Dışkı yedirilen doktordan Celal Şengör'e yanıt: İnsan değil

Prof. Celal Şengör'ün "Dışkı yedirmek işkence değil" sözlerine dair, 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi'nde dışkı yedirilme işkencesi gören Dr. Sinan Olcan, "Kendi çapında bir ordinaryus, ama insan değil" dedi.

12 Eylül darbesinden sonra Diyarbakır Cezaevi'nde işkence gören ve dışkı yedirilen Dr. Sinan Olcan, "Dışkı yedirmek işkence değil" diyen Prof. Celal Şengör'e, "Herkes diploma alır ama diploma sadece mesleğini kullanmak içindir. İnsanlık ise farklı bir şey" sözleriyle yanıt verdi.

DİHA'nın haberine göre, Prof. Celal Şengör'ün 12 Eylül darbesi sonrası Diyarbakır Cezaevi'nde yapılan işkenceleri savunmasına ve "Dışkı yedirmek, işkence değil" şeklindeki sözlerine dair tepkiler sürüyor. Şengör'ün sözlerine tepki gösteren isimlerden biriyse darbe sonrası tutuklanarak konulduğu Diyarbakır Cezaevi'nde işkence görüp, dışkı yedirilen Dr. Sinan Olcan... Şengör'ün sarf ettiği sözler için, "Bu söylem faşizmin dışavurumudur" diyen Dr. Olcan, Şengör'ün bu değerlendirmelerinin aynı zamanda "Kürtlere düşmanlığın en dip dalgası" niteliğinde olduğunu söyledi.

Dr. Olcan, Prof. Şengör'e şu sözlerle yanıt verdi:

"Ben hekimim. Herkes diploma alır, ama diploma sadece mesleğini kullanmak içindir. İnsanlık ise farklı bir şey. O insanın ordinaryus olması hiçbir şey ifade etmiyor. Kendi çapında bir ordinaryus, ama insan değil. Aynı şeyler onun başına gelse ne yapardı çok merak ediyorum. Onun gibi Burhan Kuzu da profesör. Ama insanların onurunu ayaklar altına alacak şeyler söyleniyor."

SUÇ DUYURUSU GERİ ÇEVRİLDİ

Diyarbakır Cezaevi'nde kalmış birçok insan gibi akıl almaz işkencelere maruz kalan Dr. Sinan Olcan, 2011 yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve ekibinden davacı oldu. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulmak üzere Sapanca Cumhuriyet Savcılığı'na sunduğu dava dilekçesinde Olcan, cezaevinde gördüğü işkenceyi madde madde sıraladı.

İki sayfalık suç duyurusu dilekçesinde, cezaevinde kendisine insan pisliği dahi yedirdiklerini anlatan Olcan, dilekçesinde şunları kaydetmişti:

"Havalandırma eğitim ve askeri marşlar bahanesiyle günde en az 8 saat işkence gördüm. 'Banyo' adı altında hamamda emirle 'su dök sabunlan' dedikten sonra suları keserek ellerinde hortum ve coplarla dövüyorlardı. Bu şekilde onlarca insana bayılana kadar işkenceye devam ediyorlardı. İçeride korkutularak, işkence edilerek ajanlaştırılmış insanlar aracılığıyla 'uykuda 'hazır ol'da yatmadınız' bahanesiyle işkence yapıyorlardı. İşkenceleri Co adındaki bir köpeği üzerimize saldırtarak, havalandırma mazgalını kaldırtıp pislik yedirterek, ölüm düzeninde demir sandalyelerle vurarak, falaka ya da copla ellere vurarak, hücreyle korkutarak yapıyorlardı."

Olcan'ın, "darbecilerin Anayasal düzeni zorla değiştirmek ve hükümeti yıkmak (darbe yapmak), sistemli bir şekilde planlayarak ve tasarlayarak adam öldürmek, kasten adam yaralamak, işkence yapmak, eziyet etmek, hürriyetten yoksun bırakmak, cinsel saldırıda bulunmak" ve soruşturmada tespit edilecek diğer suçlardan yargılanmaları yönündeki suç duyurusu, işleme konulmayarak geri çevrildi.