Honduras yargıçları

“Türkiye’yi bıraktık oralarla mı uğraşıyoruz. Honduras nere, Türkiye nere” demeyin. Olay şöyle:

Honduras’ta, Demokrasi İçin Yargıçlar Derneği üyesi dört yargıç, darbe ve sonrasını eleştirerek politik gösterilere katılıyor, darbeye “darbe” demeyen Honduras Yüksek Mahkemesi aleyhinde görüş açıklıyor, gazetelerde makaleler yazıyor, anayasal geçiş olduğu öne sürülen sürece karşı tavır alıyorlar. Yani Honduras’taki düzene göre hadlerini aşan işlere girişiyorlar. Başlatılan disiplin soruşturmasının sonunda görevlerinden ihraç ediliyorlar.

İhraca ilişkin olarak, İnter-Amerikan İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülen davada, Venedik Komisyonu’ndan, yargıçların ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, barışçıl toplantı hakkı ve siyasal hakları üzerinde karşılaştırmalı bir hukuk araştırması için yardım talep ediliyor.

Venedik Komisyonu, 19-20 Haziran 2015 tarihli Genel Kurul’unda bu talebe yanıt olarak “Yargıçların İfade Özgürlüğü Raporu”nu kabul diyor. Raporu alan İnter-Amerikan İnsan Hakları Mahkemesi 10 Kasım 2015’te bu davayı karara bağlıyor.

Karar’da, yargıçların demokrasi ve hukuk devletini savundukları, bunun sadece bir hakkın kullanılması kapsamında değerlendirilmediği, aynı zamanda yargıyı temsil edenlerin demokrasiyi savunma görevinin bir parçası olduğu ve toplumun bir üyesi olarak yargıçların kendilerini ifade etmelerinin etik bir görev olduğu ifade ediliyor. Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’nin düşünce ve ifade özgürlüğü, toplanma hakkı ve yönetime katılma hakkının ihlal edildiğine, anılan yargıçların tüm mali ve sosyal haklarıyla birlikte görevlerine iade edilmesine karar veriliyor.*

Başlıkları biraz açalım:

Honduras, yoksulluğun, işsizliğin, eşitsizlik ve adaletsizliğin içine gömülmüş; yasa dışı göçlerin, uyuşturucu kartelleri ve ticaretinin insan boyu olduğu bir Orta Amerika ülkesi. “Dünyanın suç merkezi” olarak anılan ülkede hapishaneler haddinden fazla dolu. ABD,  hücrelerine kadar sızdığı ülkeyi, yıllardır hem güvenlik üssü, hem de komünizmle mücadele ayağı olarak kullanıyor.

Liberal ekonomi politikalarının uygulandığı ülkede birkaç yıldır en büyük tartışmalardan biri, yönetimin bir askeri darbeyle devrilip devrilmediği konusu… Nitekim olayımız da bu konuyla bağlantılı gelişiyor. Honduras Yüksek Mahkemesi, yönetim değişikliğini ve yeni yönetimin anayasa çalışmalarını “darbe ve devamı” olarak görmüyor. Böylece darbe tartışmasının içine yargı da girmiş oluyor. İşte bizim olayın kahramanı yargıçlar bu tartışmada, Honduras Yüksek Mahkemesi kararına karşı çıkıyorlar, “darbedir” diyorlar.

Yargıçları karşı karşıya getiren bu durum Türkiye’deki YARSAV/Yargıda Birlik Derneği tartışmalarına benziyor. Yargıda Birlik, AKP politikalarıyla yargının abluka altına alınmasına destek veriyor, YARSAV karşı çıkıyor.

Honduraslı yargıçlar, görevden atılınca haklarını aramaya devam ediyor ve konuyu, İnter-Amerikan İnsan Hakları Mahkemesi’ne (İAİHM) taşıyorlar. İAİHM’ye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Amerika kıtasındaki ikizi diyebiliriz. Bu Mahkeme, 1969’da kabul edilen ve 1978’de yürürlüğe giren Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’ni uyguluyor. Ama yargıçların hakları konusunda deneyleri az olduğu için Avrupa’dan Venedik Komisyonu’ndan yardım istiyor.

Bu arada Amerikan İHS ile Venedik Komisyonu hakkında küçük iki not düşelim:

Amerika kıtasında 24 ülkenin imza attığı Amerikan İHS’ye ABD ve Kanada imza atmamış; küçükler kendi aralarında oyalansın der gibi…

Olayın uzandığı, asıl adı , “Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu”  olan Venedik Komisyonu ise, Avrupa Konseyi’nin anayasal konularda danışma organı. 1990 yılında 18 Avrupa ülkesinin taraf olduğu bir anlaşmayla kuruluyor ve Türkiye de üyesi. Daha sonra Avrupa dışına da açılıyor. Avrupa Konseyi ülkelerinin üyelikleriyle birlikte Kırgızistan’dan Şili ve Güney Kore’ye, Fas’tan Cezayir ve Tunus’a, İsrail’den Peru, Brezilya ve Meksika’ya uzanan geniş bir alana yayılıyor. ABD, burada da büyük ağabey olarak üye değil, gözlemci…

Venedik Komisyonu Türkiye’ye de epeyce tavsiye ve uyarıda bulundu. Örneğin, nasıl anayasa yapılmasını gerektiğini tavsiye etti; 2010 Anayasa değişikliklerini takdir etti. 17/25 Aralık soruşturmalarındaki savcı ve yargıçlarla ilgili kararlara karşı da, “2010’dan geri dönüyorsunuz” diye sert uyarı yaptı.

Mücadeleci dört yargıcın kahramanlığının yorumunu okuyucuya bırakarak, Amerika’dan Avrupa’ya yolculuğunu yaptığımız geniş haritayı okursak, karşımıza kapitalist/emperyalist egemen değer sistemi çıkıyor. Olayımızda, bu değer sistemi içinde, tam da bizdeki düzen içi muhalefetin istediği gibi, Batı’nın en iyi demokratik örnekleri sıralanıyor. Onların deyişiyle, “normal” anlatılıyor.

Özetle, Honduraslı yargıçlara özgürlük yolu açan da, demokrasi tavsiyesinde bulunan da, hukuk devleti uyarısı yapan da sermaye düzeni…

O düzen; emperyalist emellerini saklamadan kan dökenlerin, savaş için uluslararası kurallar yazıp o kuralları delecek vekalet savaşlarını körükleyenlerin, eşitlik/özgürlük/adalet diyalektiği için kıllarını kıpırdatmayanların, fiili eşitsizlik üzerine görkemli demokrasi çadırı kurup sömürüye devam edenlerin düzeni…

Ve onların ara sıra gösterdikleri iyi örnekler, kapitalizmin ekonomi politiğini, yani sömürüyü yok etmiyor; tam tersine, yumuşatarak kanıksatıyor.  Kapitalizm içi çelişkiyi, sınıfsal çelişkiyi eritmek için kullanıyor. Püf noktası tam da burada… Püf noktasını algılamadan, Honduras örneğinden özgürlük ve mücadele ithal etsek ne yazar…

*Bilgileri Türkiye’ye yansıtan YARSAV Başkanı Murat Arslan’a ve emeği geçen YARSAV üyelerine teşekkür ediyoruz.