MEMO, FEMO ve YEMO

KENTİN SESİ-İZMİR Yazıları

Belki çocukluğumuzda alışık olduğumuz gibi külahta değil de hem bir çubuğa takılı olmasından hem de tadından dolayı unutulmaz olan Memo dondurması belki de Hürriyet gazetesinin Kelebek ekinde yaşıtımız bir çocuğun oynadığı fotoromandaki Memo karakteri nedeniyle, uzun yıllar sonra çoktan unutmuş olduğumuz bu kelime birgün birimizin ağzından çıkıverdi: “MEMO’ya yine ne zaman gidiyoruz?”

Meraklı bakışlarımız karşısında, arkadaşımızın aslında, kışları soğuktan köpeklerin sokaklarda ağladığı Ankara’daki Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) sıcacık mütevazi lokalini kastettiğini şu açıklamasından sonra anlayacaktık: “Memleketimin Elektrik Mühendisleri Odası!”

Çocukluğumuzdaki “Memo”lar gibi bunu da çok sevdik. Üstelik Ihlamur sokaktaki Ankara Sanat Tiyatrosu’nun karşısındaki lokale İzmir caddesinden geçerek giderdik.

Fiziksel ısıtma sistemi neydi hatırlamıyorum ama devrimci mühendislerin ve öğrencilerin sohbetleri ve politik kavgaları gazete, kitap okurken veya satranç oynarkenki sessizlikleri ama mutlaka MEMO’daki neredeyse her ana eşlik eden Ezginin Günlüğü, 90’ların başında üşüyen ruhlarımızı ateşlerdi.

Dünyada en fazla içki tüketen meslek grubunun başında cerrahların ve elektrik mühendislerinin geldiğini veya Nazım’ın elektrikçileri anlatan dizelerini öğrenebilirdiniz MEMO’da:

Elektrikçiler

lastik eldivenlerine

sırma saçlarından

dolamışlardı voltları.

Elektrikçiler

geçtiler,

elektrik kadar temiz

elektrik kadar çevik,

elektrik

elektrik...

Oda seçim dönemlerindeki kalabalık ve heyecan dağıldığında geriye yine gazeteler ve satranç takımları, elektrikçilerin sohbetleri ve sessizlikleri kalırdı.

***

İzmir’e dönünce de ilk iş MEMO’yu buldum, MEMO da beni. Elektrikçileri burada daha da fazla sevdim ve kızdım. İnsanın masal ve çizgi roman kahramanlarını sevebileceği ve kızacabileceği kadar.

İzmir’de de oda seçim dönemleri bugüne kadar kalabalık ve tenhalık salınımı anlamında Ankara’dan çok da farklı olmadı.

Hararetli yeni bir seçim döneminin dumanı şimdilerde hala tütüyor. Tek tek isimler üzerinden yürütülen örnek sayılabilecek elektrik kadar temiz, elektrik kadar çevik bir örgütlü çalışmanın dumanı.

Son yıllardaki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de MEMO’nun rakibi F-tipi EMO, yani FEMO’ydu. Memleketin elektrik mühendislerinden beklenebileceği gibi kongreye de memleketin meselesi, AKP karşıtlığı ve TEKEL işçilerinin mücadelesi damgasını vurdu. Üstelik bu politik içerik sadece kongre sürecindeki salon tartışmalarında değil MEMO’nun İzmir’deki TEKEL eylemlerine fiziksel katılımıyla da devam etti.

Her zamanki gibi bugün de seçim sonrası sorusu aynı: “Memleketin meselesi yine MEMO’nun birinci gündem maddesi mi yoksa sonuncu gündem maddesi mi olacak? ”

Soru her zamanki soru ama bugün yanlış bir yanıt karşısında FEMO olmamakla avunmak olanaksız. Yoksa bugün YEMO olmak içten bile değil. Yani “Yurdumun” EMO’su olmak!