İş cinayeti için buyrun Fatiha'ya

İstanbul’da 10 işçinin yaşamını yitirdiği Asansör cinayetinde yine kendini büyük adam sananlar, suratlarını üzüntülü gösteren maskelerini taktılar, aynı nutuklardan parçalar sıraladılar.

Vali, “ihmal varsa üzerine gidilecektir” dedi. Aynı gün Vali’nin emriyle Toma’lı , joplu, kalkanlı polisler, olay yerine gelen ve bu cinayeti kınayan, sorumluların cezalandırılmasını isteyenlerin üzerine gitti.

Bakanlar kurulu toplantısının ardından konuşan Bülent Arınç,” hükümet olarak olayda bir eksiklik var mı inceliyoruz.”dedi.

Bir eksik değil, 10 eksik var.10 işçi eksik, öldürüldü. Sorumlu yok!

Son açıklama şu: İnşaata ara verildi, çalışma durduruldu, işçiler izne çıkartıldı.

301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Soma cinayetinde de aynı açıklama yapılmadı mı?

Ocakta üretime ara verildi, çalışma durduruldu. İşçiler izne çıkartıldı.

Aradan uzun zaman geçti. Soma’da, ballandıra ballandıra anlatılan incelemeler, araştırmalar,soruşturmalar tamamlanmış , kimler suçlu, sorumlu? Sonunda kim ceza aldı?

Bilen var mı? yok..

Resmi açıklama dün yapıldı. Kaza nedeniyle üretimi durdurulan maden ocağı önümüzdeki günlerde yeniden üretime başlayacak. Müfettişlerin inceleme, araştırmaları tamamlanmış, ”ocak açılabilir” kararı verilmiş.

Suçlu kim? Kim cezalandırıldı?

Yok.

Suçlu ölen işçiler, eşleri, çocukları, aileleri.

Fıtrat, mıtrat diyenler de ülkeyi yönetmeye devam ediyorlar. Terfi bile ettiler. Daha yukarı makamlara tırmandılar.

Başbakan Davutoğlu Konya’da Başbakanlığının zaferini kutlarken, Asansör cinayetine değinmek zorunda kalıyor. hem idari ve adli açıdan soruşturma başlatıldığını, ihmal varsa (belki de yok) derinleştirilerek araştırılacakmış. Yaşamını yitiren işçiler için Fatiha okunması çağrısında bulunuyor.

Bu ne demek?

Bizim hükümet olarak yapacağımız bir şey yok. Olayı Allaha havale ediyoruz. Yani kader, kısmet.

Buyrun Fatiha’ya!

İnşaatın sahibi Aziz Torunlar da göğsünü gere gere konuştu televizyonlara.”İşçiler dikkatsiz davranıyor. Bunlar sektörel vakalardır.”

Yani Fıtrat. Yani sahibinin sesi.

Gözünü kar, rant, sömürü hırsı bürümüş yağma düzeninin sahipleri, iktidarıyla , iş adamlarıyla el ele vermişler devlet gücünü de arkalarına alarak, emeğe, insanlığa meydan okuyorlar.

Arkadaşım Demet Kayıran Facebook’ta konuyu şöyle özetliyor: Ethem Sarısülük’ün katili olan polisin mahkemede, ”Ethem’in öldüğünü duyunca Fatiha okudum” demesiyle, asansörde ölen emekçilerimiz için Fatiha okuyan Ahmet Davutoğlu arasında bir fark var mı? Sizce katiller kendilerini aklamak için neden hep ölü sömürücülüğü yaparlar ki?”

KATİL POLİSE VERİLEN CEZA
Gezi eylemleri sırasında Ankara’da Ethem Sarısülük’ü kurşunlayarak öldüren Polis Ahmet Şaşmaz’ın davası sonuçlandı. Müebbet hapis cezası beklenirken, 7 yıl 9 ay hapis cezası verildi.

Dönemin Başbakanı bu cinayetler işlenirken “kahraman” olarak adlandırdığı polisleri kutlamıştı. Hatta eylemlere karşı polisin daha sert olmasını istemiş,”nasıl sabrediyorlar şaşıyorum” diye eklemişti.

Bu sözlere, en tepedeki bu koruma kalkanına karşı, hangi yargıç, hangi mahkeme hak edilen ağır cezayı verebilir ki?

Bu daha ilk hareket. Bakarsınız ileride Yargıtay bu cezayı da fazla bulur,” daha, daha indirin” der mahkemeye.

“Parasız eğitim” pankartı açıp eylem yapan gençlere 24 yıl, bir genci kurşunlayıp öldüren polise 7 yıl 9 ay hapis!

Mahkeme, yargılama sırasındaki davranışları nedeniyle 1/6 oranında indirim uyguluyor. Sanık polisin duruşmaya peruk takarak , kendisini gizleyerek gelmesini bu yargıçlar “iyi hal” sayıyor.

Ne adalet ama!

Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi bununla da kalmadı.

Ethem Sarısülük’ün Annesine, kardeşlerine, yargılanan polise hakaret ettikleri gerekçesiyle dava açtı ve3.5 yıl hapis cezası istedi.

Oğlunu vurarak öldüren polisle yüz yüze gelince, “oğlumdan ne istedin aşağılık katil, hesap ver, Allah senin belanı versin..” şeklinde bağıran anneye ceza isteyen bir mahkeme heyetinin bu tutumu nasıl tarif edilir?

Acılı anne ne yapacaktı? “eline sağlık iyi ki oğlumu vurdun” demesini mi bekliyordu bu cezayı isteyen hakim, savcı.

Ethem’in ailesine bu cezayı isteyen yargıçlar evlerinde eşlerinin, çocuklarının, hele ki annelerinin yüzüne nasıl bakıyorlar?

Geçiniz hukuku, mukuku. Utanma duygusu ne zaman ortaya çıkar bir insanda?