Özgürlükçü sol artık CHP'dir!

"Gördün mü" diye birbirlerine mesaj yolluyordu CHP yolcusu solcular. Kılıçdaroğlu'nun "yoldaşlar" hitabından çok heyecanlanmış, kurultay ile birlikte Türkiye'de yeni bir dönem açıldığına ikna olmuşlardı. Mesajlar döndü dolaştı en son bize de gelmeye başladı, "nasıl bulmuştuk, yoldaş Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını…" Düne kadar bazı Türkiye Komünist Partililerin birbirlerine "yoldaş" diye hitap etmesini "toplumdan soyutlanmışlık"la itham edenler de vardı, CHP Genel Başkan'ın yeni söylemini pek beğenenler arasında…

"Yoldaş" lafını dile dolayarak, bu sözcüğü sıradanlaştırarak solcu olunamayacağını kanıtladıysa Kılıçdaroğlu, ben bu işten fazlasıyla memnun olurum açıkçası…

CHP'nin sol bir söylem geliştirmesinden rahatsızlık duymayacağımızıysa başından beri dile getirmiştik.

CHP Kurultayı, sol bir yükselişin, toplumda sol arayışın teyid edilmesidir bir bakıma… Düzen siyasetinin en köklü partisi, yaklaşmakta olan seçimlerde hükümet partisini zorlayabilmek için "sol"a gereksinim duyuyor. Sol jargon hatırlanıyor, solla teması olan, hatta sol kimliği ile tanınan bazı isimler parti yönetimine alınıyor…

Açıkçası, bütün bunların "solu bitirmek", solu CHP kuyruğuna takmak için devreye sokulduğunu düşünmüyorum. Düzen dışı solun buna değecek bir toplumsal ağırlığı yok. Henüz…

CHP solcusu ise hep oradaydı zaten, Kılıçdaroğlu geldi diye CHP'nin kapısına yığılmadılar.

CHP'nin imajını solla yenilemesi, bu partinin bir çıkış yakalayabilmek için toplumdaki arayışa iyi-kötü yanıt verme ihtiyacı hissetmesiyle, ayrıca solun düşünsel potansiyeline kapıları bütünüyle kapatarak politika üretilemeyeceğinin anlaşılmasıyla ilgilidir.

Bu ise elbette sola alan kapatarak, kendi solunu yok etmeye çalışarak yapılabilir ancak. Bu anlamda CHP'lilerin sürekli olarak "herkes gelsin CHP'de çalışsın" demeleri, son kurultayda çok fazla çizik yiyen bir siyasetçinin "sekiz parti CHP'ye katılacak" diye ortaya konuşması, hiçbir zaman kendi soluna tahammül etmeyen CHP'nin bu bağlamda daha agresif davranacağının kanıtı olarak görülebilir.

Oysa CHP'ye katılacağı müjdelenen partiler sol partiler filan değildir, onlar emekli generallerin partileri, en seçkin kadroları zaten CHP'ye girmiş olan ya da zamanında pazarlık için kurulmuş partilerdir. Bu kalabalığın azalması ve hepsinin CHP'de buluşması gerçekten hayırlı bir gelişmedir. Sol partiler ise, CHP'nin solu dizayn etme girişimlerini bertaraf etme yeteneği kazanamamışlarsa bunca deneyimden sonra, ne işe yararlar ki!

CHP solculuk yapmadan toplumsal bir rüzgar estiremeyeceğini kavramıştır. Bu rüzgarı estirirken gerçek soldan ses çıkmasını elbette istemeyecektir.

Burada CHP tasarımcılarının en büyük güvencesi, 12 Eylül sonrasında ama özellikle AKP'li yıllarda sol kavramının içine edilmesidir. Sol değerler, solun temel ilkeleri konusunda inanılmaz bir kirlenme yaratılmışsa bunun suçu CHP'ye yüklenemez.

