İncirlik'teyiz. Biliyoruz, o üssün içinde yalnızca Amerikalılar, NATO’cular, Siyonistler yok; ülkücü tilkiciler, yobazlar, TÜSİAD’cılar, sağcılar, CHP’liler de var.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken Tel Aviv'de yaptığı görüşmelerde, Gazze'de ateşkes olmaksızın Suudi Arabistan ile normalleşmenin gerçekleşmeyeceği uyarısında bulunmuş Siyonistlere. Normalleşmiyorlar da ne yapıyorlar diyorsanız not edeyim; hiçbir şey. Suudiler İsrail’in bölgedeki en büyük destekçisi. Sadece Filistin meselesinde değil İran’a karşı da İsrail’i destekliyorlar. Onlar için Şiilik Siyonizm’den daha tehlikeli çünkü.
Bir öngörü değil bu, örnekleri var. İsrail’in 1 Nisan’da Şam İran Büyükelçiliği yerleşkesine düzenlediği saldırının ardından İran füzelerle karşılık vermişti hatırlayacaksınız. O saldırıda İsrail’e destek ABD, İngiltere, Fransa’nın yanı sıra Ürdün’den geldi. Sonra bu ittifaka Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri katıldı. Hep birlikte Siyonist İsrail’i korumak için canla başla çalıştılar.
Kim bu Siyonistsever Suudiler? Muhammed’in temiz-saf inancının peşinden giden bir aile-hanedan. İsrail yancısı Ürdün’ün resmi adı ise Ürdün Haşimi Krallığı. Ülkenin sahibi olan çakma kral kendini Haşimi soyundan sayıyor çünkü. Haşimiler veya “Benî Haşim” İslam peygamberi Muhammed'in mensup olduğu Kureyş kabilesinin kollarından biri. O kollar, şimdi, din kardeşleri yerine “Yahudi İmparatorluğu” kurmak amacıyla katliam yapan Siyonistleri sarmalıyor. E Gazze’yi bombalayan uçakların yakıtları da “mevali” Azerbaycan’dan geliyor. O yakıtlar diğer mevali Türk-İslamcıların gemileriyle İsrail’e ulaştırılıyor. Biçare Gazzelileri hep birlikte bombalıyorlar.
İslamcılığın sefaletidir bu. Din kardeşliği, Müslüman dayanışması falan hepsi hikâye. Müslüman Müslümanın kurdudur ve gerçeği budur. Esas olan Müslümanların birbirlerine düşmanlığı ve emperyalizme kulluğudur. Allahlarına değil çıkarlarına hizmet ederler, Amerikan ordusuna secde ederler.
***
İslamcının emperyalizme kulluğu bizim bir iç meselemizdir haliyle. Çünkü bizim İslamcılarımız da en az Haşimiler veya Suudiler kadar emperyalizme kuldurlar. NATO’nun sadık hizmetkarlarıdırlar, ABD’nin, AB’nin, İsrail’in arkasından hiç ayrılmazlar. Yeminli antikomünist olmaları bu tavırlarının gereğidir. İslamcılığın şartları işte bunlardır.
Biz söylüyoruz, yazıyoruz ayrı ama artık NATO ordusunun yüksek komutanları da söylüyor. İslamcılık emperyalizmin bir projesidir. Eski, Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, yakınlarda çıktı açıkladı o büyük projeyi. “Türkiye'de bir derin devlet vardır ama bu Amerikan derin devletinin uzantılarıdır” dedi. Bunun nasıl kurulduğunu da şöyle anlattı; "Türkiye'de silahlı kuvvetler veya askeri öğrenciler içinden seçilen gençlere Seferberlik Tetkik Kurulu ve sonra da Özel Harp Dairesi'nde görev verilirdi. Bunların kim olduğunu sadece MİT bilirdi. MİT ise zaten CIA ile Ankara'da aynı binada altlı üstlü çalışırdı. Maaşlarını ABD verirdi. Bu kadrolar içinden devşirilen insanları sonra ABD ve İngiliz istihbaratı Türkiye aleyhine kullandı. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu gibi kamuoyunu uyarmaya çalışan değerlerin ortadan kaldırılmasında bu yapının rolü vardır. Türkiye 12 Eylül'e bu kadrolar tarafından sürüklenmiştir.” Demek ki devletin içinde maaşlarını ABD’nin verdiği, yönlendirdiği görevliler vardır. Bizleri vuranlar, öldürenler onlardır.
