Güz Dönemi “Akademik Takvimi”!

KENTİN SESİ - İZMİR Yazıları
Yoldaş Engin Çeber’e…

Aylardan yine Eylül, okullara kayıt zamanı. Yine belalı bir ders bizi bekliyor: “maveraünnehir” dersi.

Hiç mi geçemedik bu dersten ? Denizler, Mahirler, Ulaşlar, Sinanlar da mı kaldılar?

Nazım usta da mı geçemedi?

Bir daha hiç mi gelmedi bu ülkeye Denizler, Mahirler, Ulaşlar Sinanlar?

Bir daha hiç mi gelmedi bir Nazım daha bu dünyaya?

Onların her yıl “sınıf”a yeniden kaydolduklarını düşünüyorum, burada ya da İspanya’da ya da başka bir ülkede:

…JOSE IGNACIO ABEITOS GOMEZA,

Takma adı Marquin 23 yaşında,

öğrenci. Quernacalı.

…JOSE MIGUEL MENARES ORDANANA.

Takma adı Argala. 24 yaşında, öğrenci.

Arrigorragalı.

…PEDRO IGNACIO PEREZ BEDTEGUL.

Takma adı Marga. 22 yaşında, öğrenci.

Virtorialı.

…JAVIER MARIA LARRESTEGUL.

Takma adı Atzulo. 27 yaşında, öğrenci.

Bilbaolu.

…JOSE ANTORIO URRUTIOCECHES

BENCOECHES.

Takma adı Nazım. 25 yaşında, öğrenci.

…JUAN BALTISTA BIZAGUIRRE SANTIESTABAN.

Takma adı Zigor. 25 yaşında, işçi.

Hernanili.

(Can Yücel, “İspanya Başkanını Öldürenlerin Kimlikleri Açıklandı”)

***

Aylardan yine Eylül, okullara kayıt zamanı. Hacettepe Üniversitesi, Beytepe kampüsüne her zaman olduğu gibi jandarma aramasıyla girebilen yüzlerce öğrenci arasında harç parası yatırma kuyruğundayız. 1991. Birinci sınıftan ikinci sınıfa geçiyoruz. Yani fizik labaratuarı, kimya labaratuarı ve bilgisayar labaratuarı derslerinden geçmişiz.

Kuyrukta dağıtılan bildiriden, bilgisayar mühendisliğinde okuyan bir öğrencinin Derin Araştırmalar Labaratuarı (DAL) dersinden kaldığını ve daha önce adını hiç duymadığımız bu labaratuardan kalmanın cezasının da ölüm olduğunu öğreniyoruz.

1991’de işkenceyle Birtan Altunbaş’ı öldüren polislerle ilgili son haber, 35 ay hapis cezası için Adalet Bakanlığı’nın 14 aylık bir ceza indirimi talep etmesiydi.

***

Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde örenci olan Ali Serkan Eroğlu da 1997 yılında “muhbirlik” dersinden sınıfta kalıyor. “Muhbirlik” dersinin son sınavından bir ay önce sözlüye kaldırılıyor. İşkencedeki sözlüde doğru cevabı veremiyor.

Bir ay sonra da dersten bırakıyorlar. Bayıltıldıktan sonra okul tuvaletinde asılarak öldürüldüğünü öğreniyoruz.

***

2001 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden bir öğrenci “elektrik labaratuarında” sözlüye alınıyor. İşkence gören bu öğrenci için ne üyesi olduğu Elektrik Mühendisleri Odası’nın, ne de bölüm başkanının “elinden” bir şey gelmiyor.

***

Aylardan yine Eylül, yine okullara kayıt zamanı. 2009. Celal Bayar Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü 2 öğrenci “kamyonet labaratuarı” dersinden kalıyorlar. İzmir’den yola çıkan kamyonetin kasası 4. sınıf makine mühendisliği öğrencileriyle dolu. Kamyonet mıcırlı viraj nedeniyle üniversite içinde devriliyor. Ağır durumdaki 3 öğrencinin ise bu dersten geçip geçemeyecekleri hala belli değil.

Mühendislik Fakültesi Dekanı duruma isyan ediyormuş:

“Üniversite içerisinde dünyada hiç görülmemiş şekilde beş yolun birleştiği kavşaklar var. Hala yollarımızın bir kısmı mıcır. Defalarca yetkili kurumlara başvurmamıza rağmen bir sonuç alamadık. Bu öğrenciler devlet karayolunda ölseydi belki normal karşılanırdı. Ama üniversite içinde ölmeleri bir soru işaretidir. Velileri sorsalar ne cevap vereceğimizi bilemiyorum.”[1]

Sayın hocam, siz bugüne kadar “devlet dersi”nden sınıfta kalan öğrencilerin velilerine ne yanıt verdiyseniz, yine onu söyleyin.

Bizim yanıtımız da hep aynıdır. Ece Ayhan’ın “Meçhul Öğrenci Anıtı”na yazdığı şiirdir:

buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında

bir teneffüs daha yaşasaydı,

tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür

devlet dersinde öldürülmüştür.

devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:

- maveraünnehir nereye dökülür?

en arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:

- solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine’dir.

bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor

bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:

yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım

o günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik

yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazmıştır:

ah ki oğlumun emeğini eline verdiler

arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:

aldırma 128! intiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında

her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır

bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek

[1] http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=954923&Date=18.09.2009&CategoryID=77