Referanduma 40 gün kala manzara

Seçim dönemlerinde oy kullanma günü yaklaştıkça kararsız seçmen oranı azalır. Referanduma 40 gün kala kararsız seçmenlerin artık yavaş yavaş karara varmaya başladığı dönemece girdik.

Evet cephesinin, içinde bulunduğu sıkıntılı durumu aşmak için henüz bir atılım yapamadığı görülüyor. İşin ilginci Erdoğan da tam anlamıyla sahneye çıkmış değil.

Beyin fırtınası eylemek serbest: Belki doğru zamanı bekliyor, belki anketler kendisinin daha aktif olması halinde Evet’in beklenen ivmeyi yakalayamayacağını söylüyor, ya da kaybedileceği anlaşılan bir halk oylaması öncesinde başrolü alıp kendini yıpratmak istemiyor.

Zorlama bir mağduriyet ya da demagojik bir “yedi düvel bize karşı” propagandası, Evet kampanyasına enerji verebilir. Teorik olarak. Hürriyet gazetesinin “Karargah rahatsız” manşeti yeni bir mağduriyet ve anti-vesayet söylemini ateşleyebilirdi, ancak beklenen etkiyi yaratmış görünmüyor.

***

Almanya ve Hollanda’nın AKP miting ve toplantılarına izin vermemesi, AKP’nin milliyetçi-muhafazakar seçmene “Batı bize karşı” propagandası yapmasını olanaklı kılıyor. Nitekim bu yönde çabalar da başladı.

CHP’nin bu yasakları eleştirmesi ve Deniz Baykal’ın Almanya programını iptal etmesi ise Hayır cephesinin, ana aktörü CHP üzerinden Batı işbirlikçisi olarak şeytanlaştırılmasının önünü kesen taktik hamleler oldu.

Yurtdışındaki seçmenlerin 2014 Cumhurbaşkanı seçimine etkisi zayıftı, çünkü katılım azdı. 7 Haziran seçimlerindeki yüzde 32,5’lik oy kullanma oranı da yurtdışından gelen oyların etkisini sınırlı tuttu. Gelgelelim 1 Kasım’da iktidar/devlet Türkiye dışındaki seçmenleri mobilize etme konusunda daha iyi bir performans gösterdi ve oy kullanma oranı yüzde 40’a çıktı.

İki seçim arasındaki katılım artışını bütünüyle AKP’nin lehine yazmak gerekir. Bugünlerde AKP’lilere izin vermeyen Almanya’da AKP 1 Kasım’da oyların yüzde 60’ını, Hollanda’da ise yüzde 70’ini aldı. Başbakan Christian Kerz’in “AKP’nin referandum kampanyası için düzenlemek istediği miting ve toplantılar Avrupa genelinde yasaklanmalı” dediği Avusturya’da da AKP yüzde 69 almıştı.

AKP ülke dışındaki TC yurttaşlarını oy deposu olarak görüyor ve buralarda sandığa gitme oranı arttıkça Evet oylarının oransal olarak artacağını hesap ediyor. O insanları mobilize etmek için de miting ve toplantılara özel önem veriyor. AKP yetkililerine izin verilmemesinin Avrupa’daki seçmenleri harekete geçirme hususunda bir zaaf mı yaratacağı yoksa ters tepip Evet’in rüzgarını mı şişireceği ise şu aşamada bir muamma.

***

Yurtdışındaki katılım meselesi böyle, peki ülkemizde katılımın düşük veya yüksek olmasının nasıl bir etkisi olacak?

Kimi yorumcu ve siyasetçiler, sandığa gitme oranı yüksek olursa Hayır çıkma olasılığının artacağını söylüyorlar. Ben ise bundan o kadar emin olamıyorum.

AKP’nin yüzde 40,9 aldığı 7 Haziran’da seçime katılım oranı yüzde 83,9 idi. İktidar partisinin oyların yüzde 49,5’ini elde ettiği 1 Kasım’da ise katılım oranı yükselmişti: Yüzde 85,2. Yurtiçi, dışı ve gümrüklerdeki sonuçların kümülatif toplamını yansıtan bu oranda, Türkiye genelindeki sandığa gitme oranının artmasının önemli payı vardı.

AKP’nin oyu beş ayda neredeyse dokuz puan artarken, 7 Haziran’da sandığa gitmeyip 1 Kasım’da gidenlerin tamamının AKP’ye oy verdiği anlaşılıyordu.

Anketlerde halen önemli oranda kararsızlar ve “sandığa gitmeyeceğim” diyenler görünüyor. Katılım yüksek olursa Hayır çıkar gibi bir mantığın, bu seçmenlerin sandığa gittikleri takdirde Hayır diyecekleri gibi bir varsayıma dayanıyorsa, bilimsel bir temeli olmadığını söylemek zorundayız. Hele ki kitleleri devlet imkanlarını kullanarak harekete geçirme olanağına iktidarın sahip olduğu düşünülürse.

***

Referandumda Hayır’ın aleyhine olabilecek bir faktör, HDP’nin kendi kitlesini yeterince harekete geçirememe ihtimali. Anketler HDP seçmeninin de neredeyse CHP seçmeni kadar Hayırcı olduğunu ortaya koyuyor. Ancak eşbaşkanları ve 10’dan fazla milletvekili tutuklu olan, elindeki belediyelere kayyum atanmış bir partinin söz gelimi 7 Haziran öncesindeki gibi etkili bir kampanya yürütmesi mümkün değil. Yürütemiyorlar da zaten.

2015-16’da hendek muharebelerine sahne olan il ve ilçe merkezlerinde, yerinden olan seçmenlerin önemli bir kısmının oy kullanamama ihtimali de cabası. HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, ilinin merkezindeki 43 bin seçmenden 20 bininin geri dönemediğini, bu insanların nerede oy kullanacağının belli olmadığını açıkladı. Benzer durumdaki yerlerden Diyarbakır Sur’da ise seçmen listelerinde çok sayıda Suriyelinin adının yer aldığını Cumhuriyet gazetesi haberleştirdi.

***

Biraz spekülatif olacak ama, Evet oyları için deyim yerindeyse taksimetreyi AKP’nin 7 Haziran oyundan açmak akla yatkın. Yani yüzde 41’den. Evet çıkması için AKP’nin bunun üzerine 7 Haziran’daki MHP oyunun yarısını (yüzde 8) koyup HDP’nin ve küçük sağ partilerin seçmenlerinden de eksiği tamamlaması gerekiyor. Tabii bu arada yüzde 41’den, söz gelimi OHAL mağduriyeti veya işsizlik/durgunluk gibi gerekçelerle, fire vermemeli.

Mümkün mü?

Ona da siz karar verin.