Bugün Dünya Sıtma Günü: '400 bin insanın ölümüne sessiz kalınıyor, çünkü bu insanların elinde istedikleri bir şey yok'

"Dünya kamuoyu birçok konuda olduğu gibi bu meselede de onların acısını dikkate almıyor. Büyük ekonomik ve askeri güçler de ilgisiz kalıyor çünkü sıtma tehdidi olan insanların ellerinde bu güçlerin ihtiyaç duyabileceği ve istediği bir şey yok. Hatta daha iddialı bir yorumda bulunulursa belli bölgelerin ekonomik olarak da az gelişmiş kalması mevcut güç sisteminin devamlılığını güçlendirdiği…

Ercan Bekçi

Bugün Dünya Sıtma Günü... Her yıl 400 bin insan sıtmadan hayatını kaybederken, konunun uzmanı bir akademisyen* soL'un sorularını yanıtladı.

Sıtma hastalığı neden küresel bir sağlık sorunu? Özellikleri nedir?

Sıtma en önemli ve insan maliyeti en yüksek küresel sağlık sorunlarından biri. Sıtmadan günümüzde özellikle Sahra altı Afrika’sı etkileniyor. Bu bölgelerde de asıl etkilenen toplumsal grup yoksullar. Sıtma sivrisinekler yoluyla bulaştığı için bu böceklerin üreyebilecekleri su birikintilerinin yaygın olduğu kırsal alanlar özellikle risk alında. Sıtmadan dolayı hayatını kaybedenlerin ağırlıklı bir çoğunluğu beş yaşından küçük çocuklar ve hamile kadınlar. Bu gruplar bağışıklık sistemleri daha tam gelişmediği için hastalıktan ölüm riskleri çok daha yüksek.

Sıtmaya 2016’da yaklaşık 400 milyon kişi yakalandı; bunlardan yaklaşık 400 bini hayatını kaybetti. Ölümün de ötesinde sıtma etkili olduğu bölgelerde insanların hayat kalitesini ciddi biçimde düşürüyor. Hasta çocukların bedensel gelişimleri zarar görüyor ve okula gidemiyorlar, hasta yetişkinler ise hastalıkları boyunca uzun bir süre çalışamıyor ki bu da sosyal güvencelerin olmadığı bölgelerde hane halklarını ciddi yoksulluk riski altında bırakıyor.

Sıtmanın yaygın olduğu ülkelerde, devletler sağlık ihtiyaçlarını karşılayamıyor veya karşılamaya odaklandığı durumda da eğitim, altyapı gibi diğer yatırımlar geri plana atılmak zorunda kalınıyor. Sıtmanın yüksek seviyede olduğu bölgelerde ekonomik yatırım ve büyüme de doğal olarak gerçekleşmiyor. Yani sıtma bir sağlık sorunu olduğu gibi büyük ölçeğinden dolayı aynı zamanda ciddi bir ekonomik sorun.

Bu kadar büyük bir sorun neden kamuoyu tarafından takip edilmiyor? Neden medya bunu dikkate almıyor?

Bu rakamlara bakarsak aslında ilgi görmesi gerekirdi. Herhangi bir televizyonu veya gazeteyi açtığınız zaman Suriye ile ilgili bir haber görürsünüz. Suriye iç savaşının tamamında hayatını kaybeden insan sayısı yaklaşık 300 bindir. Buna karşın sıtmadan sadece geçen sene 400 bin insan öldü.

Bu ilgisizliği birçok nedene bağlayabiliriz. Öncelikle sıtmadan hayatını kaybedenler dünyada en yoksul olan ülkelerde yaşayan dışlanmış, ekonomik olarak yoksul insanlar. Dünya kamuoyu birçok konuda olduğu gibi bu meselede de onların acısını dikkate almıyor. Büyük ekonomik ve askeri güçler de ilgisiz kalıyor çünkü sıtma tehdidi olan insanların ellerinde bu güçlerin ihtiyaç duyabileceği ve istediği bir şey yok. Hatta daha iddialı bir yorumda bulunulursa belli bölgelerin ekonomik olarak da az gelişmiş kalması mevcut güç sisteminin devamlılığını güçlendirdiği de söylenebilir.

Diğer yandan medya da insanlara önemli bilgileri sunmak, onları bilinçlendirme yaklaşımından ziyade reyting odaklı bir şekilde ancak bombaların patladığı görüntüleri veya büyük güçlerin mücadelelerini gündeme taşıyor. Tabii ki bunu da yaparken taraflı bir şekilde kendi menfaat gruplarını destekler şekilde seçicilik uyguluyor. Bu durum insanları televizyonlara, gazete manşetlerine çekiyor ancak yeterli ve gerekli bilgileri onlara taşımamış oluyor. Diğer yandan yüzbinlerce Afrikalı köylünün çocuklarını tedavisi ve korunma yöntemi olan bir hastalıktan dolayı kaybetmesi haberlere çıkmıyor ve kamuoyu bundan bihaber kalıyor.

Sıtmayla mücadelede şu anda ne noktadayız?