Tarikatların sivil toplum örgütlenmesi olduğunu söyleyenler CHP'nin ötesindeki soldan çıktı AKP'nin devrimci bir parti olduğunu keşfedenler CHP'yi faşistlikle itham edenlerdi Erdoğan Anayasası'na kalkan olanlar hem devrim hem de işçi sınıfı adına konuştuklarını ileri sürmektelerdi.

Ben "bu kadar kirlenen sol kavramı tez elden terk edile"cilerden değilim. Sanki sosyalizm kavramının cılkı çıkmadı mı? Bu bir ideolojik mücadeledir, kavramları terk ederek, alan boşaltarak bu işle baş edilmez. Çıkılacak, "sol budur" denecek, başka yolu yok…

Şimdi CHP de "işte sol budur" diyor. Yoldaşlar, moldaşlar bir yana, solu tanımlayanın özgürlükçülük, çokseslilik ve hoşgörü olduğunu bize kabul ettirmeye çalışıyor. Düzen dışı solun başına bela olan tezler şimdi düzen solunun eline geçiyor.

Kılıçdaroğlu'nun kurultay konuşmasında taşeronluk ve üniversite harçları konusundaki vaadleri ve yolsuzluğa vurguyu dışarıda bırakırsak, bütünüyle "özgürlükçü sol" söylem hakimdir. Bu söylem Kürt sorununda duvara toslamış olsa da…

"Özgürlükçü sol" AKP'yi dengelemek ve muhalefetle terbiye etmek, günü geldiğinde AKP'nin yolundan gidecek bir iktidar seçeneği yaratmak için ideal bir çözümdür. Bu çözümün gücü sınanmış, "devrimci sol"un içinde dahi bu maya tutmuş, Marksizm adına AKP dalkavukluğu yapanların soldan kapı dışarı edilmeleri için yıllar gerekmiştir.

"Özgürlükçü sol" bayrağı artık CHP'dedir ve kimsenin kimseyi kapı dışarı edemeyeceği büyük bir proje hayata geçirilmektedir.

"CHP camiası"nın seçim başarısına kilitlenen solcuları "bilim kurulları"na, PM dengelerine, yoldaşlık hukukuna takılıp bayılırken, CHP "özgürlükçü sol"un gereklerini hızla yerine getirmeye başladı bile.

"Özgürlükçü sol", Avrupa Birlikçi'dir, oradan feyz almıştır bu topraklarda ilk atağa kalkarken, şimdi CHP AB bayrağını ele geçirmek için hamle yapmakta, AB komiserlerinin gözüne girmek için yoğun bir faaliyet göstermektedir.

Avrupa başkentleri yeni CHP'den fazlasıyla memnundur.

"Özgürlükçü sol" tarikatçıdır. "Fethullah Hoca Türkiye'de bir fenomendir, kimsenin görmezden gelemeyeceği bilge bir adam. Fakir halkın çocuklarının okuması için sonsuz gayret gösteren biri. İyi şeyler yapıyor. İnsanlar mesailerini, paralarını bireysel dünyanın görkemlerine harcarken, Fethullah Hoca Türkiye'nin ve dünyanın her yerinde okullar açıyor. Önce eğitime hizmet veren herkesi sonsuz saygıyla selamlıyorum. Fethullah Hoca, Türk toplumunun temel değer sistemine ve milletin, devletin daha da güçlenmesine katkı yapan bir kişidir. Saygıyla izliyoruz" diyen de CHP'nin yeni ve etkili olacağı hemen anlaşılan yöneticilerinden biridir. Fethullah Gülen'in ABD tarafından desteklendiği düşüncesine "geri kafalılık" diyecek kadar sağlam bir tarikatçı, "Marx'ı okusalar böyle saçmalamazlardı" diye buyuracak kadar solcu!

Yeni CHP'den ABD'nin de pek memnun olduğu ortadadır.

"Özgürlükçü sol"un yeni misyonu işte budur.

AKP'yi meşrulaştırmak, AB projesine yeniden hayat vermek, tarikatlar karşısındaki direnci ortadan kaldırmak, Alevileri dinselleştirmek…

"Hadi siz de gelin, hepimiz buradayız" diyen dostlar…

Biz iyi ki buradayız!