Ağlatan Kongre, Yarılan AKP…

KENTİN SESİ - MANİSA Yazıları

AKP kongreler sürecinde.

Her hafta sonu birkaç şehirde kongre var.

Siz buna “kırılma süreci”, “ayrışma süreci”, “yarılma süreci”, “sonun başlangıcı süreci” de diyebilirsiniz.

Nerden bu kanıya varıyorum peki?

Dört gün önce Manisa il kongresini izledim.

22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde Manisa’nın dağına taşına “Demokrasinin Yıldızı” unvanıyla posterleri, fotoğrafları asılan Bülent Arınç, yıldızlığını gösterdi yine.

Son yıllarda adet edindiği üzere salya sümük ağlayarak “hamasetini” konuşturdu.

Hasta yatağından kalkıp serum hortumunu bir kenara fırlatıp partisinin Manisa il kongresine yetişti, bir Hızır misâli.

Esti, yağdı, gürledi kürsüde.

Ağlamayı da ihmal etmeyerek tabii ki.

***

Bilenler bilir, bilmeyenlere anımsatalım: İktidar partisinin Manisa il kongresi kısa süre önce iki kez ertelenmişti.

İktidar partisi, Manisa’daki yerel seçim hezimetinin ardından şöyle partiyi kucaklayıcı, toparlayıcı bir il başkan adayı bulmaya muktedir olamamıştı.

Nelere nelere muktedir olan AKP, Manisa’da Bülent Arınç’ın dişine layık bir il başkan adayı çıkaramayınca iki kez ertelenen kongre nihayet 19 Temmuz Pazar günü Sayın Arınç’ın timsah gözyaşları eşliğinde yapılabildi.

***

Kürsüde çok ilginç bir konuşma yaptı Sayın Arınç.

Dedi ki: “Bu kongrede benim gönlümün kimden yana kiminle birlikte olduğunu tahmin edebilirsiniz. Bu kongre kırılma noktasıdır. Ya sadıklarla beraber olacağız, bu parti tekrar eski gücünü fazlasıyla kazanacak, ya da sahtekârlarla yolumuzu ayıracağız.”

Arınç’ın dediği şu: “Benim desteklediğim, istediğim, arzu ettiğim adayı destekleyin. Benim arzumun hilafına, bana rağmen aday olan, liste çıkaranlar ise sahtekârlardır, onlarla yolumuzu ayıracağız.”

Arınç’ın cümlesini sağdan sola da okusanız, soldan sağa da okusanız, yukarıdan aşağıya da okusanız, aşağıdan yukarıya kadar da okusanız, bu böyle anlaşılır.

Arınç, “Partimiz eski gücünü kazanacak” dediğine göre, partisinin giderek güç yitirdiği, yarılmalarla, kırılmalarla karşı karşıya kaldığı ön kabulüyle konuşuyor.

Ve “eski gücü yeniden kazanmaktan” söz ediyor Sayın Arınç.

İşin ilginci de “beraber yürüdük biz bu yollarda” denilen pek çok partidaşa alenen “sahtekârlar” diyor.

Bu durum, “sonun başlangıcı” değil de nedir?

“Beraber ıslanılan yağmurlar” kuruyup çöle mi dönmüştür?

***

Kimlerdir Arınç’ın “sahtekarlar” dediği bu kişiler, bir bakalım:

Partinin iki dönem il genel meclisi başkanlığını yapan ve 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde yeniden il genel meclisine seçilen Hayrullah Solmaz.
Partinin Manisa’da dördüncü il başkanı Ramiz Şiyak.
Partinin eski Manisa merkez ilçe başkanlarından Adnan Erbil.
Partinin kurucularından, Bülent Arınç’la Refah Partisi’nden beri yürüyen otuz yıllık yol arkadaşı Halil Çınar.
Fazilet Partisi’nin il başkanlarından, Arınç’ın eski yol arkadaşlarından Zeki Sevinç.
Partinin Manisa’da beşinci il başkanı Zülfikar Gürcan.
Ve daha pek çok isim…

Sayı Arınç, ağladı ağladı, hıçkırdı hıçkırdı salonu duygusal bir atmosfere soktu ve ne kadar eski yol arkadaşı varsa, hepsine “sahtekârlar” dedi, noktayı koydu.

