“Anasının Nikahı”…

KENTİN SESİ - MANİSA Yazıları

Eskinin TBMM Başkanı, şimdinin Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, repertuarına yeni bir vecize daha kattı.

Geçen hafta Manisa’nın Saruhanlı ilçesinde, arazisinden yol geçecek köylülere seslenen Arınç, “Kamulaştırma işine yardımcı olun, tarlanızdan yol geçecek diye anasının nikahını istemeyin “ dedi.

Hiç kimse şaşırmadı: Çünkü tam bir Arınç üslubu… (Bkz: Şeyini şey ettiğimin şeyi…)

***

Manisa’da yayınlanan dört yerel gazeteyi okuyanlar, Arınç’ın bu yeni vecizesinden haberdar olamadılar. “Majestelerinin gazeteleri” olarak çıkan günlük dört yerel gazete, herhalde başbakan yardımcısına bu sözleri uygun görmediler ki, okurlarına bunu yansıtmadılar.

Arınç, yüzlerce köylünün ve onlarca kameranın karşısında “Anasının nikahını istemeyin” demekten çekinmiyor. Ama kraldan fazla kralcı yerel gazeteler, bu sözleri aktarmaktan çekiniyor.

İki hafta önceki yazımda bu gazetelerin “Rockefeller gazeteleri” olduğunu yazmıştım. Her gün beni yeniden haklı çıkarıyorlar.

Neyse ki ulusal basın, İstanbul gazeteleri ve internetten yayın yapan haber portalları, “Anasının nikahı” haberini verdiler.

***

Şimdi Sayın Arınç’a birkaç soru yöneltmek vacip oldu.

Kuşadası Limanı İsrail’e satılırken sesini çıkarmayan Arınç…

İETT garajı Dubaili’ye verilirken gıkını çıkarmayan Arınç…

İzmir Limanı Hong Kong’a sunulurken rahatsız olmayan Arınç…

Türk Telekom Arap sermayesine peşkeş çekilirken ağzını açmayan Arınç…

Oyakbank Hollandalı’ya armağan edilirken seyreden Arınç…

Manisa Ovası’ndaki köylüsüne, çiftçisine “Anasının nikahını istemeyin” diyor açıkça…

İsrail, Dubai, Hong Kong, Lübnan, Hollanda sermayedarları, parababaları memleketin anasının nikahını üstlerine geçirirken sus pus olan Manisa Mebusu Arınç, kendi seçim bölgesinde, kendi seçmeni çiftçilerle alay edercesine, kafa bulurcasına, “Anasının nikahını istemeyin” diyebiliyor.

Üstelik de etrafında pervane olan, üç düğmesini ilikleyip yaltaklanan yalaka sürüsü de bu lafları iğrenç sırıtışlarla dinleyip alkışlayabiliyor.

***

İşin garibi, bir haftadır bekliyorum. Manisa’da bir gazete, bir muhalefet partisi milletvekili, bir il başkanı, bir köşe yazarı, bir toplum önderi çıkıp da, “Bülent Efendi, siz memleketin anasının nikahını üstüne geçiren çok uluslu sermayedarlara bu ülkenin tapusunu verdiniz. Şimdi hemşeriniz olan çiftçilere ‘Anasının nikahını istemeyin’ diyorsunuz. Bu ne cesaret, bu ne küstahlık” diye soracak mı diye bekliyorum.

Tık yok.

Çıt yok.

Bu soruyu elbette Manisa’nın “hacıyatmaz” yerel gazeteleri sormaz, onlardan beklemiyorum. Ama bu şehirde bir tane vicdanlı, bir tane yürekli, bir tane çağının tanığı, sosyal sorumluluk sahibi kanaat önderi de mi yoktur yahu?

***

Bazen suya mı yazıyorum, buza mı diye düşünüyorum boşuna mı üzülüyorum diye soruyorum kendi kendime de.

Verecek cevaplar bulamıyorum, ah!

***

BİR AÇIKLAMA

İletişim kazaları, bazen yanlış anlamalara ve anlaşılmalara yol açıyor.

Geçen hafta bu köşede “Ceylan parçalanırken, yazar yabancılaşırsa…” başlıklı bir yazı kaleme getirmiştim.

Diyarbakır Lice’de gövdesi parçalanarak ölen 13 yaşındaki Ceylan Önkol için bir metin oluşturulmuş ve Türkiye Yazarları başlığıyla imzaya açılmıştı.

Ben de, PEN Türkiye Merkezi’nin resmi açıklaması varsaydığım bir açıklamayı hatırlatmış ve “Yazarın yabancılaşması, aydının duyarsızlaşması bu mudur acaba?” diye bir soru yöneltmiştim.

PEN Türkiye Merkezi Başkanı İnci Aral aradı, Türkiye Yazarları başlığıyla imzaya açılan metne kişisel olarak katıldığını, PEN üyesi tüm yazarların da isterlerse bu metne imza koyabileceklerini belirterek, şunları söyledi: “Sadece metni, aldığımız ilke kararı nedeniyle PEN’in web sayfasında yayımlayamayacağımızı belirttim. O metin, bir edebiyat dergisine yakışacak kadar güzel ve insani. Geçen yıl buna benzer bir metni sitemize koyduk, farklı gruplar arasında küfürleşmeye varan gerginlikler yaşandı. Bu da PEN’e zarar verdi. Biz de bir ilke kararı aldık ve bir grup yazarın imzaladığı bildirileri, metinleri kullanmayalım dedik. Sitemizde sadece PEN’in duyuru ve kararlarını yayımlıyoruz. Yoksa Ceylan’ın o şekilde ölümü trajiktir ve dikkat çekilmesi, faillerinin bulunup yargılanması gereken bir konudur.”

Ben de Yazar İnci Aral’a bu açıklaması için teşekkür ettim ve iletişim kazalarının yaşanmaması için daha sık görüşmeye karar verdik.

Sevgili dostum Yazar-Şair Onur Caymaz’ın kaleme getirdiği o incelikli, duyarlılık dolu metni bu vesileyle bir kez daha hatırlatmış oluyorum, o bildiriye yeniden ve yeniden imza attığımı bir kez daha belirtmek istiyorum.

[email protected]