Rusya’ya düşen meteorit ile Çamlıca Camisi projesi

Hayal mi, gerçek mi? İnsan geçen hafta Rusya’nın Çelyabinsk bölgesine düşen meteorit’in havada patlama videolarını baktığı zaman, gördüklerinin hayal mi gerçek mi olduğunu anlayamıyor. Öyle ya, o günün akşamında NASA bize DA-14 adlı bir başka büyük meteorit’in dünyayı sadece 27 bin Km ötesinden geçip adeta dünyayı sıyıracağından bahsediyordu. Ama 15 Şubat gününün sabahı Rusya’ya NASA’nın ve kimsenin bilmediği bir başka meteorit düşüp 1000’in üzerinde insanın yaralanmasına sebep oluyordu. Gördüğümüz manzaralar bir film gibiydi ve neyse ki büyük ateş topunun havada patlaması o filmleri görmemize neden oldu. Bilim adamlarının dediklerine göre meteorit patlamadan dünyaya düşseydi, muhtemelen kimse ne olduğunu bilemeyecekti, çünkü olaya tanık olanları ve kameralarını bulmak pek mümkün olamayacaktı. Google Earth’den baktığımız kadarıyla uzay kayası İstanbul’un yaklaşık 7000 km berisine düştü. DA-14 Meteorit’i ise dünyanın 27000 km ötesinden geçti. Neyse tüm insanlığa geçmiş olsun diyelim. Ama ya Çamlıca Camisi projesine ne diyelim? Belki konuya geçmeden evvel cami projesi ile meteorit arasındaki bağa değinelim. Sanılanın aksine birçok benzerlik var. Birincisi ikisi de olağan üstü ve de gerçek üstü. Mesela ikisinin de büyüklüğü ve parlaklığı ile insanlarda endişe ve hayranlık arası bir duygu yaratması. Başka, mesela ikisinin de gökyüzünden yeryüzüne inen bir mesajı olması. Çamlıca cami projesi yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Basından öğrendiğimiz kadarıyla çok geniş ve büyük bir cami olacakmış. Sultanahmet’i, Süleymaniye’yi enden, boydan fersah fersah geçecekmiş. Aynı zamanda sadece cami’de olmayacak, çok amaçlı hizmet verecekmiş. Caminin altında binlerce otomobil kapasiteli otoparkı, yine yüzlerce kişi alabilecek kongre salonları ve alış veriş merkezleri olacakmış. Hatta bir de Mecidiyeköy’den teleferik bağlanacak aynı zamanda çevre otoyolları da cami’ye yönlendirilecekmiş. Yazının ilk bölümünde bu projedeki sorunlara değindikten sonra ikinci bölümünde de Rusya’ya düşen meteorit ile bağlantısını kurmaya çalışacağız.

