Etikten ve Estetikten Yoksun Bir Kasaba Panayırı: Mesir!

KENTİN SESİ - MANİSA Yazıları

460. kez saçıldı Sultan Camisi'nin kubbe ve minarelerinden Mesir Macunu.

Bir gelenek... Eski bir adet...

Her yıl martta karılır 41 çeşit baharattan oluşan macun, nisanda da bir şenlik, bir festival eşliğinde saçılır halka.

460 yıldır böyle bu.

Mesir'in adı yıllar önce şenlik idi... Son yıllarda festival oldu...

Ama işin aslına bakılırsa, Mesir ne şenlik olabildi yıllardır, ne de festival.

Yıllardır kutlanan Mesir'e, ne yazık ki en yakışan tabir: Kasaba panayırı.

Festival denildiğinde aklımıza gelen, fuarlarıyla, kültürel etkinlikleriyle, açılan perdeleriyle, gösterilen filmleriyle, sokak konserleriyle, panelleri ve söyleşileriyle, sempozyumlarıyla, basılan kitaplarıyla kenti baştan uca yekpare kuşatan bir etkinlikler bütünü... Bir kültürel şölen... Geleneğiyle göreneğiyle, her yıl o yıla özel basılan katalogları, broşürleri, yayınlarıyla kuşaktan kuşağa aktarılabilecek bir bütün...

460 yılın birikimi böyle olmalıydı.

Dört buçuk asrın geleneği böyle sunulmalıydı.

Heyhat!

***

26 Nisan 2009 pazar günü evden çıkıyorum. Havada bir "kasaba panayırı" kokusu. İğrenç yağ kokularının yükseldiği tezgahlarda köfte, sucuk satanlar. Baloncular. Pazar yeri esnafı ağzıyla yaygarayı koparıp öte beri sattığı tezgahına müşteri çağıranlar. Ağlayan çocuklara naylon oyuncak satanlar. Yer tezgahlarında çoksatar korsan kitapları pazarlayanlar. Hemen yanında güllü Yasin ve namaz hocası kitapları dizi dizi. Evlerinden çıkıp Mesir'in saçılacağı Sultan Meydanı'na birbirini omuzlayarak yürüyenler. Önde yürüyen bayanlara imalı sözlerle laf atan yurdum gençleri. Bağırış çığırış. Kavga gürültü. Ortadoğu, Afgan, İran filmlerinde sıkça gördüğümüz çadırlı direkli pazar yerleri vardır hani, karmaşa, gürültü ve eğretilikten ibaret Manisa Mesir Festivali'nde görüntü de aynen öyle. Hele Sultan Meydanı'ndan Ulupark'a inen bulvar, köfte, kavurma, sucuk tezgahlarından yükselen dumanlardan görünmüyor adeta.

Bir haftadır süren etkinliklerin broşürü geçiyor elime: Hemen hemen her gün kentin farklı meydanlarında Şehzadeler Mehteri konseri. Mesir'in mucidi Merkez Efendi'nin ruhuna okutulan mevlit. Yemek yarışması. Tek Kurşun Ateş Müsabakası. "Ohaaa" demekten kendimi alamıyorum. Siz lafın burasında dilerseniz "çüş" de diyebilirsiniz.

Gördüğünüz gibi, kültür paçalardan akıyor, sanat kulaklardan fışkırıyor!

Bir hafta süren sözde festivalin dişe dokunur iki-üç etkinliği, Makedonya'dan Esintiler adlı bir danslı müzik gösterisi, Magnesia'dan Manisa'ya Lirik tarih Gösterisi adlı etkinlik, bir de Türkiye'nin dört bir yanında gösterilmediği kasaba bile kalmayan Anadolu Ateşi adlı dans gösterisinin çakması!

Âlây-ı vâlâ ile, debdebe ile, gösteriş ile haftalardır duyurulan, "Şimdi Festival Zamanı" sloganıyla yer gök inletilen Mesir Festivali, işte bundan ibaret!

***

Bunlar işin bir yanı...

Bir de Mesir Macunu'na ilişkin tarihsel yanılgılardan söz açsam, oturup ağlamamız lazım.

Neymiş efendim!

Yavuz Sultan Selim'in eşi Hafsa Sultan hastalanmış da, Merkez Efendi'ye emir buyurmuş da, o da 41 çeşit baharattan oluşturduğu macunu Hafsa Sultan'a sunmuş da...

Bugün üretilen mesir macununun içinde 41 çeşit baharat filan yok.

O baharatların birçoğunu değil Manisa'da, Mısır çarşısında bile bulamazsınız.

Karanfil, kimyon, tarçın, çörekotu, hindistan cevizi, kebabe, karabiber, zencefil filan tamam. Manisa çarşısındaki Lokman Hekim baharatçısı Halil Gürcan'dan alabilirsiniz.