***

TBMM başkanlığına aday olduğu vakit, karşısına alternatif adaylar çıkınca “İşte demokrasinin güzelliği” demek zorunda kalan Arınç, Manisa il kongresinde demokrasinin güzelliğini unutup, “farklı liste çıkaranlara” karşı ne kadar tahammülsüz olduğunu açıkça gösterdi ve onlarca yıldır birlikte siyaset yaptığı insanlara bir çırpıda “sahtekârlar” yaftasını yapıştırıverdi.

***

Bir gün önce hastalanıp müşahede altına alındığı halde, serum hortumunu çıkarıp kongre salonuna gelen Arınç, kendi deyişiyle, muhaliflerin “şeyini şey etmeye” niyetlenmiş, besbelli.

Bilirsiniz Arınç, sorusunu beğenmediği gazetecinin “şeyini şey etmekle” ünlüdür.

Halinden şikayetçi olan Alaşehirli, Turgutlulu çiftçileri azarlamakla meşhurdur.

Sorusunu beğenmediği gazeteciye “şeyini şey ettiğimin şeyi” diyen Arınç, kongre salonuna da “listesini fikfiklediğimin muhalifleri” demek için adeta “Kiziroğlu Mustafa” edasıyla girmiş, ikinci liste çıkaranlara “sahtekârlar” demiş ve sadece hüngürdemeyi tercih etmiştir.

***

Şunu unutmamak lâzım ki…

Türkiye’de salya sümük ağlayanlar ise Amerika’yı mesken tutmaya alışkındır. Türkiye’de kürsü kürsü, cami cami ağlayanlar, şimdi Amerika’daki villasında Beyaz Saray’la el ele gönül gönüle dünyaya nizamat vermektedir.

Sayın Arınç da böyle bir şeye özenmiş olabilir. Ama nafile bir çabadır Arınç’ınki.

Zira Arınç’ın gözyaşları, sadece “burun farkıyla” il kongresi kazandırmaya yetmektedir.

Hepsi hepsi de budur.

Sayın Arınç ki…

2002’den beri AKP’nin haşarı çocuğu…

AKP kadrolarının “dili kemiksiz” elemanı…

Her konuşması, “Acaba şimdi kaç çuval inciri berbat edecek” diye dikkatle izlenen mebus…

Sorusunu beğenmediği gazeteciye, canlı yayında “şeyini şey ettiğiminin şeyi” diyebilecek kadar pervasız…

Laikliğin tarifinin yeniden yapılması gerektiğini söyleyecek kadar gözü kara…

Alaşehir ve Turgutlu’da hallerinden şikayet eden çiftçileri, “Terbiyesiz, otur yerine” diye azarlayacak kadar mağrur…

“Afrikalı zombiler” diyerek yılın gafı ödülüne hak kazanmış bir ayrımcıdır…

***

Herkesçe bilinir… Milletvekili adaylarını, belediye başkan adaylarını ve daha pek çok adayı belirlemek için oy kullanılan “eğilim belirleme sandıklarını”, partililerden kaçırıp Ankara’da açtırmak da, Manisa siyasi tarihine Bülent Arınç’ın bir armağanıdır.

Tek parti döneminin “açık oy gizli tasnif” yöntemini yıllar sonra hortlatmak, Manisa Mebusu Bülent Arınç’a nasip olmuştur.

Arınç’ın demokrasisi, Amerikan demokrasisidir.

***

22 Temmuz seçimleri öncesinde “demokrasinin yıldızı” ilan edilen Arınç, bence “demokrasinin yıldızı” değil, “starı” olmalıdır.

Zira “yıldız” Türkçe, “star” Amerikancadır.

Gözyaşıyla, hıçkırığıyla, zırıl zırıl ağlamasıyla, Sayın Arınç’a en çok starlık yaraşmaktadır.

Amerikan yıldızı ki, en çok yakışandır ona!