Kürt, Kızılbaş, Komünist, Kadın 29 Ekim’de Kadıköy’de

Bu dört kelime nasıl bir araya gelir demeyin. Özlem kendisini böyle tanımlıyormuş. Yoldaşı ve çalışma arkadaşı Çiğdem'in yaptığı konuşmadan öğrendim. Yine mücadele arkadaşı Ferhat anestezi bölümünde asistanların nasıl ölümüne bir tempoda çalıştıklarından da bahsetti.. Üstelik uzman olup bu tempodan kurtulmasına ramak kalmıştı Özlem’in.

3 yıl önce İzmir Nazım Hikmet Kültürevi’nde ‘’müzisyenlik vasfı taşımayan’’ arkadaşlarla yoğun müzik provaları yaptığımız günlerde tanışmıştık Özlem’le. Yan flüt öğrenmeye çalıştığını ve gruba katılmak istediğini söylemişti. Neredeyse her prova günü karşılaştık ama davet edilmediği için bir gün bile flütüyle onu görmedik. Yine de prova sonrası uzun sohbetlerimizde sık sık aynı masada olduğumuz için grubun bir anlamda üyesi gibiydi.

Dokuz Eylül Ünivesite’sinde 2 yıl önce grevi örgütleyen asistan hekimlerden birisiydi Özlem. Büyük bir başarı kazanan eylemi kutlamak için yapılacak şenliğe kendi grubunu da davet etmişti. Özlemi de atlatarak şenlik için banka sponsorluğu ayarlayan asistan arkadaşlarıyla beraber tartışıp çalmamaya karar vermiştik hemen şenlik salonunun yanıbaşında.*

Ferhat’tan önce Tolga söz almıştı. 10 yıldan fazla zaman önce henüz tıp öğrencileriyken Tabib Odası’nda birlikte çalıştıkları zamanları paylaştı. Ali Kemal de sendika adına yaptığı konuşmada Özlem’in hem sendikasında hem de partisinde nasıl militanca çalıştığını anlattı. Gezi eylemleri boyunca halkın doktoru olarak kendisine zarar verecek boyuttaki insanüstü gayretlerini engellemeye hiç bir örgütsel hiyerarşi yetmemişti.
Parti adına konuşan İzge hoca da Özlem’in tam da bu militanlığı ve politik tercihleriyle anılması gerektiğini belirtti.

Salon kalabalık’tı. 12 Ekim’de kimsenin hala inanamadığı bir kazada kaybettiğimiz halkın doktoru Özlem için toplanılmıştı. Üniversite’nin en büyük salonlarından birisinde biraraya gelenleri TKP çelenginin karşıladığı toplantıya yoşdaşlarının yaptığı konuşmalar damga vurdu. Özlem aramızdan ayrılışını bile büyük bir politik toplantıya çevirebilecek bir hayat yaşamıştı.

Özlem’e dair daha özel ayrıntıları ise yoldaşları partide düzenledikleri toplantıda paylaştılar. En yakın dostu Gerçek belki de hayatının en zor icrasını gerçekleştirdi gitarı ve sesiyle. Belki en zor olan icraydı ama benim duyduklarımın en güzeliydi. Aynı yoldaşlarının konuşmaları gibi.
‘’Vefa vasfı taşıyan’’ arkadaşlarının son anması Özlem Acun’un fotografının durduğu boş masadaki rakı bardağına kadehlerin kaldırıldığı toplantıydı.

Gözyaşlarından daha fazla kahkahalarla güldürdü yine Özlem yoldaşlarını. Özlem’e dair anılar hep kahkahalar ve çılgınlıklar doluydu. Hep 31 yaşında kalacak, hayat dolu çılgın bir Kürt, Kızılbaş, Komünist, Kadın’ı andılar, hiç unutmamaya ve Özlem’in en büyük arzusunu, Sosyalist Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmaya yemin ederek. İzge hocanın dediği gibi halkın doktoru için şimdi yapılacak en iyi şey, Özlem’le birlikte 29 Ekim’de Kadıköy’de Yeni bir Cumhuriyet’e doğru yürümek olacak.

Not: Özlem’e dair yazdığım için hem Özlem hem de dostları beni bağışlasınlar. Asla böyle bir hakkı kendimde görmezdim. Sadece 20 gündür Özlem’e dair tek bir kelime bile yazılmamasını kabul edemedim.

* http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ali-cenk-gedik/paran-kadar-saglik-finan...