Kimlikte din hanesi olmaz

“Var olanın tepetaklak resmi” olan dinin, topluma, akla, bilime, siyasete, devlete ve hukuka dahil olmaması gerektiği aydınlanmış bir dünyada, yurttaş kimliğinde din hanesi olmaz.

Bu temel insanlık ilkesini hukuksal görevle okuduğumuzda, hukuk, dinin müdahale aracı olarak kullanılmasına engel olmak, toplumsal yaşamın tüm alanlarını “dinsel etkilerden tamamen arındırmak” işlevini üstlenmekle yükümlüdür.

Liberal/burjuva hukuk uygulayıcısı olan Türkiye gibi ülkelerde ise dinsellikle koşut olarak hukuk da tepetaklaktır.

Yazıyı onlardan,  “Batı”nın liberal hak ve özgürlük savunuculuğunun kural ve kurumu üzerinden, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) ve Mahkemesi’nden (İHAM) yürütelim. Bu bakış, Türkiye’nin parçası olduğu dünyadaki durumunu da ortaya koyacak.

İHAM, İHAS’a dayanarak, kimlikte din hanesini insan haklarına ve vicdan özgürlüğüne aykırı buluyor; yıllardır verdiği kararlarda, kimlikte din hanesi olmamalı diyor. Avrupa Konseyi de kimlikte din hanesinin kaldırılması için Türkiye’ye uyarı mektupları yazıyor.

Vurgulamalar çok net. İHAM’a göre: Düşünce, din ve vicdan özgürlüğü, bir dine bağlı olsun, olmasın ya da dinsel görevleri uygulasın, uygulamasın herkes için geçerli. Kimlik, bir dini, inanmayı ya da inanmamayı açığa vurma hakkını sağlamak için araç değildir, olamaz. Kimlik, yasal zorunluluğu olan bir belgedir; dinsel inanç ya da düşünceleri kimlikle açığa vurmaya zorlama, özgürlüğün özüne dokunur; ayrımcı davranışlara yol açar. Kimlik, her kullanımda kişinin isteği dışında dinsel durumu beyan etme zorunda olan bir belgedir. Kimlikte din hanesinin boş bırakılması dahi kamu otoriteleri karşısında ayırt edici bir özelliğe sahip olacaktır. Din hanesinin boş ya da dolu olması talebi, başlı başına bireylerin dinsel inanca karşı tutumlarının açıklanması; bu talebin yazılı yapılması da beyan belgesidir.

Özetlersek, devlet ayrımcılık yapmaz. Devletin, bireyin vicdanıyla ilgili olan inançların ya da inançsızlığın dışavurumunda takdir hakkı yoktur.

İHAS, Türkiye’nin taraf olduğu bir Sözleşme ve Anayasa’nın da kaynakları arasında. Üstelik 2004 yılında (AKP döneminde) Anayasa’nın 90. maddesine eklenen tümceyle,   usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası anlaşma hükümleri esas alınacağından, din hanesi konusunda, Türkiye’deki Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun değil İHAS hükümlerinin esas alınması gerekiyor.

2006 yılında yürürlüğe giren 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 7. maddesinde “aile kütüklerinde bulunması gereken kişisel bilgiler” arasında din hanesini de sayıyor. 35. maddesinde ise “aile kütüklerindeki din bilgisine ilişkin talepler, kişinin yazılı beyanına uygun olarak tescil edilir, değiştirilir, boş bırakılır veya silinir” diyerek din hanesinin boş ya da dolu olmasını, dolu olması halinde hangi dinin yazılacağını isteğe bağlı tutuyor.

Türkiye burada İHAS hükümlerini ve İHAM kararlarını “isteğe bağlılık”la, diğer deyişle dolanarak uygulamaya sokuyor. “T.C. kimlik kartı”nda din hanesi, bir din yazılmasa yani boş olsa da var. Oysa İHAM, “kimlikte din hanesi olmamalı” diyor. İsteğe bağlılık, “olmama”nın karşılığı değil.

Yeni, “çipli” kimlik kartlarında din hanesinin “gizli”, açık gözle okunamaz olması da İHAS’nin ve İHAM kararlarının gereğinin yerine getirildiği anlamına gelmez. Gizli de olsa din hanesi hem aile kütüğünde hem de kimlik kartında durmaktadır. Kütükte, yetkili kamu görevlileri tarafından, kimlikte de bir düzenekle okuma yetkisi olanlar tarafından okunabilecektir.

Laiklik yönünden tartışılmaması gereken bir konu, AKP’nin dayatmasıyla ve kanunla sorun olarak duruyor. Çipli kimlik kartlarında gizli din hanesi yanılsamasına kanmamak ve yeni kimlikleri kabul etmemek gerekiyor. Yeni kartların tüm Türkiye’ye yayılması epey uzun bir süre. Kırıkkale’den başlayan dağıtımda ret işlemini başlatmak önemli bir adım olacak.

Bu arada mevcut kartlarda din hanesinin kaldırılması konusu da aynı gerekçeye dayanıyor. Ancak, kimliksiz kalma riski nedeniyle mevcut kartları ret seçeneği yok. Mevcut kimliklerde din hanesini boş bıraktırmak da bir mücadele şekli. Çok kolay ve 5-10 dakikada sonuçlanıyor. Bulunulan yerdeki nüfus müdürlüklerine kimlik yenilemek için başvurmak ve din hanesini boş bırakma talebini dilekçeye dökmek yeterli.

Kanun devleti yerine hukuk devleti olmak için Anayasa’nın 90. maddesi gereği, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun din hanesi hükümlerinin uygulanmaması gerekiyor. Tabii, uygulanmaması gereken hükümlerin de yürürlükten kalkması gerekiyor. AKP Hükümeti ve idare bu işlemleri kendiliğinden yapmadıkça -ki İslam devleti yolunda yapmayacağı açık- geriye uyuşmazlık çıkarmak ve tüm olumsuzluklara karşın yargı yolunu denemek kalıyor.

Yargı, idare tarafından dikkate alınmayan 90. maddeyi gözeterek, İHAS hükümlerini ve İHAM kararlarını esas almak zorunda. Bu durumda kimlikte din hanesinin açık/gizli bütünüyle çıkarılması konusunda önemli bir adım atılacaktır. Yargı, eşzamanlı olarak iç hukukta olan ancak uygulanmayan din hanesi hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne de başvurmalıdır. Bu yolları kullanmak için yapılması gereken, konuyu bireysellikten çıkarıp yaygın bir şekilde uyuşmazlık yaratmak, mahkemeleri davalarla doldurmaktır.

Yargının hali ortadayken, eş zamanlı esas mücadele ise siyasaldır.

Mücadele, her yerde her alanda örgütlü mücadele… Sömürücü, gerici, kaderci düzeni yıkana kadar, 15-16 Haziran 1970  ve Haziran 2013’deki eşitlik özgürlük yürüyüş ve direnişlerini unutmadan mücadele…