Boyun eğmeyeceğiz, emekçi halka boyun eğdirilmesine izin vermeyeceğiz.

AKP klasiklerinden seçmeler

“Bu sefer tamam değil mi?” diye soran seçmenler var. “Bu sefer yıkacağız” diyor kimileri çekingen kimileri açıkça… Yerine gelecek konusu ise uzun bir “es” ile geçiştiriliyor.

“Bu düzen değişmeli” diye yola çıkarken, “bu düzene boyun eğmeyeceğiz” derken, bu uzun “es”in devamını anlatma kararlılığındaydık. Yıkılacak olanın bir siyasi parti, gidecek olanın bir siyasetçi olacağını ve bununla yetinilmeyeceğini, bu göndermeyle sermaye düzeninin değişmeyeceğini anlatmamız gerekiyordu.

AKP gitse bile düzen sürecek. Aynı siyasetin farklı siyasal partiler tarafından yürütülmesine razı olmak düzene boyun eğmek değil de nedir?

16 yıla merdiven dayayan AKP dönemi, düzen partileri arasında düzenin değişmemesi adına nasıl açık ya da örtülü ortaklık kurulduğu konularında o kadar çok örnekle dolu ki…

AKP klasiklerinden seçmeler, AKP için kolaylaştırıcı tarih ve konularda düzen içi siyasetin rolünü gösteriyor.

Düzen kurumlarının çıkmazı ve çözümsüzlük de burada yatıyor. Düzen içinde nöbetçi değiştirmekle sermaye iktidarı değişmiyor. Düzen, aynı düzen…

Seçme kesitlerle bakalım. İsteyen buraya daha birçok tarih ve konu yerleştirebilir:

a) 2002: Proje Partisi AKP’nin tek başına iktidar olmasından sonra ilk Anayasa değişikliği; Erdoğan için milletvekilliği yolunun açılması… Bireysel hak ve özgürlük amaçlı gibi gösterildi ama demokratik ve laik cumhuriyeti koruma kalkanı esnetildi.

b) 2007: Anayasa değişikliği; Cumhurbaşkanının halk tarafından seçimine adım. Parlamenter sistemi zayıflatan, başkanlık rejiminin yolunu açan adım.

c) 2008: 2008 tarihli Anayasa değişikliğinin laik cumhuriyet ilkelerine aykırılık nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptali. Anayasal denetimin tarihsel devamı…

d) 2008: AKP kapatma davasında suçun sabit görülüp kapatma cezası yerine para cezası verilmesi.

e) 2010: Anayasa değişikliği; liberal destekle sözde vesayet değişikliği yapıldı, yargısal denetim yolu iktidara teslim edildi.

f) 2015: Genel seçimler; AKP döneminde genel, yerel, halkoylaması, cumhurbaşkanlığı seçimleri hep kaybedilmişken ilk kez 7 Haziranda AKP 258 milletvekili ile salt çoğunluğun altına düşürüldü ama 1 Kasıma kadar. 1 Kasımda AKP 317 milletvekili ile ödüllendirildi.

g) 2015: Cumhuriyet makamı AOÇ topraklarını işgal eden hukuksuz binaya, külliyeye taşındı. Cumhuriyetin mekansal simgesi aracılığıyla Cumhuriyete ağır darbe ve intikam…

h) 2016: Dokunulmazlıkların kaldırılması… 2002’de AKP ve Erdoğan lehine yapılan esnemenin muhalefet yönünden tersi…

i) 2016 ve devamı: 15 Temmuz darbe girişimi, OHAL düzeni ve hukuksuzluğu… OHAL KHK’leri dönemi, anayasaya süre ve konu yönünden aykırılık; temel hak ve özgürlüklere Anayasanın 15. maddesine ve özüne müdahale, AYM’nin denetimden kaçması, Meclisin OHAL KHK’lerini usulüne uygun görüşmemesi, hükümsüzlüğü tanımaması. Ve tüm OHAL KHK’lerinin yasalaştırılarak OHAL’in olağan döneme taşınması.

j) 2017: Anayasa değişikliği; parlamenter sistemin yıkılması, yürütmenin tekleşmesi, mühürsüz oylarla anılan halkoylaması… 7 Haziranın tekrarı, kazanılanın kaybedilmesi… Aynı zamanda hukuk ve yargının AKP ile bütünleşmesi.

