Torba Yasa'da emekçiler neye karşı?

Sendikalar AKP’nin Torba Yasasının emekçilerin hak kaybına sebep olacağı ve sömürüyü artıracağı gerekçesi ile itiraz ediyorlar. İşte madde madde itiraz edilen değişikler

Çağrı üzerine çalışma
Tasarının 63. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Çağrı Üzerine Çalışma” başlığını taşıyan 14. maddesi tamamen değiştirilmekte, madde başlığı da “Çağrı üzerine çalışma, evden çalışma ve uzaktan çalışma” olarak düzenlenmektedir.

Kişinin çalışma yaşamına sadece kendisine ihtiyaç duyulduğunda dâhil olduğu, sosyal ve ekonomik haklarını iş gücüne dâhil oldukları bu geçici sürelerde kullanabildikleri bu tip düzenlemeler yetersiz istihdamın artırılmasını amaçlamakta, işsizliğin gizlenmesi anlamına gelmektedir.

Deneme süresi
Tasarının 62. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 15. maddesinde, bütün işçiler için azami iki ay olan deneme süresi 25 yaşın altındaki işçiler için azami dört aya çıkarılmakta olup, bu genç işçilerin ayrımcılığa maruz bırakılmaktadır. Bu Anayasa’nın eşitlik ve pozitif ayrımcılığı düzenleyen 10. maddesine de aykırıdır

Engelli istihdamı
Tasarının 63. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesinde yapılan değişiklikle, maddeye yapılan eklemede yer alan “…Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işverenin başvurusu üzerine işin niteliği veya teminde güçlük nedeniyle işyerinde özürlü çalıştırma konusunda güçlük yaşanıp yaşanmayacağını karara bağlar…” cümlesi, idari bir kararla, işverenlerin engelli istihdam etme yükümlülüklerinden kurtulmalarına yol açabilecek, engelli istihdamını fiilen ortadan kaldırabilecek bir düzenlemedir.

Denkleştirme süresi
Tasarının 64. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesinde azami iki ay olarak belirlenmiş denkleştirme süresinin turizm işletme belgesine sahip işyerleri için dört aya çıkarılması gündemdedir. Bu özellikle turizm dönemlerinde işçilerin ağır koşullarda çalıştırılmasına olanak tanımaktadır. Bunun anlamı birkaç kişinin yapacağı işin bir kişinin üzerine yıkılması ve turizmde istihdamın azalmasıdır. Aynı zamanda bu uygulama ile işçilerin fazla mesaiden kaynaklı hakları gasp edileceği gibi, düzenleme Anayasa’nın kanun önünde eşitliği düzenleyen 10. maddesine de aykırıdır.

Denetim ve inceleme yetkisinin düz memurlara kullandırılması
Tasarının 65. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 91. maddesine eklenen bir fıkra ile iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikayetlerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürlüklerinde görevli memurlarca yapılmasının önü açılmakta, Hükümetin yönetmelik değişikliği ile yapmak isteyip, Danıştay engeline takılan değişikliği yasa yoluyla yapmak istemektedir. Uzmanlık isteyen denetim ve inceleme işinin ve yetkisinin düz memurlar eliyle yaptırılmak istenmesinin hukuka ve çalışma yaşamının gereklerine uymadığı açıktır.

İşçi alacaklarına dair itiraz süresi
Tasarının 65. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92. maddesinde yapılan değişiklikle, “…İş müfettişi tarafından düzenlen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca onbeş gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. Süresinde itiraz edilmemesi veya iş mahkemesince itirazın reddine karar verilmesi halinde raporda veya tutanakta belirtilen alacak kesinleşir...” hükmü getirilmekte olup, bu hükümde yer alan kısa itiraz süresi nedeniyle hak kayıplarının yaşanacağı açıktır. Zira işçilerin alacakları, işverenlerin, yanlı veya eksik belge vermesi nedeniyle eksik ve yanlış hesaplanabileceği gibi, çalışma süresi, ücretin miktarı vb. tartışmalı hususların bulunduğu ve bir yargılama sonucunda ispatlanabilecek durumlarda bir işçinin 15 gün içinde İş Mahkemesine itiraz etmemesi halinde, bu eksik ve yanlış hesap kesinleşecek, işçiler mağdur olacaktır. Bu nedenle maddenin eski halinin korunması daha uygundur.

