AKP’ye karşı mücadele

12 Eylül 1980 faşizmi ABD ve NATO’nun tam desteği ile gerçekleşti ve aynı destekle sürdürüldü. AKP aynı destekle iktidarda… 12 Eylül militarist desteği askerden aldı. AKP polisten alıyor. 12 Eylül sermaye sınıfının tam desteğini aldı. AKP de aynı desteği alıyor.

12 Eylül siyasal partileri kapattı. AKP Meclis içindekileri, yasama sürecine ortak edip denetimlerini engelleyerek işlevsizleştirdi, Meclis dışındakileri yok sayıyor. 12 Eylül yüzde 10 seçim barajını getirdi. AKP aynı barajla devam ediyor. 12 Eylül tüm devlet mekanizmasına hakim oldu. AKP de aynı hakimiyeti sürdürüyor. 12 Eylül kendi anayasasını ve hukukunu getirdi, yargıyla ortak operasyona girişti. AKP, 12 Eylül hukukuyla birlikte kendi hukukunu hukuksuzlukla sürdürüyor, kendi anayasasını Meclis’teki partileri ortak ederek yapmaya çabalıyor halka karşı operasyonu da -terörle mücadele kapsamında- hukukun çifte standardına ve yargıya havale ediyor.

12 Eylül sola ve işçi sınıfına karşı yapıldı, emeği ve emekçiyi baskıladı, ezdi. AKP daha hızlı baskılıyor, esneklik ve güvencesizliği kalıcı kılıyor sol ve işçi sınıfıyla birlikte kendi karşıtlarını da hedef alıyor. 12 Eylül sendikaları kapattı. AKP sindiriyor, yandaşlaştırıyor. 12 Eylül siyasi çatışmaları bahane etti. AKP, darbe girişimlerini, 12 Eylül liderlerini, 12 Eylül Anayasası’nı ve AKP karşıtlığını bahane ediyor. 12 Eylül sıkıyönetimle baskı ve şiddet uyguladı idamlara, ölümlere, işkencelere, tutuklamalara, yargısız infazlara imza attı. AKP olağan düzenle aynı imzaları atıyor. 12 Eylül, gelir dağılımı ve eşitsizlikle ilgilenmeden, özelleştirmenin ve kamu kaynaklarının büyük sermayeye peşkeşinin, rant alanları yaratmanın yolunu açtı. AKP artan eşitsizlikle, aynı yolda hızla devam ediyor.

12 Eylül’ün Türk-İslam sentezi, AKP’yle, Kürt-İslam sentezi karışımlı devam ediyor Kürt solu baskılanıyor. 12 Eylül dinsel ideoloji ve örgütlenmelerin önünü açtı, İslam dinini Sünnileştirdi, Aleviliği baskıladı, dışladı. AKP aynı politikaları sürdürürken, toplumsal ve siyasal yaşamı da dinselleştiriyor. 12 Eylül lideri Devlet Başkanı ve Cumhurbaşkanı oldu. AKP lideri, başkan, olmazsa yarı başkan, olmazsa partili cumhurbaşkanı olmayı hedefliyor halifelik rolünü benimsiyor. Turgut Özal, yeni liberalizm ile uyumu kastederek, “12 Eylül olmasa bu ekonomik programın neticelerini alamazdık” dedi. Erdoğan, uluslararası sermayenin ekonomik programına, Kürt açılımını ve İslam dünyası liderliğini ekliyor “AKP olmazsa yürümez” diyor. AKP’nin yürümesi için savaş çığlıkları atıyor.

YÖK, üniversiteler, eğitim, sağlık, kadrolaşma, medya, hak ve özgürlükler, demokrasi, örgütlenme, yasaklar, hangi başlık ele alınırsa alınsın, 12 Eylül ile AKP çakışması devam eder. Askeri darbeyle yönetime gelme ile seçimle gelme arasındaki fark bu çakışmayı değiştirmez. Tıpkı, 12 Eylül faşizmi ile İslami faşizmin değiştirmeyeceği gibi…

12 Eylül de AKP de sermaye sınıfının iktidarı için var oldular, piyasacı ve gerici oldular, emperyalizme hizmet ettiler, mutlu azınlığın yararına hizmet ederken işçi sınıfına, emekçilere düşman oldular halka korku saldılar. Her ikisi de ekonomik ve siyasal bağımlılığın temsilcileri oldular. 12 Eylül değiştirmiş idi, AKP dönüştürdü. Diğer deyişle başkalaştırdı. (Kafka’nın “Die Verwandlung” adlı anlatısının “Dönüşüm” adıyla çevirisine göndermeyle ve Ahmet Cemal’e saygıyla…)

Bu nedenlerle, AKP’ye karşı mücadele, kurulu düzen içinde AKP’nin demokratik hukuk devletine çekilmesi talebiyle yapılamayacağı gibi, kurulu düzen içindeki seçeneklerle de yapılamaz. AKP’ye karşı mücadelenin, “yumuşak geçiş”, “demokrasi masumiyeti” gibi gerekçelerle kurulu düzen seçenekleri içinde aranması, 12 Eylül’ün ve uzantısı AKP’nin yerine aynı politikaların yeni iktidarını getirme dışında işe yaramaz. Sermaye iktidarı da istediği gibi at oynatmaya devam eder. Eski hamam, eski tas…

Bu nedenlerle, AKP’ye karşı mücadelede birilerinin çıkarı yerine halkın çıkarı için seçenekler aramak anlamlıdır. Haziran Direnişi ve devamı önemlidir. Halk direnişi ışığında devrimci görevler yaratmak ve sosyalist seçeneği güçlendirmek elzemdir.