Türkiye’nin MR’da birinciliği ne anlama geliyor?

2016 yılında Türkiye’de 11 milyon MR çekildiği açıklandı. Bu sayıyla dünyada birinci sıraya yerleşen Türkiye’de, hekimlerin muayeneye yeterli vakit ayıramadıkları için gereksiz görüntüleme yöntemlerine başvurması ve yetersiz sayıda cihazla yapılan çok sayıda tetkikin niteliği tartışma konusu oldu. Türk Radyoloji Derneği Başkanı Dr. Tamer Kaya sorularımızı yanıtladı.

Burcu Günüşen

Türkiye manyetik rezonans (MR) görüntüleme uygulamasında dünyada birinci sırada yer aldı. 2016 yılında hastanelere 110 milyon acil başvuru gerçekleşirken 11 milyon MR çekildi.

Medya takip kuruluşu PRNet’in OECD’nin son verilerinden ve medyada gerçekleştirdiği incelemelerden elde ettiği bilgilere göre, Türkiye manyetik rezonans (MR) uygulamasında dünya genelinde birinci, bilgisayarlı tomografi (BT) uygulamasındaysa dünyada sekizinci sırada bulunuyor. Türkiye’de yılda bin kişiden 143’üne MR çekimi yapılırken, bu rakamı binde 114’le Almanya, 110 çekimle İngiltere, 96 çekimle Fransa takip etti. En az MR ise binde 15’le Şili’de çekildi.

Türk Radyoloji Derneği Başkanı Dr. Tamer Kaya ülkede bu kadar çok sayıda MR çekimini kaldıracak cihaz bulunmadığını, çok kısa sürede çok fazla hastaya tetkik yapıldığını, bunun da niteliği düşürdüğünü söyledi. Bu kadar çok MR çekilmesinin önüneyse klinik hekimlere hasta muayenesinde daha uzun süre verilmesiyle geçilebileceğini belirtti.

Dr. Tamer Kaya konuya ilişkin sorularımızı yanıtladı.

‘MR’DA BİRİNCİ, CİHAZ SAYISINDA ORTALAMANIN ALTINDA’

Türkiye’nin MR çekiminde dünya sıralamasında birinci olduğu açıklandı. Fakat siz yeterli cihaz olmadan bu kadar çok tetkik yapıldığını belirtiyorsunuz. Bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Dr. Tamer Kaya (Türk Radyoloji Derneği Başkanı): Cihaz sayısı olarak Türkiye’de 10-11 sene önce çok cihaz vardı, bu bilinen bir gerçekti. Hatta İngiltere’den de fazla diye söylenirdi. Fakat artık hizmet alımları gerçekleştirildiği için çok daha az cihazla çok fazla iş yapılıyor. Yani MR tetkiki olarak dünyada birinci olduğumuz şüphe götürmez, bu kesin bir veri. Fakat bu cihaz sayımızla orantılı değil. Cihaz sayımız dünya ülkelerinin ortalamasının altında. Yani OECD verilerine baktığınız zaman MR’da birinciyiz ama bulunan cihaz sayısına baktığınız zaman ortalamanın altındayız. Az cihazla gece gündüz çok yoğun bir çalışma süreci oluyor. Sıkıntı oradan kaynaklanıyor.

Bu durum tetkiklerin niteliğini de düşürüyor mu?

Çok. Asıl sorun nitelikle ilgili. Zaten radyasyon bir yana... MR’da henüz bilinen çok ciddi bir yan etki yok. Fakat nitelikle ilgili sorun bunu fazlasıyla geçiyor zaten. Yani hastalara verilen hizmetin kalitesi ciddi anlamda olumsuz etkileniyor. Nicelik çok yüksek.

Bu durum hekimleri ve teknisyenleri nasıl etkiliyor?

Yoğunluk nedeniyle faydalı olamamaktan dolayı mutsuzlar, ben onu görüyorum. Yapıyor, tamam, mecbur yapıyor. Bu işi kısa süreli de olsa yapmak zorunda kalıyor ve bundan dolayı mutsuz oluyorlar.

‘HEKİMİN HASTAYI MUAYENE EDECEK ZAMANI YOK’

Bu kadar çok MR tetkiki yapılması doğru mu sizce?

Bu sorunun temel nedeni, klinik hekimlerin yani dahiliye, cerrahi ya da tüm branşlardan MR isteyen hekimlerin hastayı muayene etmek için zamanlarının pek olmaması. Bazen hiç muayene etmeden de MR isteniyor. Birçok yerden duyuyoruz bunu. Çünkü seçenek yok. Günde belli bir hasta sayısıyla boğuşmak zorundalar. MR istendiği zaman bu sorunu çözmüş oluyorlar ama bir yere kadar... Sıkıntının temel nedeni de burada kaynaklanıyor. Hastayı dinlemeye 5-10 dakika zaman ayırma fırsatı verilirse bu klinisyen meslektaşlarımıza, belki sorunun önemli bir kısmı çözülecek.

Bu konuda eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Biz bu konuda son zamanlarda dernek olarak da faaliyet gösteriyoruz. Çünkü biz radyologlar da bu kısa sürede tetkik yapıyor pozisyonundayız. Doğal olarak bu koşullar bizi buna zorluyor. Biz bunun için bir rapor hazırladık. Son bir yıldır toplantılar düzenledik. Bayağı imbikten geçirilmiş bir rapor oluşturduk. Çözüm önerileri de var. Sağlık ve çalışma bakanlarına vereceğiz. Muhakkak ki, birlikte çalışarak ancak bu sorunları çözebiliriz diye düşünüyorum.