Anladığımız kadarıyla Çamlıca Camisi çok amaçlı bir merkez olacaktır. Oraya gidecek olan insanlar sadece ibadetlerini yerine getirmeyecektir ama aynı zamanda orada alış veriş yapıp kültürel etkinliklere de katılacaktır. Bu proje aslında AKP’nin bir Türkiye projesinin minyatür halidir. Ülkenin merkez camidir. Soluk alınan verilen, içinde gezinilen yer, büyük bir ibadethanedir, ama bu geniş yerde aynı zamanda hem çocuklara eğlence yerleri hem de yetişkinlere lokantalar, alış veriş merkezleri olacaktır. Tüm yollar Cami’ye çıkmaktadır. Teleferik ile 5 dakikadır. Gidemedim, çok uzaktı yok. Her zaman her daim varılabilir. Otoyollardan, Metrobüs, otobüs, dolmuş, her türlü toplu taşıt ile Cami’ye varmak mümkün olacaktır. Bir zamanlar bir tartışma vardı biliyorsunuz Türkiye’de mahalle baskısı diye. Bu durumda mahalle baskısı diye bir kavramda kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Koca bir Camii kubbesi altında yaşayan vatandaşların “mahalle baskısı var demeleri” namümkündür. Üstelik orası sadece ibadethane değildir. O ulvi merkezin içinde insanların her türlü ihtiyaçları giderilecektir. Eğitim, hastane, pastane, giyim, kuşam… Üstelik beynelmilel olacaktır. Her türlü milletten insan gelecek, ticareti varsa ticaretini, yemesi, içmesi varsa tüketimini rahat ve huzur dolu bir şekilde yapacaktır. Yalnız tabii kafasını kaldırdığında bulutlar yerine kubbe görecektir o başka. Evet çok amaçlı cami projesi bana bütün bunları düşündürtüyor. Çamlıca projesi AKP’nin kafasındaki Türkiye modelinin bir minyatürü olduğunu zannediyorum. Salt İstanbul’dan hareket edersek de, İstanbul’un merkezini, etrafıyla beraber neredeyse bir mahalle kadar olacak olan bu cami’ye yöneltilmek isteniliyor. Taksim kadar çok insanı kaldırabilecek altyapı düzenlemelerinden, Cami’nin çok amaçlı yapısı ve devasa boyutundan bu anlaşılmaktadır. Tabii yine basından takip ettiğim kadarıyla eski ve tarihi Camilere meydan okuyacak şekilde dev gibi büyük olmasını bazı kişiler haklı olarak eleştiriyorlar. Dinin mütevazı olması gerektiğini söylüyorlar. Ama bu görüşlere sadece dinlemek ile kalıyorum. Nedeni ise bu konuda bilgisizliğim. Dinde mütevazılık mı var ? diye soruyorum mesela. Ne zaman? Mekke’de Kâbe manzaralı çok lüks otelleri ve rezidansları gördükten sonra. Ne zaman? İnanç turizmini, ruhani liderlerin mal varlıklarına şahit olduktan sonra. Ne zaman? Papalığın Vatikan’daki paha biçilmez hazinelerini okuduktan sonra. Ne zaman? Yahudi din adamlarının zengin ABD’nin arkasına dayanıp, din adına Filistinleri kovma, öldürme fetvaları verdikten sonra. Bu eşitsizlikleri giderecek iki proje vardı. Biri 1789 idi, ötekisi ise 1917 idi. Ama her ikisi de bitti. Şimdi neo-liberalizmin sağ ve sol projeleri revaçta. Fakat özellikle projenin sol olanında en büyük tıkanıklık “esnek iş piyasaları”. Ya bunu bir veri olarak kabul etmen gerekiyor o zamanda “nasıl bir sol olacak?” sorularıyla muhatap kalınabilir, ya da iş güvencesine doğru piyasaları değiştirmek gerekiyor, e o zamanda ya 1789’a ya da 1917’ye atıfta bulunmak lazım gerekebilir. Ya toplumsal mutabakat, ya sosyal fayda? Konuyu saptırmadan devam ettiğimizde Çamlıca projesinin de sosyal faydacı bir toplumsal mutabakata yol açacak olan yeni projenin adı olduğunu söyleyebiliriz.

Peki, meteorit ile ne alakası var bu yukarıda yazılanların? Metafizik ile bir ilişkisi olabilir mi? Sosyal faydacı bir metafizik anlayıştan yola çıkarak gelecekte inananların daha eşit, daha iyi bir dünya’da yaşayacağına dair olan bir inanıştan bahsedebilir miyiz? Birçok sosyal bilimcinin de inandığı bu yeni yaklaşım, tıpkı Rus semalarında beliren alev alev yanan parlak bir ateş topu gibi bizim uzayda yaşayan varlıklar olduğumuzu tekrar bize hatırlatmıyor mu? Bu alev topu bizi ortak bir gayede birleştirip her türlü sınıfsal özelliklerimizi silmiyor mu? Bu bizi yeniden birbirimize kenetleyecek ve gelecek için hayaller kurmaya sosyal faydacı aşağıdan yukarıya yeni bir demokratik düzenin müjdesini vermiyor mu? Hayır vermiyor... NASA’nın DA 14 denen dünyayı sıyıracak olan meteoridi izlerken onun kadar bir başkasının dünya’ya düşeceğinden haberi olamaması sebebiyle ne kadar kör olduğunu gösteriyor. Bu kadar gelişen teknolojiye rağmen o meteoridin dünyaya düşeceğini bilmemesi “insanlığın” öngörüsüzlüğünü gösteriyor. Peki ya büyük Çamlıca Camisi? Onun da kubbesi, tıpkı meteoridin küresel gök kubbesi gibi insanlığı tek bir amaçta ortaklaştırıp ortak bir mesaj veriyor: “Unutmayın hepimiz her an ölebiliriz onun için bu kubbe altında birbirinizi sevin ve bol bol ticaret yapıp dalganıza, yani çıkarınıza bakın”. Bu söylemlerin gelecekte olacak olanların öngörüsü de her zaman olduğu gibi hep “uzayda yaşayan varlıklara” ve de “insanlığa” kalıyor.