Performans kriterleri
Kanun taslağında, kamu çalışanlarına yönelik kimi düzenlemelerde dikkat çekicidir. Yasanın 82. Maddesiyle ‘Başarı, üstün başarı değerlendirmesi ve ödül’ başlığı altında getirilmesi öngörülen düzenleme ile performans kriterleri gündeme getirilmekte böylelikle çalışanlar arasında rekabeti arttırılması, çalışma barışının bozulması, dayanışma ve ortak çalışma kültürünün ortadan kaldırılması kolaylaştırılacaktır.

Özelleştirilen işletmelerdeki kamu işçilerinin kadroları
83. madde 657 sayılı DMK’nın 4-C maddesi yukarıda belirtilen işlemin bizzat yapıldığı bir düzenlemedir. Özelleştirilen kamu işletmelerindeki kamu işçileri, 4-C kadrosuna geçene kadar özlük haklarını ve ücretlerini tam almış daha sonra işçilerin 4-C’ye geçirilmesi ile ücret ve özlük haklarında yarıdan fazla kayıp yaşanmıştır. Taslağın 4. maddesi dikkatli okunduğunda “kadrosu kaldırılan memurlar”ın “yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait malî haklardan ve sosyal yardımlardan yararlanmaya devam” edeceği belirtilerek, “yeni bir kadro” ifadesi ile ne kastedildiği tam olarak anlaşılamamaktadır.

Memur bilgi sistemi özlük dosyası
89 madde ile Memur bilgi sistemi özlük dosyasındaki bilgilerin bir anlamda memurların düşük ya da yüksek performansını belirleyerek, kimi memurların bu dosyalardaki bilgiler dayanak yapılarak “emekliye ayrılmaları” ya da “hizmetle ilişiklerinin kesilmesi” kolaylaştırılmaktadır.

Üst disiplin amirliği
91. madde de “Disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amirleri yürütülen hizmetin özellikleri ve çalışma şartları dikkate alınarak genel yönetmelikte belirtilen esas ve usuller çerçevesinde, kurumlarınca tayin ve tespit edilen amirlerdir. Valiler il, kaymakamlar ilçe sınırları dâhilindeki kamu kurum ve kuruluşlarının (Gelir İdaresi Başkanlığı hariç) taşra teşkilatında görev yapan her düzey personelin üst disiplin amiridir” denilmektedir.

İllerde vali ve ilçelerde kaymakamların üst disiplin amiri yapılması anlamlıdır. Yıllardır il ve ilçelerde devlet görevlisi olarak görev yapması gereken ve tüm vatandaşlara eşit mesafede olması gereken kimi vali ve kaymakamların AKP Hükümetinin gözüne girmek için birer “Hükümet görevlisi” gibi hareket ettiği düşünüldüğünde bu maddenin uygulanmasının nasıl sonuçlar ortaya çıkaracağını tahmin etmek güç değildir. Bu madde ile “sicil” yerine “disiplin” kavramının getirilmesi, bu maddenin bir anlamda Hükümet açısından “uslu durmayan, onun işaret ettiği sendikaya üye olmayan, hakkına sahip çıkan kamu emekçilerini cezalandırma” mantığı ile hazırlandığını göstermektedir.

Hak arama yollarına sınırlandırma
657 sayılı devlet memurları kanunun 125. maddesinde tanımlanan ve sendikal hak eylemlerinin işten atma nedeni olarak belirlendiği hükümler taslakta korunmakla kalmamakta, ayrıca grev vb. yasaklar arasında sayılan “engelleme” ibaresi ‘kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme’ şeklinde ele alınarak kamu emekçilerinin sendikal hak arama yollarına getirilen sınırlandırma genişletilmektedir.

(soL -Haber Merkezi)