Düğün ve cenaze

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar Halkalı’da şaşaalı bir törenle evlendi. Sümeyye-Selçuk çiftinin nikâh şahitleri arasında laiklik ve cumhuriyet alerjisi ile meşhur Meclis Başkanı İsmail Kahraman ile Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar da vardı. Yan yana barış içinde, kardeş kardeş oturdular masada, şahit oldular olup bitene. Nikâhtan çok, “eski Türkiye”nin cenaze töreni gibiydi her şey. Dincinin artık üst sınıf olduğunu göstermek üzere, yoksullar şaşaayı görmesin diye nikâh mekânı ile fakirler arasına branda bile gerilmişti. Ülkenin yeni egemenleri yeni ortakları ile nikâh tazeliyordu işte…

Atlamamak lazım; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar gelinin değil damadın nikâh şahidiydi. Yani bu nikâhla yalnızca RTE kızını evlendirmiyor, TSK da oğlunu evlendiriyordu. Yeni bir ittifak kuruluyordu böylece ve işlerin yolunda gitmesi için nikâhla açığa çıkacak keramete güveniliyordu. Hulusi Akar, bu şahitlikle, “ilk şahit Genelkurmay Başkanı” olarak TSK tarihine altın harflerle yazdırdı adını. Başkan olmak için yanıp tutuşan cumhurbaşkanı da “ordu yanımda” mesajı verdi, rahatladı. Adını nereye ne şekilde yazdıracağını henüz bilemiyoruz.

Gürültüsü çok oldu tabii. “Askeri kaynaklar” (ne yuvarlak bir laf) gürültüyü önlemek için açıklama yaptı haliyle, Org. Akar’ın nikâh şahidi olmasının gerekçelerini sıraladı. (Birden çokmuş demek!) Akar her iki aileden de davet almıştı. Bunun neden şahitliği zorunlu kıldığı açıklanmadı ama damadın İHA (İnsansız Hava Aracı demek) tasarımcısı ve yöneticisi olması önemliydi.  Selçuk Bayraktar ile Hulusi Akar’ın “eskiye dayanan” tanışıklıkları vardı. Yani biri ihale alıyor, öteki ihale veriyordu. Bundan daha önemli, değerli ne tanışıklığı olabilir? Altın değerinde bir tanışıklık gerçekten!

Güzel. Başkan olmak isteyen cumhurbaşkanı (ne tuhaf bir cümle değil mi?) kızını evlendirdi. Kiminle? Askeri üretim yapan ve servetini TSK’ya silah satarak yapan bir işadamının oğluyla. Kimdi nikâh şahidi? Genelkurmay Başkanı… Demek cumhurbaşkanı silah işinde gelecek görüyor ve demek Genelkurmay Başkanı, ihale verdiği kişilerle aynı fotoğraf karesinde yer almakta artık sakınca görmüyor. Güzel…

***

Bu nikaha ne kadar önem verildiğini şu örneklerle gösterelim: TBMM Başkanı İsmail Kahraman “şehit cenazelerini” gerekçe göstererek  “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı resepsiyonunu” iptal edip gelmişti nikâha.  Cenazelerin sahibi olan Hulusi Akar da nikâhta, huzur içinde oturuyordu. Büyük karlı işler için yapılan büyük ittifaklar karşısında meclisin, cumhuriyetin, laikliğin, nahak yere telef edilmiş üç-beş askerin sözü mü olur? Ama son 15 yılda bütün ölçüler yıkılmış ve ortalıkta sınırsız bir kar hırsından başka değer bırakılmamış olsa bile bu fotoğraf karesinden rahatsızlık duyanlar vardı. Sadece dışarıda değil, içeride de!

Komuta kademesinin “tam kadro” şahit olmaması böyle algılandı örneğin. Askeri kaynaklar Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanlarının yurt dışında oldukları için törene katılamadıklarını fısıldamışlardı. Milliyet yazarı Serpil Çevikcan’a göre durum biraz daha değişikti. Hava Kuvvetleri Komutanı'nın şehir dışında, Deniz Kuvvetleri Komutanı ise yurt dışında görevdeydi. Üzülerek gelememişlerdi.

Hoş gelseler de çok ilgi görmeyecekleri belliydi. Protokol girişinde en çok ilgi çekenlerden biri “Cübbeli” nam “Ahmet Hoca”ydı. Yeni Türkiye’nin yeni sosyetesinin prototipiydi Cübbeli Ahmet Hoca. Doğu Perinçek’in nikâhta bulunup bulunamadığını ise bilemiyoruz. Bulunmuşsa şaşırmayız. Ne gerçeküstü bir tablo!

***

Hakkında yazılanlara göre Bayraktar ailesi, silahsız-silahlı insansız hava aracı üretimi konusunda uzun yıllardır çalışıyor. Bu çalışmaların başında ise damat Selçuk Bayraktar var.

Kamuoyu ilk kez “Efes 2016” tatbikatında görmüştü onu. Müstakbel damat tatbikat alanına ilk boy gösterenlerdendi, hazırlıkları kontrol etmeye gelmişti. Orgeneral Hulusi Akar’ın konuşmasından sonra RTE ve yanındakiler, savunma sanayi sergisini gezdi. Sergide müstakbel damat Selçuk Bayraktar’ın yöneticisi olduğu “Baykar” firmasının geliştirdiği insansız hava aracı “Bayraktar” da yer alıyordu. Selçuk Bayraktar'ın heyettekilere bizzat bilgi vermesi “dikkat çekmiş”ti. Birçok sistemin milli olarak geliştirilmesi projesinde görev almış olan damat belli ki “seçilmiş” biriydi.