E hal böyle olunca dincilerin-yobazların-tarikatçıların devreye sokulmaması olmaz. Pekin’den takip ediyoruz: “Fetullah Gülen, Mehmet Şevket Eygi gibi isimler 1959'da bu yapı içinde görevlendirildi. Görevleri, Yeşil Kuşak projesi çerçevesinde komünizmle mücadele faaliyetleriydi. 12 Eylül'den sonra yakalanan Fetullah Gülen'in serbest bırakılması için Genelkurmay Başkanı aradı ve serbest bırakıldı. Bu tür insanların bir kısmı CIA tarafından devşirildi ve şimdi FETÖ dediğimiz istihbarat örgütü kuruldu.” Dedik ya, İslamcılık emperyalizmin bir projesidir.
“Devletin omurgası ele geçirilmişse, siyasi yapı bu işin dışında tutulabilir miydi?” Pekin’in sorusu budur. Yanıtı basit, siyaset de ele geçirilmiş olduğu için Türkiye 1952'den beri savrulmaktadır. Savrulduğumuz yıllar ABD’ye ve NATO’ya teslim olduğumuz yıllardır. İslamcılar işte o savrulmanın öz çocuklarıdır. Kıblelerinin ABD ve NATO olması doğaldır.
***
Bu karanlık ittifakın nasıl kurulduğunu biliyoruz. Office of Defense Cooperation, yumuşatılmış şekliyle Amerikan İşbirliği Ofisi, Marshall yardımları ve Truman Doktrini gereğince 1947 yılından beri Türkiye’de faaliyette. Kısa adı ODC olan örgüt, bir Amerikan Savunma Bakanlığı kuruluşu. 1958’de isim değiştirerek JAMMAT olmuş, 1994’te JUSMMAT’a dönüşmüş. ODC’nin faaliyette bulunduğu 20 ülkede adresi Amerikan Elçilikleri. Türkiye’de örgütün adresi, Özel Kuvvetler Komutanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Merkez Orduevi, Kara Harp Okulu gibi çok stratejik kuruluşların merkezi. Düzen bu karanlık yapıyla böylesine iç içedir.
E ne olmuş demeyin. ODC, Pentagon bünyesinde faaliyet gösteren CIA, DIA, NSA gibi 13 farklı istihbarat örgütünün ortak ofisi aynı zamanda. Ülkemizde ilerici hareketlerin şiddetle bastırılması, katliam ve cinayetlerle ülkenin bir iç savaşa sürüklenmesi ve tabii askeri darbeler bu örgüt tarafından planlanmakta, yönlendirilmekte. Bu örgütün kurduğu Özel Harp Dairesi’nce yürütülen gayrinizami harbin içinde MHP ve Ülkü Ocaklarının özel bir rolü var. İlim Yayma Cemiyeti türü gerici yapılanmalar bu örgütün himayesinde kurulmuş, serpilmişler. Çıkış noktaları CIA destekli Komünizmle Mücadele Dernekleri. Karşıdevrimin öncü simaları, Özal ailesi, Topbaş ailesi, Ülkerler, Sebahattin Zaim, Nevzat Yalçıntaş, Ali Bulaç, fesli Kadir bu cemiyetin verimleri. Şimdi Bilal Erdoğan’ın başkanlık koltuğunda oturduğu İlim Yayma Vakfı tüm ülkeye yayılmış 180 şubesiyle, 167 öğrenci yurdunu ve 98 eğitim merkezini kontrol ediyor. Adnan Menderes’ten Tayyip Erdoğan’a tüm sağcı siyasi şahsiyetler bu cemiyetin tedrisatından geçmiş.
