Hayalet soruşturma

Ben bir akademisyenim. Ekim 2015 döneminde doçentliğe başvurdum. Eser inceleme aşamasını geçtim ve sözlü mülakatımın (geçtiğimiz) 3 Mart’ta olacağı bana bildirildi.

Başladım mülakata hazırlanmaya.

Mülakata bir hafta kala bir yazı geldi:

“(…) 23 Ocak 2017 tarih ve 29957 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 683 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. Maddesi uyarınca adli soruşturma/kovuşturma sonuçlanıncaya kadar başvurunuza ilişkin tüm işlemler durdurulmuştur (…)”.

Yazının tarihi 23 Şubat 2017. Altında Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK) Genel Sekreter Vekili Prof. Dr. H. Haldun Göktaş’ın imzası var.

***

Bu da neyin nesiydi? Tabii ilk yaptığım şey 683 sayılı KHK’yı bulup 4’üncü maddesini okumak oldu. Üst başlığında “Doçentlik başvuruları” yazıyordu. Devam ettim:

“Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olması ya da değerlendirilmesi sebebiyle görevden uzaklaştırılan veya haklarında adli soruşturma ya da kovuşturma yapılan doçent adaylarının, görevden uzakta geçirdikleri süre boyunca veya adli soruşturma ya da kovuşturma sonuçlanıncaya kadar doçentlik başvurularına ilişkin işlemler durdurulur. Bunlardan haklarında kamu görevinden çıkarılma veya mahkûmiyet kararı verilenlerin doçentlik başvuruları iptal edilir.”

Ne kadar kalabalık bir madde. Ancak “görevden uzaklaştırılan”a kadarki kısmı benimle ilgili değildi. Çünkü görevden uzaklaştırılmış değildim.

***

Demek ki hakkımda bir soruşturma ya da kovuşturma vardı. İyi ama bana hiçbir tebligatta bulunulmamıştı ki. Belki de çok taze bir soruşturma ya da kovuşturmaydı, haberi benden önce ÜAK’a gitmişti.

Ben de ÜAK’a cevabî bir dilekçe yazdım ve hakkımdaki soruşturma/kovuşturmaya ilişkin tarafıma bilgi verilmesini talep ettim. Cevap gelmedi.

Acaba olası adli soruşturmanın adresime yapılan tebligatını ıskalamış olabilir miydim? Belki savcı beni ifadeye çağırmıştı… Muhtara gittim sordum, yok.

Tamam, belki dosya açıldı ama henüz ifadeye çağrılmadım. İkametgâhımın bulunduğu ilin başsavcısına tanıdık vasıtasıyla sordurdum, yok. OHAL koşullarında “hakkında soruşturma yoktur” diye belge veremiyorlarmış, ama şifahen öğrendim olmadığını.

***

Zaman geçtikçe olayın gizemi artıyordu. Avukat bir ağabeyim “Bir dilekçe daha yaz” dedi, “Bu sefer Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’na atıfta bulun. 15 gün yanıt süresi var, bir cevap vermek zorundalar”.

Yazdım, 15 gün geçti gene yanıt yok. 

Acaba neyle suçlanıyorum? “FETÖ”cülük desen, 2011’de Ahmet Şık’ın “FETÖ” tarafından daha basılmadan toplatılan ve “İmamın Ordusu” diye bilinen kitabına destek/dayanışma amacıyla imzasını koymuş yüz küsur kişiden biriyim. O günlerde Ahmet Şık ve Nedim Şener için kampanya yürüten ekibin bir mensubuydum (NTV’den atılmam da bununla alakalıdır). Yaptığımız eylemleri STV “Ergenekon’a destek gösterisi” diye verirdi. 2012 başında yazdığım bir yazıda “Cemaat siyasete bu kadar meraklıysa gitsin parti kursun” demiştim.

(Biliyorsunuz o vakitler ve sonrasında “Hocaefendilerine”, “Hizmet Hareketine” övgü dizme yarışına giren bazıları şimdilerde Hababam Sınıfı’ndaki Külyutmaz gibi nereye baksalar FETÖ’cü görüyorlar. Aralarında Bank Asya kredisiyle Boğaz’da yalı alan bile var).

