Türkiye 5 yıldır krizin gölgesinde. Alım gücü hızla geriliyor, işsizlik yeniden şahlanıyor. Çalışma ve yaşam koşulları günden güne ağırlaşırken holdinglerse sinsi bir algı oyununun peşinde.
Neredeyse her hafta bir sosyal medya kullanıcısının "ofiste bir günüm" temalı videosu popüler oluyor, haber portallarında "Burada çalışmayı kim istememez" başlığıyla sunuluyor.
Son örnek Koç Holding'den geldi. Beyaz yakalı emekçilerin uzun çalışma saatlerine zorlandığı, intihara sürükleyen mobbinglere maruz kaldığı gerçeğine inat pembe bir tablo çizildi. Buna göre Koç'ta mesai lüks bir otelde tatilden farksız: Açık büfe kahvaltı, dilediğin menüyü seçebildiğin öğle yemeği, "mocktail" atölyesi, ofis içerisinde spor salonu...
Videoya yapılan bir yorumsa görünenin ardında başka bir gerçek olduğunun sinyalini verdi. Görüntüleri şaşkınlıkla izleyen bir Koç çalışanı, "Biz başka Koç'ta çalışıyoruz galiba" diye sordu.
Anlatılan kimin hikayesi?
Nitekim henüz bir hafta olmadan videonun yaldızları döküldü. 16 Ağustos'ta Rahmi Koç'un Göcek'ten Kaş'a yelken açtığı sırada Koç'a bağlı WAT Motor'da 200'e yakın işçi işten çıkarıldı.
O işçilerden biri Oltan Avcu. Koç'un "hiçbir işçisine değer vermediğini" söylüyor. Çünkü iki defa iş kazası geçirmiş, bu nedenle parmağını kaybetmiş, itiraz ettiğinde hakaretlere maruz kalmış, tehdit edilmiş, o tezgahtan bu tezgaha sürülmüş.
Yaşadıklarını soL'a anlatan Avcu'nun hikayesi, aslında Koç Holding'in nasıl Türkiye'nin en büyük sermaye grubu haline geldiğinin kısa bir özeti.
İş kazası yaşamanın bedeli: Yalan, hakaret, sürgün
Çerkezköy'deki fabrikanın strator hazırlama sahasında çalışan Oltan, kullandıkları bir robottaki mıknatısın yetersiz olduğunu önce hat lideri ve vardiya amirine sonra iş güvenliği uzmanına bildiriyor. Her defasında "iyileştirme yapılacak" yanıtını alıyor.
Ve beklenen kaza 2021 Temmuz'unda yaşanıyor. Robot 40 kiloluk bir malzemeyi Oltan'ın koluna düşürüyor. Kolundaki derin kesiğe rağmen iş arkadaşının otomobiliyle gönderiliyor hastaneye. Sonrasını kendisinden dinleyelim:
"Bölüm şefi 'kolunu uzatmasaydın kesilmeyecekti' dedi. Halbuki ben refleks olarak arkadaşımı itmiştim. Eğer itmeseydim daha büyük hatta ölümle sonuçlanan kaza olabilirdi.”
Tedavi olan ve 45 gün sonra işe dönen Oltan, ilk olarak çalıştığı bölümün değiştirilmesini talep ediyor. Şefinin bu talebe verdiği yanıtı şöyle aktarıyor:
"Bana ilk tepkisi 'senin psikolojin bozulmuş, git tedavi ol' demek oldu. Ben orada büyük bir kaza geçirmişim, bir insan olarak yardımcı olmaya çalışırsın. Kimse ilgilenmedi. Terslediler, hakaret eder gibi konuştular."
Hakaretleri adeta ceza gibi bir değişiklik izliyor. Yaşadığı iş kazası nedeniyle daha güvenli bir bölümde çalışmak isteyen işçi, yüzlerce derecede alüminyum eritilen dökümhaneye sürülüyor.
Bir parmak koptu, iş güvenliğine kaynak bulundu
"Baskılara yenik düştüm" diyen Oltan Avcu, dökümhanedeki bir ayın sonunda eski bölümüne dönmeyi istiyor. Talebinde haklı olduğuysa ancak parmağı koptuktan sonra anlaşılıyor.
Oltan ilkinden farkı olarak ikinci kazanın tarihini net olarak hatırlıyor: "Büyük bir travma yaşadığım için unutmuyorum. 16 Ocak 2023."