Evet, Türkiye NATO’ya adım attığı 1952'den beri savrulmaktadır. Savrulduğumuz yıllar ABD’ye ve NATO’ya teslim olduğumuz yıllardır. İslamcılar işte o savrulmanın öz çocuklarıdır, ABD ve NATO’ya secde etmeleri doğaldır.
***
Bakın THTM NATO’ya karşı yürürken, İslamcıların reisi ABD’de NATO’yla ilişki tazeliyor. Fıtratları gereğidir. Ta 1969’da, toplanıp-silahlanıp Amerikan 6. Filosunu protesto eden gençlere saldırarak yaptılar çıkışlarını. Komünizmle mücadele örtüsünün arkasında Amerikan askerlerini koruyorlardı. Silahlanıp cihada çıkan güruhun başında General Pekin’in kontrgerilla bağlantısını açık ettiği Mehmet Şevki Eygi vardı. “İstiklal Savaşında keşke Yunanlılar kazansaydı” diyebilecek kadar bu ülkeden nefret eden Kadir Mısırlıoğlu içlerindeydi. AKP’nin Meclis Başkanlarından İsmail Kahraman önlerindeydi. “Kıble o tarafta” diye Boğaz’a demir atmış Amerikan savaş gemisi istikametinde namaza duranların başını çekenlerdir bunlar. Fethullah Gülen o yıllarda İzmir’de, Kestanepazarı Camiinde, vaizlik ve Kuran Kursu öğretmenliği yapıyordu. Vaazları hep komünizme karşı cihat üzerineydi. Hepsi Türkiye’nin NATO’ya üye olduğu 1952 yılında kurulan Özel Harp Dairesi veya ilk adıyla Seferberlik Tetkik Kurulu’nun devşirdiği elemanlardı. İslamcılık Emperyalizmin bir projesidir.
***
Tayyip Erdoğan ABD'deydi. Gazze çoluk-çocuk demeden bombalanır, İsrail Lübnan’ı işgale hazırlanırken ABD’ye ve NATO’ya övgüler dizip döndü. Damadı, geçen yıl, Antalya açıklarında demirleyen Gerald Ford uçak gemisine davet edilmiş, gemide selfie çektirip paylaşmıştı. Emperyalist Amerikan donanmasının en büyük gemilerinden olan Gerald Ford, o ünlü 6. Filo’nun bir parçasıdır. O tarihte Türk donanmasıyla Akdeniz’de ortak bir tatbikat gerçekleştirmiş, dönüp Antalya açıklarına demirlemişti. Demek ki siyasal İslamcılar o gemiyi hiç terk etmedi. O “selfie”ye bakın göreceksiniz, 1968’den beri kıbleleri Gerald Ford’tur.
Biz de rıhtımdaki yerimizi hiç terk etmedik. 1968’den beri Conileri denize dökmek için teyakkuzdayız. 6. Filo askerlerini denize döken Denizlerle aynı yolda yürümeye devam ediyoruz. Türkiye’nin emekçi halkını emperyalizme karşı saf tutmaya çağırıyoruz. Türkiye NATO’dan çıksın, emperyalist üsler kapatılsın istiyoruz. Emperyalist donanmalar Akdeniz’den, Karadeniz’den, Boğazlar’dan, limanlarımızdan defolsun diyoruz.
İslamcılık Emperyalizmin bir projesidir. Biz kovalarız onlar korur, biz kalelerine saldırırız onlar kıble yapar, tapar. Emperyalizme, ABD’ye, NATO’ya, Siyonizm’e karşı savaş aynı zamanda bu gerici-yobaz güruha karşı savaştır haliyle.
İncirlik'teyiz. Biliyoruz, o üssün içinde yalnızca Amerikalılar, NATO’cular, Siyonistler yok; ülkücü tilkiciler, yobazlar, TÜSİAD’cılar, sağcılar, CHP’liler de var. Düzen kaynaşmış bir kütle halinde orada. Gideceklerse hep birlikte gidecekler, biliyoruz. Türkiye’yi NATO’dan ve NATO’yu Türkiye’den çıkardığımızda arınacağız, tertemiz olacağız demek ki.
Sadeleşiyoruz ve sadeleştirerek devam ediyoruz… NATO defol, NATO’cu sen de!