İnsani müdahale trajedisi: Bırakın dağınık kalsın!

Orta Afrika Cumhuriyeti’nde olanları yaklaşık bir aydır izliyoruz. Tıpkı Somali’de, Libya’da, Mali’de olanları izlediğimiz gibi. Tam anlamıyla bir insanlık trajedisi: Sokakta elleri palalı gruplarca katledilen insanlar, çoluk çocuk sınırlara yığılmış bir halk, binlerce anasız babasız kalmış çocuk. Üstelik açlık, yoksulluk. “Sivil halkın” yesinler birbirlerini diyip uçağa atlayıp Fransa’ya gidecek halleri yok. Tüm ülke bir trajediye gömülmüş durumda.

Yeni bir durum mu? Hayır. Afrika zaten hep böyle, birbirlerini yiyorlar mı? Hiç değil. Avrupalılarla tanıştıklarından beri Afrika halklarının bildik trajedisi. Avrupa’da sermaye sahipleri insanları fabrikalara toplayıp kitle halinde sömürmeyi öğreneliberi altta kalan Afrikalılar oldu. Daha fazla pazar, daha fazla hammadde ihtiyacı… Kendi ülkelerinde demokrasinin bir bedeli vardı: İşçiye daha fazla ücret, sigorta, sendika hakkı vs. Halbuki Afrika’da boğaz tokluğuna çalışan insanlar. Ayaklanmaya kalktılar mı darbe yap, yeni yönetim kur. Müslümanlar mı güçlendi? Hıristiyanları başa getir, Tutsiler mi güçlü, Hutularla anlaş. Asla kendi kaderlerini ellerine almalarına izin verme. Halkçı bir lider iktidara mı geldi? Hemen bir suikast bir darbe planla.

İşte Avrupa’da kapitalizmin tarihinin Afrika’ya yansıması böyle oldu. Yer altı ya da yerüstü kaynakları daha fazla olan ülkeler trajediyi daha yoğun yaşadı.

Orta Afrika da altın ve elmas gibi önemli yeraltı kaynaklarına sahip. Üstelik ülkenin zengin petrol yataklarına da sahip olduğu tahmin ediliyor.Ve dahası atom enerjisi sanayii için önemli bir kaynak, uranyum mevcut. Dolayısıyla büyük fransız enerji şirketi Areva bu ülke ile yakından ilgileniyor.

Afrika’yı değerlendirirken, bugün “Çin faktörü”nü de hesaba katmak gerekiyor. Avrupa ülkeleri ve ABD, Afrika kaynakları üzerinde farklı türde bir egemenlik kurmaya çalışan ve ekonomik açıdan giderek daha fazla güçlenen Çin’in kıtadaki varlığından son derece rahatsız. Fransa’nın eski sömürge ülkelerinde son dönemde artan askeri faaliyetlerinde bu “faktörü” de hesaba katmak gerekiyor.

Fransa’nın müdahalesinin zamanlamasına bakıldığında “insani yardım”ın Orta Afrikalıları kurtarmak değil başlarına daha da çoraplar örmek derdinde olduğu kolayca anlaşılıyor. İsyancıların devirdiği devlet başkanı François Bozizé, Aralık 2012’de olaylar ilk başladığında Fransa’ya yardım çağrısında bulunmuş ancak François Hollande’dan “şimdi olmaz” cevabını almış. Hollande’ın bahanesi o dönemde “ancak bir BM şemsiyesi altında asker gönderebiliriz” olmuş. Sonra ne olmuş? Gerisini Fransa Dışişleri Bakanlığı internet sitesinden okuyalım: “Siyasi istikrarsızlıklar ve güvenlik tehlikesine rağmen Air France, Bolloré (lojistik ve nehir taşımacılığı), Castel (kereste ve şeker), Total (petrol ürünleri saklama ve dağıtım), CFAO (otomobil dağıtım) firmaları Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki varlıklarını sürdürmüştür. 2007’de France Télécom’un cep telefonu sektörüne girişi Fransız yatırımcıların ülkeye olan ilgisinin kanıtıdır. Bangui’nin 24 Mart’ta isyancılar tarafından ele geçirilmesi sonucu görülen yağmalamalar Fransız şirketlerinin faaliyetlerini zora sokmuştur.

“İnsani” müdahalenin neden 2012 Aralık’ında değil de 2013 Aralık’ında yapıldığının yanıtı bu açıklamada saklı olabilir. Her ne kadar Hollande Fransız halkına hitaben “Fransızlar çıkarları olmadığı halde bir ülkeye müdahale etmekle gurur duyabilirler” açıklaması yapmış olsa da.

Bu arada, islamcı isyancılar tarafından devrilen ve Kamerun’a kaçan eski Devlet Başkanı Bozizé de bundan 10 yıl önce ülkenin başına yine bir darbe ile gelmişti. Bozizé son döneme kadar Fransa’nın desteğiyle iktidarını sürdürüyordu. Şimdi Orta Afrika Cumhuriyeti’nde kan yine gövdeyi götürüyor. Fransa yine “insanlık adına” müdahale ediyor. Fransız askerleri ellerinde silahlar ülkede arabuluculuk oynuyorlar.

Meşhur bir berber fıkrası vardır. Kafasında üç beş tel saçı kalmış bir adam berbere gider ve saçlarının düzeltilmesini ister. Berber adamın kafasındaki az sayıdaki saç telini tararken bir tanesi kopar ardından ikincisi. Adam sinirlenir ve berbere “bırak elleme, dağınık kalsın” diyerek çıkar gider. Afrika halkının da Avrupa ve Amerikalılara “insani yardım”ları için diyeceği belki de budur: “ellemeyin dağınık kalsın!”.

[email protected]