Çal Dağı’nda hukukun ve mücadelenin zaferi…

İki hafta önce bu köşede bir yazı yayımlanmıştı: Çal Dağı’nı çalanlardan hesap sorma zamanı…

28 Nisan 2010 günü Manisa İdare Mahkemesi’ndeki bir duruşmadan söz açmıştık. İngiliz sermayeli maden şirketi Sardes Nikel Madencilik AŞ’ye karşı açılan davanın duruşmasını kaleme getirmiştik.

AKP’li Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun, geçen yıl Çal Dağı’nı İngiliz sermayeli maden şirketine nasıl tahsis ettiğini, kızılçam ormanlarının, zeytinliklerin, tarihsel ve doğal dokunun ortasında “sülfirik asitli yığın liçi” yöntemiyle nasıl nikel madeni çıkarılacağından bahsetmiştik.

Ve memleketin dağını, taşını, ovasını, denizini satanlardan hesap sorma zamanının geldiğini vurgulamıştık.

***

Bu haftaki yazımız ise “yazı” değil, bir müjde adeta.

Turgutlulu, Salihlili, Gediz Ovalı köylülerin, çiftçilerin, zeytincilerin, pamukçuların, tütüncülerin “hukuk” zaferi.

Kararlı bir mücadelenin, dik bir duruşun zaferi.

Manisa İdare Mahkemesi dün akşam saatlerinde kararını açıkladı.

Çal Dağı’ndaki orman tahsisi iptal edildi.

Çal Dağı’ndaki 3 milyon 297 bin 832 metrekare orman arazisi 3 Nisan 2009’da AKP’li Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun imzasıyla İngiliz sermayeli maden şirketine 2026 yılına kadar tahsis edilmişti ya…

İşte o tahsis izni Manisa İdare Mahkemesi’nce iptal edildi.

Tarihe not düşülsün diye buraya yazıyorum:

Esas No: 2009/760

Karar No: 2010/820

Orman tahsis izni olmadan da İngiliz sermayeli maden şirketi Sardes Nikel Madencilik AŞ, Çal Dağı’nda hiçbir etkinlikte bulunamaz.

Sülfirik asitli yığın liçi yöntemiyle tarihsel ve doğal dokuyu tahrip edemez.

***

Bu zafer kuşkusuz bir hukuk zaferidir.

Bir hak arama ve hukuk mücadelesinin ürünüdür.

Turgutlu’da ve Gediz Ovası’nda aylardır mücadele yürüten, ülkenin dağlarının, ormanlarının, ovalarının, limanlarının, denizlerinin sermayeye, para babalarına tahsis edilmesine itiraz edenlerin zaferidir.

Orada yaşayan yurtseverlerin zaferidir.

Turgutlu’da bugün 11.00’de davullu zurnalı bir kutlama etkinliği gerçekleştirilecek. Eski belediye binasının önünde İdare Mahkemesi’nin kararı basına ve kamuoyuna duyurulacak. Aylardır süren bu mücadeleye emek verenlere teşekkür edilecek.

Bu sıcak gelişmeyi paylaşmak istedim.

***

Yarından sonra beş bakanıyla birlikte Manisa’ya gelecek olan Başbakan Hacı Recep T. Erdoğan’ın bu gelişmeye sevinemeyeceğini adım gibi biliyorum.

Sadece Hacı Recep T. Erdoğan mı?

Değil tabi ki.

Yardımcısı Bülent Arınç da sevinmeyecek.

Başbakanla birlikte Manisa’ya gecele olan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu da sevinmeyecek. İçişleri Bakanı Beşir Atalay da sevinmeyecek.

İngiliz sermayeli maden şirketinin yönetim kurulu üyelerinden İngiltere’nin eski Ankara büyükelçisi Sir David Logan da sevinmeyecek.

Hatta kimbilir, belki de, Sayın Arınç yine “yargı bürokrasisinden” söz edip şikayetini dile getirecektir. Daha önce de yapmıştı, biliyorsunuz.

Bu karara kimlerin sevinmeyeceğini biliyoruz artık.

Sermaye sınıfının siyasal örgütü olan AKP, bu karara elbette sevinmeyecek.

Yarından sonra Manisa’ya gelecek olan Başbakan ve şürekâsına, esaslı bir “hoş geldiniz” (!) selâmı oldu bu karar.