Şehrin Üzerindeki Eller

KENTİN SESİ-İZMİR Yazıları

Aslında İzmir üzerine söylemek istediğim şeyin kökeninde politik ve kültürel olarak bu kenti küçümseyici bir bakış açısına karşı yanıt verme isteği yatıyor. Bu yanıt ise basitçe üç şeyi ima ediyor:

- Bu ülkeyi ve halkını sevmeden, onun için mücadele etmek mümkün değildir.

Bu önerme İzmir için de geçerlidir!

Bunu yeterince ikna edici bulmayanlara Kavafis’in “Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın./ Bu şehir arkandan gelecektir.” dizelerini taşıyan “Şehir” şiirini önerebilirim.

- Bir kentin sınıfsal profili ile o kentin üretim ilişkileri arasında bir bağlantı vardır. Ancak eğer bir ülkede kapitalizmin varlığından söz ediyorsak, üretim ilişkilerinin düzeyi ne olursa olsun o ülkenin herhangi bir kentinde de yaşamın işçi sınıfı tarafından üretildiğinden de şüphe duymamak gerekiyor.

Bu önerme İzmir için de geçerlidir!

Bunu yeterince ikna edici bulmayanlar için de aklıma Dashiell Hammett’ın iki cinayet romanı geliyor. Sanayinin daha az ağırlık taşıdığı bir sahil kenti olan San Fransisco’da geçen “Malta Şahini” romanında, Amerikan arabalarının üretildiği fabrikalarıyla meşhur Detroit’te geçen “Kızıl Hasat” romanından daha az kan akmaz.

Ya da Francesco Rosi’nin yine bir sahil kenti Napoli’de geçen “Şehrin Üzerindeki Eller” (Le mani sulla città) (1963) filmi izlenebilir. İnşaat sektörünün patronu belediye meclis üyesi, işçi mahallesindeki bir apartmanın çökmesine neden olur ve bu filmde de Hammett’ın romanlarından daha az kan akmaz.

- Sınıf sadece ekonomik bir kategori değil aynı zamanda politik ve kültürel bir kategoridir ve olmuş bitmiş bir şeyi değil süreç içerisinde bir oluşumu anlatır.

Bu önerme İzmir için de geçerlidir!

Bunu yeterince ikna edici bulmayanlara da önerim Marx’ın yazdıklarıdır:

“Ayrı ayrı bireyler ancak başka bir sınıfa karşı ortak bir savaş yürütmek zorunda kaldıklarında bir sınıf oluştururlar aksi takdirde rakip olarak birbirleriyle düşmanca bir ilişkileri vardır.” (Alman İdeolojisi)

“Milyonlarca aile yaşama biçimleri, çıkarları ve kültürlerini diğer sınıflarınkinden ayıran ve onları diğer sınıflarla düşmanca bir karşıtlık içine sokan varoluş koşullarında yaşadıkları ölçüde bir sınıf meydana getirirler. … çıkarlarının birliği aralarında ortaklık, ulusal bağ ve siyasal örgütlenme yaratmadığı ölçüde bir sınıf oluşturmazlar.” (18. Brumaire)

***

Diyeceğim İzmir’in nasıl bir kent olduğu ve olacağı da bir mücadelenin konusudur.

Şehir henüz el değiştirmemiştir ama artık üzerinde başka eller de vardır.

Örneğin İzmir’de Yankee’nin sadece orasının burasının okşanmayacağını 2009’da ilan eden eller!

O eller öpülür!

Bu önerme Türkiye’nin tüm şehirleri için de geçerlidir!