” konulu kompozisyon yarışmasının ödül törenine katılıyor. Programın ardından, eski kültür bakanı kimliği taşıyan Birlik Vakfı Kurucular Kurulu Başkanı sahneye gelerek, darphanede 22 ayar sikke bastırdıklarını, sikkenin bir yüzünde Erdoğan’ın resminin bir yüzünde ise Fatih Sultan Mehmet’in tuğrasının olduğunu belirtiyor ve konuşmasını sürdürüyor:  

“Geçtiğimiz 12 yıl içinde sessiz devrim yapan, birçok meseleyi halleden, bir büyük devlet adamımız var. Fatih’in bir torunu var. Biz darphanede bir tarafında Fatih’in tuğrası bir tarafında Başbakanımızın resmi olan 22 ayar bir sikke bastırdık. Onu devlet başkanımıza takdim ediyorum. Lütfen kabul buyursunlar. Dilim sürçmüş değil Sayın Başbakanım. Çünkü devletimizin Cumhuriyet döneminin yüzüncü yılını başkanlığınızda kutlayacağız. Durmak yok göreve devam. İnşallah 10 Ağustos’tan itibaren de Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet başkanı olacaksınız.”

xxx

Yıl 2016. Kahramanımız bu kez Meclis Başkanı kılığında. Daha dün yaptığı laiklik düşmanı konuşmanın dumanı üzerinde. Ateşi körüklüyor; “Devlis var. Yani Liseli Devrimciler. Che Guevara’nın gömleklerini giymişler. Che 39 yaşında öldürülen, bizzat kendisinin infazlar yaptığı bir katil kişilik. Bir gerilla. Bolivya’da, Küba’da, Güney Amerika’da faaliyette bulunan bir eşkıya benim liseli gencimin yakasında, göğsünde olamaz. Olmamalı. Bağı yok benimle. Köküm bir değil. Tarihim bir değil. Benim kendi tarihim ve insanlarım var. Onlarla övüneceğim. Garip. Fatih’i Dünya tanıyacak ama Türkiye tanımayacak.”

xxx

Devlet kucağında büyümüş bir anti-komünist. Bezirgân, inşaatçı, rantiye. Siyasette de bir rantiye rolünde. Övgüsünde de, sövgüsünde de sınır yok. Cumhuriyetin, laikliğin, farklı inançların, farklı hayatların düşmanı. Yol açtığı, parçası olduğu eşitsizlikten, sömürüden, zulümden rahatsız değil ama içki içilmesinden müthiş rahatsız. İnanmadığı makamların koltuğunda inatla oturan ve bundan bir milim rahatsızlık duymayan cevval koltukçu.

Bugünün hâkim tipidir bu. İnançlı insandan esinlenerek üretilmiş bir muhafazakâr karikatürüdür. Devraldığı, ele geçirdiği her şeyi yıkıp yerine yenisini yapmaya hevesli tuhaf bir muhafazakârdır bu. Muhafazakardan çok “tuhafazakar”dır.

E haliyle malına mülküne el koyma niyetiyle dağa çıkan bir eşkıya sanıyor Che’yi. Bütün liseleri imam hatip yaptı ama gözü hala Che tişörtlü gençlerde.

Che enternasyonal bir direnişçiydi, ona eşkıya diyerek güya hırsızlıkla itham ediyor. Bu ithamı yapanlar bir pezevenkler ve hırsızlar topluluğu olan IŞİD’lilerin öfkeli çocuklar olduğuna inanıyorlar. Niye? Çünkü onlar Müslüman! Gençleri dediği de, Che tişörtlerini çıkarıp IŞİD tişörtleri giymeleri aslında.

Hâlbuki bugünün sorunu direnişçi kılığındaki hırsızlar, mazlum rolündeki zalimler. Dağı taşı yağmaladılar, bütün mülkler onların, bütün banka hesaplarında adları var. Zulüm ektiler ülkenin her yanına, adaletsizlik ektiler. Korkuyorlar haliyle. Che büyük tehlike.

Yağmacılar, hırsızlar, geç gelmiş ağalar, patronlar, vampirler, sultan özentileri, bezirganlar, dinbazlar, yobazlar düzen kurmuşsa eğer, bize de anca eşkıyalık düşer.

Yobaz bezirgânlara esir düşmüş ülkemin bütün eşkıyaları, birleşin!