Ama geri kalan baharatların çoğunu, Mısır çarşısındaki asırlık baharatçılarda bile bulamazsınız.

Zaten Merkez Efendi'den günümüze kadar gelen resmi bir Mesir macunu terkibi de yok.

100 gram macunda şu kadar gram tiryak, şu kadar gram sarı halile, şu kadar gram kara halile, şu kadar gram udülkahr, şu kadar gram raziyane bulunur diyebilecek bir babayiğit var mı?

Yok çünkü böyle bir formül!

Bu formülü ortaya koyamayınca da, uluslararası gıda kodeksinden onay monay alamazsınız.

Buldanlı Muslihiddin Efendi'den, yani halk arasında bilinen adıyla Merkez Efendi'den bugüne gelen herhangi yazılı bir formül de yok. Böyle yazılı bir kaynak gösteremezsiniz.

Merkez Efendi de zaten, devrinin büyük hekimi filan değildir, zaten kendisi hekim değildir. Halveti tarikatının Sümbili kolunun şeyhidir. Şiirleri vardır, ilahileri vardır. Anadolu kültürünü bilen, o dönemin entelektüellerinden, çelebi bir adamdır.

Bunları ben uydurmuyorum.

Yakın geçmişte kaybettiğimiz tıp tarihçisi Ali Haydar Bayat'ın araştırmalarını aktarıyorum.

Bu konularda yıllarca dirsek çürütmüş araştırmacılar Necdet Okumuş'un, Hakkı Avan'ın tespitlerini anlatıyorum.

Manisa Turizm Derneği'nin 1981 yılındaki yayınından alıntılıyorum.

***

Her yıl Mesir macunu saçılmadan önce, Sultan camisinin önünde bir piyes, bir canlandırma sergilenir.

Hafsa Sultan, Merkez Efendi'yi çağırır. Hastalığını söyler. O da Mesir macununu icat eder. Hafsa Sultan iyileşir. Bir berat yayımlar, Mesir macununun her yıl halka saçılmasını emreder falan filan.

Tarihler incelendiğinde, kronolojik açıdan Hafsa Sultan ile Merkez Efendi'nin fiziken karşılaşmaları mümkün değil.

Böyle bir karşılaşma ve diyalog, kayıtlarda da yok zaten.

Peki nasıl oluyor da, her yıl Hafsa Sultan'la Merkez Efendi, ya da onları temsilen Selda Alkor'la İlhan Şeşen, Ebru Aykaç'la Vatan Şaşmaz Sultan camisinin önünde karşılaşıyorlar.

Manisa'nın eski valilerinden Erol Zihni Gürsoy'un aklına böyle bir fikir geliyor. Eski Kültür Müdürü Hakkı Avan'a rica ediyor. Mesir saçılmadan önce Hafsa Sultan'la Merkez Efendi kısa, sembolik bir seremoni yaşasınlar diyor. Hakkı Hocam da, kibar insan, valiye "ohaa" diyemediği için, sembolik bir piyes yazıyor.

Yani Hafsa Sultan'la Merkez Efendi'nin karşılaşması, Vali Erol Zihni Gürsoy'un ricasıyla gerçekleşiyor.

***

Mesir macununun saçılması töreni de yıllarca, Rumi takvimde "Mart 9'u" denilen günde gerçekleşiyor. Miladi takvime göre tam 22 Mart'ta. Hangi güne denk geldiği önemli değil. Salıysa salı, çarşambaysa çarşamba. Yani ille de pazar gününe denk getirilecek diye bir şey yok.

Eski Belediye Başkanı Adil Aygül zamanında Nisan'da saçılırdı, her nedense.

Bülent Kar döneminde Mart'ın son haftasına denk gelen pazar günleri saçıldı.

Bu yıl da yerel seçime denk geldiği için 26 Nisan'a atıldı.

Orijinal gününde, yani 22 Mart'ta yapılması yönünde herhangi bir çaba yok.

***

Özetleyecek olursak...

Yediğiniz macunda 41 çeşit aramayın. 15-20 çeşitle idare edin.

Merkez Efendi'yi hekim filan zannetmeyin.

Hafsa Sultan'la Merkez Efendi'yi öyle teşrik-i mesai içinde hayal etmeyin.

Atalarımız 22 Mart hangi güne denk gelirse o gün toplanırlardı caminin önünde, ille de Pazar olsun diye beklemezlerdi, bunu da böyle bilin.

Bu yıl ki Mesir Festivali'nde niçin Tek Kurşun Ateş Müsabakası düzenlendi, Mesir'le ne alakası var diye de kafa patlatmayın, ben de anlamadım, hiç kimsenin anladığını da sanmıyorum.

Mesir denilince aklınıza festival filan da gelmesin, yapılıp edilen tam bir kasaba panayırıdır.

***

Afiyet olsun efendim.

Dikkat edin dişinize yapışmasın.