Liberal ihanetin yeni hedefi: Birleşik Haziran

Birleşik Haziran Hareketi (BHH) Yürütme Kurulu Üyesi Merdan Yanardağ ile yapılan bir söyleşi yayınlandı hafta başında.

Söyleşinin yayınlandığı günün akşamında ve gecesinde sosyal medyada epeyce tartışıldı Merdan Yanardağ’ın söyledikleri.

Özellikle iki paragraf üzerinde döndü tartışmalar.

Ve o iki paragraf adeta bir turnusol kağıdı oldu. Ülkemiz solunda liberal savrulmanın, sınıf perspektifinden kopuşun, laiklikten vazgeçmenin nasıl bir akıl tutulmasına yol açtığını gördük.

Yanardağ’ın tartışılan ilk cümlesi şuydu: 

“Birleşik Haziran Hareketi’nin Kürt ulusal hareketi ile bu aşamada bir ittifak içine girmesi düşünülemez. Çünkü öncelikle belirtilmesi gereken konu şudur; Kürt ulusal hareketi Türkiye gericiliği ve AKP ile bir ‘çözüm süreci’ yürütmeye çalışıyor. Oysa Türkiye gericiliği ve İslamcı faşizan bir parti olan AKP ile Kürt sorununun halkların kardeşliği, eşitliği ve birliğine dayalı, adil, demokratik ve onurlu bir çözümünü gerçekleştirmek imkansızdır.”

Bu cümleden yola çıkarak Yanardağ’ın “faşist”, “milliyetçi”, “Türkçü”, “arkaik”, “ulusalcı” olduğuna karar verdi bazı kesimler!

“Kürt” sözcüğünün telaffuz edilmeye bile korkulduğu, faili meçhul cinayetlerin peş peşe işlendiği o karanlık 1990’larda Özgür Gündem gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yapmış sosyalist bir aydına “faşist” ve “arkaik” diyecek kadar şirazesi kayabiliyor demek ki bazılarının. Liberalizmle kirlenmek, lekelenmek, demek ki bu denli karartabiliyor bazı gözleri!

Yanardağ’ın diğer cümlesi de şuydu:

“Haziran Hareketi’nin Türk bayrağıyla bir sorunu yok. Tam tersine Haziran direnişçileri ay yıldızlı bayrağı, rejimin ve gericiliğin elinden aldı. Bayrak yeniden yurtseverlerin, devrimcilerin, direnişçilerin eline geçti. Bunu bırakmak büyük siyasal ve tarihsel hata, dahası aptallık olur. Eğer Haziran Hareketi bu hassasiyeti görmez ve bayrağı yeniden rejime ve gericiliğe teslim ederse, dar bir sol içi birlik girişimi olarak kalır ve tükenir. Uzun olmayan bir süre içinde de dağılır. Yurtsever ve laiklik konusundaki duyarlılığı yüksek geniş yığınlar Haziran Hareketi’nin en önemli bileşeni olmak durumundadır.”

Bu söyleşinin hemen ardından kimleri gördük?

"Haziran direnişçileri ay yıldızlı bayrağı REJİMİN ve GERİCİLİĞİN elinden aldı" cümlesinden rahatsızlık duyan "solcu"lar gördük!

Laiklik ve aydınlanmacılık vurgusunu darbecilikle özdeşleştiren ve kendini hâlâ “solcu” olarak sunan kafası karışıklar gördük!

Yurtseverlik ve antiemperyalizm kavramlarını “arkaik sol söylem” olarak değerlendiren liberal bir şirretlik gördük!

Açıkça “şeriat istiyorum” diyen Altan Tan’dan zerre rahatsızlık duymayanların, laiklik konusundaki duyarlılığı aymazca eleştirmesini gördük!

Ramazan ayında kadın arkadaşıyla deniz kenarında bira içen milletvekilinin partiden ihraç edilmesine, AKP’nin dinsel söylemiyle pişti olanlara, Nevruz kutlamalarına Cuma namazı arası verenlere, ikide bir Said Nursi güzellemesi yapanlara en küçük bir eleştiri getiremeyenlerin; Yanardağ’ın laik ve yurtsever duruşun vazgeçilmezliğine yaptığı vurgudan huzursuz olduklarını gördük!

Gördük ve liberal virüsün akılları nasıl dumura uğrattığını, sınıfsal perspektifi yitirmenin insanları nasıl yönsüzleştirdiğini bir kez daha anladık.

Yurtseverliğin tanımı o kadar açık ve net ki... Yurtseverlik, memlekete sahip çıkma ve onu sömürücülerden temizleme iradesidir. Bu iradeyi “darbecilikle”, “faşistlikle”, “milliyetçilikle” suçlamak, ancak liberal sapmanın becerebileceği bir gericiliktir.

Oysa biliyoruz ki...

Gericileşerek, gericilikten medet umarak hiçbir sorun, özellikle de Kürt sorunu çözülemez.

Emperyalizmi reddetmeyenlerle, laikliğin ipine sımsıkı sarılmayanlarla, mücadelesini sınıfsal bir mücadele haline getirmeyenlerle, AKP’nin yarattığı İslâmofaşist düzenle her düzeyde savaşmayanlarla, dinci gericilik ve milliyetçi gericilikle yolunu ayırmayanlarla, hedefini sosyalist cumhuriyeti kurmak olarak belirlemeyenlerle neyin ittifakı yapılabilir ki?

Laiklikte, aydınlanmacılıkta, ilericilikte, kamuculukta, emperyalizm karşıtlığında, neoliberalizm düşmanlığında müttefik olamayacağımız siyasi yönelimlerle ittifak yapılabilir mi?

Haziran Hareketi, kendisini “solcu” sanan liberaller ve milliyetçilerle yolunu ayırmadan, devrimci ve sosyalist bir direniş hattı öremez.

Haziran’ı Haziran yapan değerler bellidir. Haziran direnişi kitlesi, İslâmofaşist AKP diktatörlüğüne karşı mücadele etme iradesini ortaya koyan, laik, yurtsever ve cumhuriyetçi duyarlılıklara sahip büyük bir kitledir. Birleşik Haziran Hareketi, bu kitleyle buluşarak yürüyebilir.

Kürt ulusal hareketi de İslâmofaşist AKP’yle sürdürdüğü “çözüm süreci” adlı “projeyi” bırakıp, 2013 Haziran’ında ayağa kalkan bu büyük ve ilerici kitleyle buluşarak sonuca ulaşabilir. Kadim tanımıyla söylersek: Yolları birleştirerek. 

HDP ya da Kürt ulusal hareketi, buna karar verirse, işte o zaman eski AKP destekçisi, yeni HDP muhibbi Nazlı Ilıcak’ların, Cengiz Çandar’ların, Hasan Cemal’lerin oylarına gereksinim bile duymayacaktır. 

Büyük Haziran kitlesiyle buluşmanın yolu da, antiemperyalizmi milliyetçilik sanmaktan, laikliği darbecilik sanmaktan, yurtseverliği ulusalcılık sanmaktan, sosyalizmi liberal demokratlık sanmaktan vazgeçmekten geçiyor.

Kişisel kanım o ki, Birleşik Haziran Hareketi, kendi Yürütme Kurulu Üyesi olan Merdan Yanardağ’a yönelik insafsız ve liberal saldırılara bir yanıt vermeli ve bu konularda tavrını daha da belirginleştirmeli.


[email protected]
twitter.com/_ahmetcinar_