k) 2012 ve devamı: Eğitimin dinsel gericilik ve piyasa tarafından tam teslim alınması… 4+4+4 yasa değişikliği, anti laik eğitim, zorunlu din dersi baskısı ve bu baskının 4-6 yaş grubuna kadar indirilmesi. AYM’nin yeni, esnek, özgür laiklik tanımı; imam hatipleşmenin hızlandırılması, 2017-2018 müfredatı ve sınavsız sınav sistemi; bilimsel eğitimin, evrim gerçeğinin dışlanması; eğitimin, yurtların, anaokullarının tarikat ve cemaatlere -dernek ve vakıfları aracılığıyla- protokollerle devri.

l) 2018: Seçim yasalarına müdahale, adaletsiz ve hukuksuz seçimin kanuna yazılması. Baskın seçim kararı. Nihayet, AKP’nin seçim yasalarını değiştirme sözde gerekçesinden daha kötü bir Anayasa Mahkemesi onay kararı.

Bu kısa seçki de gösteriyor ki demokratik toplum düzeninin yalnızca seçimlere, halkoylamasına indirgenmesi, parlamentonun çoğunluk (parmak) hesabına mahkum edilmesi hem siyasal iktidara hem de sermaye iktidarına hizmet ediyor.

Laik Cumhuriyet niteliğini ihlalden suçlu görülen Parti hâlâ iktidarda. Anayasal denetim mekanizması amacına ulaşmadı. İntikam alırcasına tersi yapıldı. Artık anayasal denetim de onlara çalışıyor. Tartışarak senteze varmadan oylama denilen kolaycılıktan medet uman, kolaycılığa sığınıp payanda olmaktan kurtulamayan, meşruiyetini kaybeden AKP’yi meşrulaştıran düzen muhalefeti ise edilgen. Bu edilgenlik, seçimden seçime düzen istikrarı adına solu seçimlere ve kendisinin seçeneksizliğine mahkum etmesi kısır döngüsünün de nedeni. “Oyları bölmeyelim”den başka söz yok.
Uygulanmayan anayasa ve hukuk; uygulanmayan demokratik, laik cumhuriyet ve nitelikleri seçimden seçime anımsandıkça seçmen de gerçekler yerine siyaset ekranında gösterilenlere bağlanıp kalıyor.

Kimileri dinsellikten beslenmeyi, dinselliği siyasete alet etmeyi reddetmeden “aydınlanma” diyebiliyor yarım ağız. Kimileri şovenizmden soyutlayabildiğini sanarak milliyetçiliği elde tutmaya çalışıyor.

Sonuçta din ve para konusunda, kapitalizme alet olan devlet ve hukuk konusunda, emperyalist işbirliği konusunda ortaklar.

Elbirliğiyle “sömürüye devam” diyen bir düzen siyaseti var. İşçi sınıfı için, emekçi halk için mücadele yolları kapalı. Sınıfsallığın adı bile anılmıyor. “Bu düzeni değiştirmek için mücadele” deyince “hele bir yıkalım” sığınması…

“Değişmeli” derken Fenerbahçe başkanlığı seçimindeki gibi sermaye arası nöbet değişimini kast etmiyoruz.

AKP klasikleri dediğimiz, sömürücü düzenin klasikleri aslında. Sömürü düzeninin klasikleri arasında düzen içi nöbet değişimi de var elbette.

Yıkmak yetmiyor. Yıkıntı enkaz olarak mı kalacak? Kalmazsa yerine yalnızca onarılmış, dış cephesi başka renge boyanmış çürük yapı mı konulacak?

Sermaye sınıfıyla, gerici ve sömürü düzenle aynı gemide olmayanların, “bu düzen değişmeli” diyenlerin, komünistlerin mücadelesi ise ödünsüz ve zaafsız yükselerek sürüyor.

Boyun eğmeyeceğiz, emekçi halka boyun eğdirilmesine izin vermeyeceğiz.*

* “Bu Düzen Değişmeli” diyenleri, “Bu Düzen Değişmeli” diyenleri merak edenleri büyük Ankara buluşması için 8 Haziran Cuma akşamı saat 20.00’de ODTÜ Vişnelik Tesisleri Çim Amfiye bekliyoruz.