Birçok olumsuzluğa ve ilgisizliğe rağmen sıtma ile mücadelede aslına bakılır ise çok önemli bir yol kat edildi. 2000’de sıtmadan hayatını kaybeden insan sayısı 800 bin idi. 2016’da bu rakam 400 bin. Bu rakamları bir örneğe dökersek: 2000’de “her gün” içi çocuk dolu 6 jumbo jet düşüyordu ve içindeki çocukların neredeyse hepsi ölüyordu. Bugün ise 6 jumbo jet düşüyor ama bunların yarısındaki çocukların hepsi kurtuluyor. Bu bir açından iyi bir haber çünkü çok önemli bir yol kat edildi; ancak diğer yandan hala kötü bir haber çünkü hala birçok insan hayatını kaybediyor.

Sıtmanın tedavisi ve korunma yöntemleri mevcut. Sıtma sivrisinekler ile bulaşan bir hastalık. Bu nedenle insanları uykuları sırasında sineklerden koruyacak bir yatak tülü oldukça iyi bir koruma sağlıyor. Randomize kontrol testlerinde, yatak tülü dağıtılan kasabalarda yüzde 50 ila 80 arası hastalığa yakalanma oranı düşüyor. Yatak tülleri oldukça ucuz: üretim maliyeti yaklaşık 2,5 dolar, dağıtım maliyeti de yine 2,5 dolar. Bunun dışında sineklerin üreme alanlarının kurutulması, evlerin sinek savar kimyasallar ile ilaçlanması ve hastalanmış kişilere ilaç sağlanması gibi birçok müdahale yöntemi de mevcut ve bunların hepsi (özellikle de insan maliyeti ile karşılaştırıldığı zaman) oldukça ucuz.

Büyük ülkeler ve uluslararası kuruluşlar sıtmayla mücadele ediyorlar mı? Bu konuda başarılılar mı?

Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumlar ve ülkeler genel anlamda üçüncü dünya ülkelerine yardım konusunda pek çok defa başarısız oldular. Genellikle uluslararası insani yardımlar ancak işler çok kötüye gittiği zaman ön plana çıkıyor. Örneğin şu anda Yemen ve Sudan’da büyük bir insani kriz var. Ancak bunun nedeni aslında siyasi ve artık çözüm çok zor. Halbuki siyasi açıdan ülkeler karıştırılmasa ve işler bu kadar kötü noktaya gelmeden yoksul ülkelere yardımda bulunulsa çok daha olumlu bir sonuç alınabilirdi. Kriz anlarında yapılan yardımların önemli bir kısmı koşulların olumsuzluğundan ve aciliyetinden dolayı doğal olarak başarılı olamıyor.

Diğer yandan bazı yardım politikaları üçüncü dünya ülkelerine büyük zararlar dahi verdi. Örneğin bir dönem Afrika’ya yapılan gıda yardımları açlığı azaltacağına uzun vadede arttırdı çünkü çiftçilerin gelir kaynağını ortadan kaldırarak tarım üretimini ciddi biçimde azalttı. Günümüzde artık gıda yardımları ancak istisnai acil durumlarda yapılıyor.

Buna karşın sıtma konusunda yapılan yardımlarda günümüze kadar büyük bir skandal veya başarısızlık yaşanmadı. Asıl problem dünya devletlerinin yaptıkları yardımları etkisiz veya siyasi amaçlar doğrultusunda insani olmayan hedeflerle aslında ihtiyaç sahiplerinin menfaatlerini koruyacak şekilde yönetmemeleri. Örneğin Amerikan dış yardımı yaklaşık 35 milyar dolar. Ancak bunun en büyük pay sahibi yüksek bir gelir seviyesine sahip bir ülke olan İsrail (3 milyar dolar). Sahra altı Afrika ülkelerinin neredeyse tamamı bu kadar dış yardım almıyor.

Sıtmayla mücadele için ne yapılabilir? Sivil toplum kuruluşları, yardım örgütleri bir çözüm olabilir mi?

Bu sorunun ideal çözümü yapısal ve geniş çaplı bir değişim ile üçüncü dünya ülkelerinin genel anlamda yoksulluktan kurtulması. Ancak yakın zamanda buna dair bir gelişme olacağını söylemek zor. Ancak sıtma gibi geniş ölçekli ancak buna rağmen çözümü kolay ve mümkün sorunlarda kısmı çözümler de oldukça büyük acıları önleyebilir. Örneğin Against Malaria Foundation, Malaria Consortium gibi yardım kuruluşların yaptığı müdahaleler oldukça etkili ve maliyeti düşük. Faaliyet gösterdikleri ülkelerde genellikle savaş gibi çözülmesi zor engeller yok yani asıl mesele kaynak.

Mevcut hızda bile ilerleme devam eder ise sıtma 2040 yıllarında kontrol altına alınabilir. Bu tip yardım kuruluşlarının desteklenmesi ile bu tarih geriye çekilebilir. 1 sene içerisindeki ölüm oranını düşünürsek 1 senelik hızlanma bile çok sayıda çocuğun hayatını kurtarabilir.

Sistem değişikliği ile bireysel bağış yapmak birbirini dışlayan yaklaşımlar değil, ikisi de bir arada yapılabilir. Ancak bireysel bağış yaparken de bağışları etkili yardım kuruluşlarına ve özellikle de üçüncü dünya ülkelerindeki çok daha büyük ölçekli sorunlara (sıtma gibi) odaklananlara yöneltmek daha mantıklı olacaktır.

*Röportajı gerçekleştirdiğimiz akademisyenin ismini AKP'nin KHK tehdidi nedeniyle yayınlayamıyoruz...