Emre mi Hamit mi? Evet mi Hayır mı?

Dün gece Belçika maçından sonra "şanslıydın, yine bilardo gibi gol attın" diye dokunduran Erdoğan'ı "sizden bir şeyler öğreniyoruz Başbakanım"la yanıtlayan futbolcu Arda'nın bunu iğneleme amacıyla yaptığını düşünmek için bir neden yok. Maç başına en az 2-3 kez darbe almadan kendini yere atıp ayağını tutarak yüzünü ekşiten, her karara itiraz eden, rakip oyunculara "öldürürüm ulan seni" dercesine bakan Emre abisi gibi o da hak edilmemiş ya da alavere dalavere işi başarıların iyi bir şey olduğunu düşünüyordur.

Bunu öğrendiler.

Başbakanlarının da temsil ettiği zihniyetten. Özalların, Demirellerin piyasa kültüründen…

Ama Arda haklı, AKP ile şahikaya çıktı bu işler.

"Hayır" cephesinde, keskin "hayır"cı olduğumuz için doğal olarak bizi de utandıran tuhaflıkları, "oy avcılığı"nı içimize asla sindirmediğimizi belirterek bu referandumun bir yalanla imtihana dönüştüğünü söylemek zorundayız.

Başbakan Erdoğan "kimse Anayasa metnini tartışmıyor" diye yakınıyordu dün televizyonda. Utanmıyor. Bu metin nasıl tartışılacak? Bütün maddeler aynı torbaya dolduruldu. Şimdi "iki madde olmasa" demek moda, oysa o kadar basit değil, iki maddenin dışında da son derece sorunlu değişiklikler var pakette. Ama varsayalım ki, zurnanın zırtı yüksek yargıyla ilgili o iki madde. Neyi tartışacağız? Anayasa metninden söz ediyoruz. İç tüzük mantığıyla hazırlanan bu maddelerin her tarafından AKP'nin en ince ayrıntıyı dahi hesapladığını gösteren pis kokular saçılıyor etrafa. Demokratik Anayasa deniyor, bunu diyenler arasında hukukçular var, demiyorlar ki böyle Anayasa metni olmaz, bu kadar ayrıntıya, börtü böceğe girilmez. Halkımızın bilincini sorgulamak için filan söylemiyorum, seçmen bu maddelerin şifrelerini çözüp, asla bir sonuca ulaşamaz. Bir de üstüne Anayasa Mahkemesi'nin "ince ayarı" gelince bu maddeler tamamen kontrolden çıktı.

Şimdi bu tabloda Erdoğan kalkmış "Anayasa'yı değil AKP'yi tartışıyor, referandumu güvenoyuna dönüştürmeye çalışıyorlar" diyor. E sen değil misin, bu işi bu hale getiren? Sen değil misin, propaganda dönemini "12 Eylül'le hesaplaşıyoruz" yalanına bağlayan?

12 Eylül'de, işte bu yalan oylanacak.

12 Eylül'de, ortaya attığınız diğer yalanlar da oylanacak.

12 Eylül'de yalancılar oylanacak.

Hep beraber, utanmaksızın, sıkılmaksızın yalan söyleyen, yalan yayanlar oylanacak.

Cengiz Çandar oylanacak. Bugünkü yazısında "sivil darbe diye bir şey yoktur, bu Türkiye'de uyduruldu" diye yazmış. Yine girmiştir Tayyip kardeşinin gözüne. E doğru, Hitler de zaten çavuştu, Filipinlerin kasabı Ferdinand Marcos 1972'deki darbeyi yaparken orduyu arkasına almış, Yeltsin 1993'te parlamentoyu yerle bir ederken zırhlı birliklere emir vermişti. Onlar sivil sayılmaz!

Sivil darbe diye bir şey yoktur diyen yalancıdır.

Ergun Babahan oylanacak. O da bugün şöyle yazmış: "Valla, bu halkın neredeyse tamamının onaylamadığı bir anayasa ile neredeyse 30 yıl yaşadık". Acı çektik ama o bugüne geldik, şimdi halkın yarısının onayladığı bir değişiklikten neden korkuluyor demeye getiriyor. "Halkın neredeyse tamamının onaylamadığı bir anayasa"! Hangi Anayasa'dan söz ediyor? 1982 Anayasası'ndan! Bu halkın bırakın tamamını, ciddi bir kesimi onaylamasaydı faşist anayasayı, bugün bol keseden atabilir miydiniz? Diyelim ki, 1982'de insanlar baskılar nedeniyle gitti, anayasaya "evet" dedi. Sonrasındaki yıllarda 12 Eylül'e dönük tutarlı bir karşı koyuş olsaydı, "bu anayasayı da onun koruduğu düzeni de istemiyoruz" duygusu baskın hale gelseydi şimdi Türkiye AKP ile oyalanır mıydı? Kime sorsanız "1982'deki oylamada 'hayır' verdim" diye böbürleniyor. Yalanı meşrulaştırıp kendilerine kanal açıyorlar.

Temiz çocuk, büyük hukuk insanı Osman Can ne yapacağını şaşırdı, işi "can güvenliğim yok" demeye vardırdı. "Sizden bir şeyler öğreniyoruz sayın Başbakanım"!

Devlet olanaklarıyla cemaat dayanışmasını birleştirip sıra sıra küp doldururken "gariban"ı oynayan, iktidarın tepesinde oturup hâlâ mağduriyetten dem vuran Erdoğan'dan öğreniyorlar. Erdoğan konuştukça Çandar daha kolay üfürüyor, Osman Can AKP siyasetine daha hızlı adapte oluyor, Emre'ler Sabri'ler yüzde yüz haksız olduklarında bile hakemin karşına geçip el kol hareketleri yapıyorlar.

Bu referandumda anayasa maddeleri tartışılmadı, tartışılamadı, tartışılamazdı da. Bu nedenle haftalar önce Erdoğan'a bakın ve tercihinizi ona göre yapın demiştim.

Eğer futbol izleyicisiyseniz, Emre'ye bakın ve referandumda oyunuzun rengini belirleyin. Tanımam etmem, siyasi tercihlerini bilmem ama Hamit de topçu. İkisini karşılaştırın ve Emre'lerin mi Hamit'lerin mi önü açılmalı bu ülkede ona göre karar verin!

Fazıl Say'la Nihat Doğan'ı karşı karşıya koymaya kalktık beğenilmedi, "halktan uzaklaştık"!

Örneğimiz popüler kültürümüzün doruklarından. Bu kez "seyirci Emre'gilleri izlemek istiyor, ne öyle Hamit Mamit kokmaz bulaşmaz" mı denecek?