Ekmek için Ekmeleddin Küfür için Yobazeddin!

Furkan Vakfı tarikat benzeri bir yapılanma. Vakfın Kurucusu ve şeyhi Alparslan Kuytul da pek tabii “dini konularda” açıklamalar yapan bir âdem. 2015 yılında tesettür ve cinsellik gibi alengirli konularda açıklamalar yaptı. Müritleri açıklamaları videoya çekti ve vakfın internet sitesinde yayınladı. Şöyle diyordu; "Ne diyor İslam, annen de olsa diz kapağının altından göbeğine kadar ve sırtına bakamazsın. Annen de olsa, diz kapağının üstü tahrik eder. İslam gerçeği konuşuyor. Hayal âleminde değil İslam. Tozpembe hayallerde gezmiyor İslam. 'Olmaz canım, annesiyle olur mu, bacısıyla olur mu?' İslam hayal kurmuyor, gerçeği söylüyor. 'Olur' diyor. Biri yapmazsa biri yapar. 'Olur mu?' diyenlerin başlarına geliyor."

Daha kurumsalı Diyanet. Vergilerimizle ayakta duran, devletin en büyük kurumlarından biri. Emrinde yüz bine yakın cami, sayısını bilemediğimiz memur var. Bizim paramızla bizim adımıza mezhepçilik yapıyor. Haliyle fetva da veriyor. Şaka değil, verdiği fetvalar kamu hizmetidir. Kuruma bağlı “Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Bilgilendirme Platformu” var. Soruyorsunuz soruyu, alıyorsunuz fetvayı. Vatandaşın biri “Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşürür mü?” diye sordu. Nasıl, ne tür bir sapık vatandaşsa artık? Dini Bilgilendirme Platformu soruyu soran vatandaşa “çüüüş” demedi tabii, alışkındı böyle sorulara. “Babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur” diye cevapladı. “Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir” diye ekledi. Soruyu soran sapık, bu cevaptan sonra kızına tecavüz etse sorumluluk kimin olur, siz karar verin.

Ülkedeki yeni toplumsal, psikolojik iklim böyle. Haliyle tarikat, cemaat yurtlarında yobazın insafına terk edilen çocuklara yapılan tacizlerin, tecavüzlerin haddi hesabı yok. Karaman’dan, Ensar’a hepsinin üzeri kapatıldı, gömüldü. 5-6’ya indirdiler taciz, tecavüz yaşını. Uçanla kaçan kurtulabiliyor sadece ellerinden. Şöyle ülkeden uzaklaşıp “büyük resme” baksan ülkenin yürüyen erkek tenasül organlarından oluştuğunu sanabilirsin!

Yalnızca cinsellik mevzuları mı? İktidarın gayrı resmi fetvacısı ve havuz yazarı ilahiyatçı Hayrettin karaman hırsızlığa, devletin soyulmasına müthiş bir gerekçe bulmuştu hatırlayacaksınız. “Günah işleme özgürlüğü”nü kullanıyordu devleti soyanlar. Çaldın ve günah işleme özgürlüğünü kullandın diyelim, öte dünya olmasa bile bile bu dünyada cennet garantiydi. Çalamadın ve günah işleme özgürlüğünü kullanamadıysan, öte dünya şüpheli olduğu gibi bu dünyada cehenneme düştün demekti. İlahiyatçımızın Sözlerinin “Hermeneutik” açıdan yorumu böyle. Dinde müthiş bir açılım demek aynı zamanda bu. Din ile ahlak arasında olduğu varsayılan bağın temeline dinamit yerleştirmek ve fitilini ateşlemek gibi bir şey yani. Nitekim dinin arkasına saklanıp çalanlardan bazıları yakalanınca ayakkabı kutularındaki paraya “cami yaptıracaktık” diye mazeret buldu. E makul bir gerekçe. Çünkü sordular Diyanet’e, “haram parayla yaptırılan camide namaz kılmak caiz midir” diye. Caizdir cevabı aldılar. Boru değil, fetva!

Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun yakınması da bunlara yazarken düştü haber sitelerine. Bardakoğlu, "Müslümanlık" ile "ahlak"ın birbirinden ayrıldığını ifade ederek, "Geçenlerde bir hocamız alan araştırması yaptı. Bir soruya canım çok sıkıldı. Soru şuydu: ‘Dindar olmak ahlaklı olmayı gerektirir mi?’ Cevap verenlerin yüzde 70’i ‘hayır gerektirmez’ cevabını verdi" dedi. Yani? Müslümanların yüzde 70’i ahlaksızlığa meyilli. Dinen bir sakıncası olmadığını düşündüklerine göre bunu rahatça söyleyebiliriz. AKP din ile ahlakın bağını kopardı. Ahlaksız bir inanç inşa ediyorlar şimdi. Emevi dönemine dönüyoruz hızla.

xxx

“Dinime küfreden bari Müslüman olsa” girizgâhıdır bu. “Dinimize” sövenler işte bunlardır.

Toplanıp “derin” tarih mevzularına giren bir avuç “dindar” şarlatan da uzun süredir Cumhuriyete ve kurucusuna küfür edip duruyordu. En sonunda işi kurucunun manevi kızıyla yattığına, annesinin de zaten genelevde çalıştığına kadar vardırdılar. Annesinin diz kapağından tahrik olan, öz kızına şehvetle sarılan, hırsızlığı makul gören, çoluğa çocuğa dadanan bir “cemaat”in saldırısı bunlar. Üstelik onlarınki açık, belgeli, kuşku götürmez.

Daha açıklısı şu: Yayınladıkları küfürnamenin danışma kurulu üyelerinden biri CHP’nin “laik cumhuriyeti kurtarmak” için bulup önümüze koyduğu ve “tıpış tıpış oy vermeye” çağırdığı bir şahsiyet. Durumumuz hakikaten acıklı. İktidarıyla, muhalefetiyle cumhuriyete, laikliğe, aydınlanmaya sırtını dönmüş bir ülkede bir çıkış yolu arıyoruz. Dindarı ahlaksız, laiki üçkâğıtçı. Hepimizi hapsetmeye çalıştıkları denklem belli: Ekmek için Ekmeleddin, küfür için Yobazeddin!

Sanmayın dertleri Mustafa Kemal’dir. Dertleri cumhuriyetin laik geleneğidir, dertleri sizsiniz. Size küfrediyorlar, size çamur atıyorlar. Yıkmak istedikleri sizsiniz.

Mücadele etmenin tek yolu var; Aydınlığı arttırmak. Yan yana geleceksiniz, ışığı çoğaltacaksınız. Örgütleneceksiniz yani. Var mı başka yolu?

Hadi o zaman!