Bir devrimci durum emaresi olarak nepotizm

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) Ulusal Ağ ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) Müdür Yardımcılığı’na, Ankara Hayvanat Bahçesi Müdürü Mustafa Sancar’ı atadılar.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne eskiden güreş hakemliği ve zabıta müdürlüğü yapmış Şevket Demirkaya atandı.

Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Osman Tural, Danıştay üyeliğine atandı. Tural Tenis Federasyonu Başkanlığı'na da PTT Genel Müdürüyken atanmıştı zaten.

Kürtçe yayın yapan TRT 6’nın (Şeş) Haber Müdürlüğü’ne Genelkurmay’da Muhabere Başçavuş Gulabi Eryaman’ı atadılar. Eryaman’ın en önemli özelliği MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da devre arkadaşı olmasıydı.

Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcılığı'na inşaat mühendisi Erkan Kandemir atandı. Kandemir’in sağlıkla tek ilişkisi sağlıklı olmaktan ibaretti. Ama Bilal’in arkadaşıydı ki büyük meziyet!

AKP’ye yakın tarikatlar anlaşamadığı için İstanbul’a Milli Eğitim Müdürü atanamadığı gazetelere yansımıştı bir ara. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nden Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’na atanan Muammer Yıldız, görevini dini vakıflar ve AKP yanlısı sendikalar birbirine girdiği için koltuğunu bırakamıyor, mağdur oluyordu. Kriz nedeniyle her iki koltuk da boş kaldığı için az kalsın milli eğitim batıyordu!

İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık’ın eşi Funda Kocabıyık Avrupa Birliği ve Yurtdışı Eğitim Genel Müdürlüğü’ne atandı. Bu görev yabancı ülkelerde sıkı işbirliği gerektiriyordu. Canı çıksın gerekliliğin, bir de yabancı dil bilgisi gerektirmese. Kocabıyık’ın yeterli yabancı dil bilgisi mevcut değildi. Ne gam, canı cehenneme dış ilişkilerin!

Bir koltuk için tarikatlarca bunca çaba sarf edilirken Milli Eğitim Bakanlığı’nda “sahte diploma” skandalı patladı. Pek çok öğretmen sahte diploması ile göreve atanmıştı. AKP’li iseler sahte diplomanın da bir önemi yoktu gerçi ama aradan istenmeyen kişiler de sızmış olabilirdi.

***

Devlette bir yere atanmak için imam hatipli olmak yazılı olmayan bir kural artık. İmam hatip diploması bütün diplomaların yerine geçebiliyor, haliyle bütün diplomalardan daha değerli. İmam hatipli demek her işten anlar demek kısaca.

Peki, devletin ilgili kurumları bu kadar yaygın bir hal alan nepotizmle ilgilenmiş midir? Ne gezer? Bunları denetlemekle görevli Danıştay Başkanı, bunları yapan partinin lideri ile çay toplarken görüntülendi geçtiğimiz günlerde. Sonra kızının da liderin sarayında iş bulduğu ortaya çıktı. Zaten kendisi de kurumun başına çay toplamaya gittiği zatın inayetiyle atanmıştı.

Fakat hakkını yemeyelim, İçişleri Bakanlığı o atamalardan birine müdahale etti önceki gün bütün tepkileri göze alarak. Çiğli Belediyesi'nde yapılan haksız atama böylece açığa çıkmış oldu.

Şöyle özetleyelim: Mayıs ayında İçişleri Bakanlığı’na Çiğli Belediyesi bünyesinde kurulan ÇİBEM’e ilişkin isimsiz ve imzasız ihbar gönderildi. İhbarda, “Bu merkezin başına herkes tarafından Marksist-Leninist ve ateist olarak bilinen Serdal Sandal isimli birinin getirildiği” belirtildi. İçişleri Bakanlığı, ihbarı Çiğli Kaymakamlığı’na yolladı. Kaymakamlığın CHP’li Çiğli Belediye Başkanlığı’na 22 Haziran’da gönderdiği yazıda, bahsi geçen iddiaların incelenerek, 30 Haziran’a kadar İzmir Valiliği’ne sunulmak üzere rapor hazırlanması istendi. ÇİBEM’de okuma yazma kurslarının yanı sıra grafik tasarım, bilgisayar, dijital baskı, sabun ve mum, ahşap, çocuk gelişimi, hasta bakımı, pastacılık, aşçılık ve kuyum alanlarında da eğitim ve sertifika veriliyor. Allah göstermesin, bu işlere Marksistlik-ateistlik bulaştırıldığını düşünsenize. Ülke facianın eşiğinden döndü böylece!

***

Bütün görevlerin yeteneksizlere, eşe dosta, fiziki-siyasi akrabalara, ayrıcalıklı sınıflara verildiği yerdeki durum devrimci bir durumdur. Büyük Fransız Devrimine veya Ekim Devrimine bakın mesela, liyakat ile nepotizm arasındaki gerilimi hemen teşhis edersiniz. Bulaşıcı bir hasatlık gibidir nepotizm. Aşağıdan başlar, en tepeye kadar sirayet eder. Liyakat bir kez kovuldu mu, ahmaklar her şeye, her yere egemen olur. İşte buyurun, ahmaklıktan boğuluyoruz!

***

Devrimci durum analizi yapacak değilim. Söylediğimin bir ahmağın bile anlayacağı sadelikte olmasını istiyorum bu yazıda. Diyorum ki özetle:

Futbolu tüpçüye teslim etmişsin, yargıyı çaycıya…

Orduyu süt oğlana teslim etmişsin, istihbaratı başçavuşa.

Basketbolcuyu, hadi onu geçtik iriyarı güreşçi başdanışman yapmışsın kendine, ne danışacaksan artık!

Profili düşük eleman aradığın başvekâlete bile bir gemici getirip oturttun ki, şahtı şahbaz oldu hakikaten. Tabii önemsemezsin diplomayı.

Biz ısrarcıyız ama: Göster birader diplomanı!