“Terör” destekçiliğiyle suçlanıyor olabilir miyim? 3 yıldır CHP üyesiyim ve son 2 seçimde milletvekili adayı oldum. Yazdığımız, söylediğimiz her şey, her faaliyetimiz ortada.

Ayrıca şu meşhur Barış İçin Akademisyenler bildirisinde imzam yok. Onlara yönelik baskı ve tehditleri kınayan, ifade özgürlüğünün yaşamsallığına işaret eden 611 imzalı bir diğer akademisyen bildirisine imzamı koydum. Her türlü platformda defalarca bu meslektaşlarımın ifade özgürlüğünü savunup onlara yapılan zorbalıkları şiddetle kınadım. Ama o kadar, bendenize “imzacı”lıktan kulp takılması mümkün değil.

Peki “başka bir durum” olabilir mi? Teorik olarak evet ama zaman geçtikçe o ihtimal de zayıfladı. Sera Kadıgil, Ali Gül, Samet Burak Sarı, Barbaros Şansal vb. vakalarda görüldüğü üzere savcılar ve kolluk güçleri o “durum”larda insanı derdest edip hâkim karşısına çıkarmakta hiç de yavaş değiller.

Uzun lafın kısası bu soruşturma/kovuşturma bir hayalet. Gelip size dokunmuyor. Siz de elinizi uzattığınızda tutamıyorsunuz.  

***

Olayı kurcaladıkça başka bilgilere de ulaştım. Öğrendim ki benimle aynı durumda olan en az 5 yardımcı doçent daha var. Bir duyuma göre de (duyum kelimesinin altını çiziyorum) 20 Şubat’ta Adalet Bakanlığı’ndan YÖK’e bir liste gitmiş ve o listedeki isimlerin doçentlik süreci dondurulmuş (Bana gönderilen yazının tarihi de 23 Şubat’tı). İddia doğru mu değil mi bilemem. Doğruysa, listenin başında ne yazdığı ve kimleri içerdiği halen muamma.

Başıma geleni 12 Eylül öncesinde ODTÜ’de yüksek lisans yapmış anneme anlattım. Ne diyorsun dedim. Düşündü düşündü, “Oğlum sen Sakıncalı Yardoçsun” dedi (12 Mart döneminde yedek subay yapılmayıp er çıkarılan Uğur Mumcu’nun Sakıncalı Piyade kitabını bilirsiniz). Yalnız da değilim maalesef. Benim duyduğum/belirleyebildiğim 5 kişi daha var, ki gerçek sayı daha yüksek olsa gerekir. Değilse de artacaktır. Bu iş için özel KHK çıkarmışlar.

Şimdi idare mahkemesinde dava açacağım. Aslına bakarsanız insan yakınmaktan utanıyor. KHK ile atılan ve tabii ki “FETÖ’cü” falan olmayan onca akademisyeni düşünüyorum da. Kamu görevinden ihraç edildiler, artık gidip belediyede bile çalışamazlar. “İmzacılar”dan biri, Ar.Gör. Mehmet Fatih Traş, doktorası bitince işten çıkarıldı ve başvurduğu diğer üniversiteler de ona iş vermeyince bunalıma girip canına kıydı. Değer miydi be kardeşim. İnsan akbabalara inat yaşama ve mücadeleye tutunmalı. Ruhun şad olsun.

***

Kafamdaki soru ise şu; referandumdan Evet çıkarsa ne olacak? Üniversitelerde başlamış olan tasfiye sürecektir diye tahmin ediyorum. Bir KHK’lık canımız var. Sakıncalı Yardoçlar da bu uğursuz hasadın kurbanları arasında yerlerini alır mı yoksa süreci uzatıp akılları sıra bize eziyet etmekle mi yetinecekler… Gerçekten bilmiyorum.

Çıkacak bir Hayır oyunun, akademinin üzerinden geçmeye devam etmesi muhtemel bu biçerdöverin çarkını kıracağına inanıyorum.