İSOT, ESHOT …

Kavurucu bir yaz öğlesi, iki arkadaş arabayla Diyarbakır’a giderken henüz şehre varmadan bir tarlada rakı sofrasının etrafına topanmış köylülere rastlar. O sıcakta tarlada buz da bulunamayacağı için rakıyı nasıl içtiklerini merak edip arabadan inerek tarlaya yürürler.

Kısa ve sıcak bir karşılamadan sonra köylüler, misafirlerin meraklarını gidermelerinin en iyi yolunun sofraya oturup muhabbete katılmaları olduğunu söyler. Rakıları çay bardaklarına doldurup kadeh kaldırırlar, içmeden önce de sofradaki herkes önlerindeki isottan (acı biber) bir parça ısırır. Acıdan ağızları kavrulan misafirler rakıdan aldıkları ilk yudumla birlikte o sıcakta buz olmadan tarla ortasında nasıl rakı içildiğini de öğrenmiş olurlar.

İzmir’de ne zaman havalar yazın böyle nefes aldırmayacak kadar ısınsa ve uzun zamandır görüşmemiş iki arkadaş bir iki kadeh bir şey içip buluşmak isteseler, aklıma bu hikaye değil ama Diyarbakır geliyor.

Duştan çıkınca kuruladığınız şeyin ter mi yoksa su mu olduğu anlaşılmayan Diyarbakır yazı. Cam kaplı masalarda bırakın bir şeyler içmeyi gece yarısına kadar ellerinizi bile dokunduramadığınız bir yaz. (Sıcağın değil ama İzmir yazlarını aratmayan nemin Devegeçidi Barajı nedeniyle olduğunu söylerlerdi.)

***

Bu kavurucu ve boğucu yaz sıcaklarında duş kesinlikle serinletmiyor veya terden ıslanmış bir yatakta uyanmak ne kadar serinletirse o kadar serinletiyor. Ama denize girmek öyle mi? Kemiklerine ve iç organlarına kadar üşütüyor insanı. Ama kaç gün denize girebilir ki bir emekçi yaz boyunca?

Artık klima var derseniz ben de hala ekmek ve pide fırınlarının alev saçan ağzında kürek sallayan emekçiler var derim.

Metro inşaatı nedeniyle iyice kabusa dönüşen trafikte, olsun klimalı otobüsler var derseniz, kaç tanesine denk geldiniz diye sorarım.

Diyeceğim, bu yaz sıcakları İzmir’de adamı öldürüyor.

Bir de bu sıcaklarda işsiz olmak var ki ölmekten beter demeye dilim varmıyor.

Çünkü bu yaz sıcakları İzmir’de adamı öldürüyor.

Bu Cuma günü İzmir Metrosu çalışmasında iki işçi kardeşimizin ölmesi gibi.

Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun dediği gibi, “Güneş sıcaklığından hava tankı zarar görüp patlamış olabilir.”

AKP’li Tayyip Erdoğan’ın değil CHP’li Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun dediği gibi, “Hepimizin bildiği gibi iş kazaları fabrikalarda, iş yerlerinde olabiliyor. Maalesef önleyemiyorsunuz.”

Diyeceğim, bu yaz sıcakları İzmir’de adamı öldürüyor.

Ama kent içi ulaşımla ilgili neden İzmir’de ESHOT ve İZULAŞ diye iki ayrı kurum var diye sorarsanız, inanın yanıtını bilmiyorum. Yine de ölümlerin bu basit soruyla mutlaka bir ilgisi olmalı diyorum.