Dünyanın bütün ballı ihaleler adına, konuyu uzatmayalım. Özetle, cumhurbaşkanının kızı ile TSK’nın oğlu bir mantık evliliği yapmıştı. Silah sanayi ve ticareti üzerinden edinilen milyarlarca dolarlık kazançların, bu kazançlar etrafında kurulan yeni ittifakların evliliğiydi bu. Şahidinin genelkurmay başkanı olması doğaldı.

***

İttifak dedim de, yeni atanan Binali Yıldırım hükümetindeki iki değişikliği hatırladım. Bunlardan biri Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın, yeni kabinede Milli Eğitim Bakanı olması. İsmet Yılmaz 2011 yılında beri Milli Savunma Bakanı. Ordu ile bu kadar uyumlu çalışan birinin Milli Savunmadan alınıp, hiç ilgisiz görünen Milli Eğitim’e kaydırılmış olması biraz tuhaf. İlk bakışta...

İsmet Yılmaz’dan boşanan koltuğa ise Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık oturtuldu. Demek, önümüzdeki dönemde TSK’nın yönelimi “bilim, sanayi ve teknoloji” yönünde olacak, diyebiliyoruz. TSK’nın teknolojiden anlar oğlunun saraya damat verilmesi ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanının TSK’ya bakan verilmesini herhalde rastlantı sayamayız. Öyle olsa bile anlamlı bir rastlantı sayılmalı.

Peki, yılların Savunma Bakanının Milli Eğitime kaydırılmasının anlamı ne ola? İsmet Yılmaz’ı Milli Savunmadan Milli Eğitime Saray mı yoksa Genelkurmay mı kaydırmış olabilir? Bir soru daha: Dolmabahçe fotoğrafının ağır abisi Yalçın Akdoğan’ın açıkta kalmasının sebep-i hikmeti ne olabilir? İttifak deyince tuhaf sorular geliyor insanın aklına…

***

İttifakı şaşaalı nikâh töreniyle yaparsan şahitleri de çok olur. Doğu Perinçek eğer fiilen şahit olmadıysa, teorik şahit sayabiliriz. Bileğinin gücüyle hak ediyor bunu. “Tayyip Erdoğanların son iki yılına bakarsak, Atatürk'e teslim olma sürecine girmişlerdir” açıklamasıyla örneğin. Demek, nikâhı bu “teslim olma”nın bir işareti sayabiliriz.

Sabrina Tavernise, New York Times’taki yazısında Perinçek’e de atıfta bulunarak, kuşkusuz başka bir bakış açısıyla, bu “teslim olma”yı haber verdi. Sabrina Hanıma göre, Erdoğan’ın yeni müttefiklere ihtiyacı vardı. Bu yüzden orduyla ittifak yapmıştı. Genelkurmay Başkanının, kızının düğününde şahitlik yapması bunun habercisiydi. Bu sayede “aşırı ulusalcılar” yeniden diriliyor, “insan hakları savunucuları” bu durumdan rahatsızlık duyuyordu. “ABD, RTE’nin teslim olmasından rahatsız” anlayın siz.

Perinçek bir yıl önce de RTE’nin “Kızıl Elma”ya dâhil olduğunu ilan etmiş, ciddiye alınmamıştı. Hiç olmazsa bugünlerde Perinçek’i ciddiye almakta fayda var bence. Hangisini ciddiye alacaksınız bilemem ama iddialarını sıralayayım: Türk jetlerinin Rus savaş uçağını düşürmesiyle RTE’nin hedef alındığını savundu. Akit TV’ye çıktı, kendi kanalında Cem Küçük’le program yaptı. Dediğine inanılacak olursa, bürokrasideki Fetocular büyük oranda tasfiye edildi. Yerlerine de Atatürkçü, milliyetçi, muhafazakâr insanlar geldi.

Mayıs ayında bir gurup Vatan Partili Suriye’ye gitti. Aralarında hepsi şimdi Vatan Partili, eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin, E. Tümgeneral Beyazıt Karataş ve Yunus Soner, E. Tümamiral Soner Polat da vardı. Suriye’ye giden heyetin başkanı Pekin, Türkiye-Suriye siyasi ilişkileri başlayacak açıklamasını yaptı. Rusya’dan özür, İsrail’le nikâh tazeleme ve Suriye politikasından çark bu açıklamanın ardından geldi.

Vatan Partisi Kürt İllerinde yürütülen acımasız savaş için “vatan savunması” yorumunu yapıyor malum. Yeni ittifakın şifresi bu bence: “Vatan savunması”nın gerisinde ordu kaybettiği gücünü geri alıyor, RTE başkanlık yürüyüşünde orduyu ve “milliyetçileri” hizaya sokuyor. Ama asıl önemlisi “vatan savunması” ile ortaya çıkan kârlı işler. Bunların tuhaf evliliklere yol açmasında şaşılacak bir yan yok. Böyle giderse kimleri kimlerin yatağında göreceğiz kim bilebilir?

Sümeyye’yi soruyorsanız, evde yok artık. İşleri Bilal tek başına çekip çevirecek bundan böyle. Siz siz olun aklınıza ve sağlığınıza mukayyet olun!