Kazanın yaşandığı makine 1974 model. Neredeyse şirketle yaşıt. Bu nedenle cihazın değiştirilmesi ya da önemli ölçüde yenilenmesi gerekiyor. Ancak üretim kapasitesini düzenli olarak artıran şirket, buna "kaynak bulamıyor":
"Sahada çalıştırdıkları makineler o kadar eski ki sürekli bir kazayla burun burunayız. İş güvenliği ve yönetim bu makineyi aldı, kapağına switch(kontrol cihazı) taktı. Daha önce bu switch olmadığı için makinenin şalterini kapatıyor öyle devam ediyorduk. Bu yenilikten sonra gerek duymadık çünkü kapak açıldığı an makine duruyordu artık. Makine takıldığı sırada ben müdahale etmeye çalışırken birdenbire çalışmaya başladı ve sol el dördüncü parmağımı kopardı."
İlk kazada Oltan Avcu'yu suçlayan şirket, bu defa makinenin hatalı olduğunu kabul ediyor. Saatler içerisinde makinenin sensörleri yenileniyor, switchleri değiştiriliyor ve diğer güvenlik önlemleri artırılıyor.
'Size Oltan çoksa bana da WAT motor çok'
"Hakkımı aramak zorundaydım" diyen Oltan, ikinci kazadan sonra Emniyet'e başvurarak şirketten şikayetçi oluyor.
Bunun üzerine personel müdüründen bir telefon alan Oltan, "Şikayetini geri çek, gel çalış. Eğer çekmezsen seni işten atarım" sözleriyle tehdit ediliyor.
Şikayetini geri çekmeden işbaşı yapmak için fabrikaya gittiğinde de aynı müdürü yeniden karşısında buluyor.
"Para pul istemiyorum. Kendimi daha güvenli sahalara atmak istiyorum. Buna dair imzalı bir kağıt istiyorum. Çünkü bu sahada durdukça fiziken ve ruhen yıprandım. Bana 'İmzalı kağıt veremem, şikayetini çekmezsen seni işten atarım' dedi. Ben de 'Burası sanayi bölgesi. Size Oltan çoksa bana da WAT Motor çok" dedim."
Oltan çalışmaya devam ediyor ama mobbing de giderek artıyor: "İzin istediğim zaman vermediler aynı gün başka arkadaşıma verdiler. İstenmiyorsun tavrını alttan altta hep hissettirdiler."
'Maaşımız ekside kalmadı ama sağlığımız ekside kaldı'
16 Ağustos'ta Oltan'la birlikte 200'e yakın işçi "küçülme" gerekçesiyle işten çıkarıldı. Bu işçilerin bir bölümü daha önce iş kazası geçirmiş kişiler. Kimileri personel müdürüne inanıp şikayetçi olmamış. Ancak onlar da diğeriyle birlikte işlerini kaybetmiş.
Oltan'ın WAT Motor'da yaşadıkları, Koç'un ofis güzellemelerinin aksine karanlık bir tablo çiziyor, sömürü gerçeğini tüm çıplaklığıyla hissettiriyor.
"Koç belki dünya genelinde büyük bir şirket olabilir ama emin olun işçilerini, özellikle WAT Motor'daki işçilerini hiçbir değer vermeden, her türlü tehlikeye karşı çalıştırmaya devam ediyor. Koç'un böyle zengin olduğuna inanmaya başladım. Hani diyorlardı 'zengin olanlar milletin sırtından oluyor' diye. Evet, bizim sırtımızdan zengin oldular. Maaşımız hiç ekside kalmadı ama sağlığımız ekside kaldı. O fabrikada çalışanların çoğu bel fıtığı, parmak kırılması, kol-bacak kesilmesi, yanıklar yaşıyor. Hiçbirine sahip çıkılmıyor."
Yaşadıkları Oltan'ı derinden etkilemiş. "Hâlâ geçirdiğim kazalar, uygulanan mobbingler rüyalarıma giriyor" diyor, psikolojik destek alıyor. Ancak mücadelesinde kararlı:
"Holdingde sefa sürdüklerini gördüğümde şikayetimi geri çekmedim. Kazanırım, kazanamam bilemiyorum ama şikayetimin her zaman arkasındayım."