Doğa Koleji'nin gerçek öyküsü: 'AKP olmasa bugün burada olmazdık'

2002 yılında kurulan ve şu an 96 kampüsü, on binlerce öğrencisi, binlerce çalışanıyla ülkenin en büyük zincir okullarından biri Doğa Koleji…

Haber Merkezi

Her dönem iddialı çıkışlar yapan Doğa Koleji geçmişte basına yansıyan iflas iddiaları, hacizler, alacak davaları, kapanan kampüsler ve çürük binalar ile gündem oldu.

Bunun yanında öğretmenlerin maaşlarına yapılan düşük zamlar, mutfak ve temizlik personellerinin sayısının azaltılması, mahkeme kararlarına rağmen önceki yıllarda çalışan öğretmenlerin alacaklarının ödenmemesi gibi konularda da hâlâ gündeme gelmeye devam ediyor.

Şirketleşen bir okul öyküsü

Patronların Ensesindeyiz'in haberine göre, Kültür Dershanesi’nde öğretmen olarak meslek hayatına başlayan Fethi Şimşek, kısa süre sonra bu dershanenin ortağı oldu. “Öğretmenliktense işletmeciliğe daha çok ilgim vardı” diyen Fethi Şimşek sırasıyla Fatih Dershanesi, English Time Dil Okulları gibi yerlerde işletmecilik yaptıktan sonra 2001 yılında Orhan Özbey ile Edutime Özel Öğretim Ltd. Şti. adıyla bir eğitim kurumu açtı. 2002’de Beykoz’daki FKM Kolejini satın alan eğitim kurumu, Aralık 2005’te Doğa Eğitim Kurumları Ltd. Şti. adını aldı. 10 yıl gibi kısa bir sürede 29’u İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde 52 okul sayısına ulaşan Doğa Koleji’nin o tarihlerde 21 bin öğrencisi ve 3 bin öğretmeni vardı.

'AKP olmasa bugün burada olmazdık'

2011 yılında Turkven isimli yatırım fonu aracılığıyla, uluslararası yatırımcılar, hisselerin yarısından fazlasını satın alarak Doğa Koleji’nde hissedar oldu. 2000 yılında kurulan özel bir sermaye şirketi olan Turkven, danışmanlığını yaptığı yabancı yatırımcıları Türkiye’de büyümeyi hedefleyen şirketlere yönlendiriyor. Şirket CEO’su Seymur Tarı verdiği bir röportajda “AKP olmasa bugün burada olmazdık” diyerek Türkiye’ye yabancı sermaye girişinin önünün kimler tarafından açıldığını da ortaya koymuş oldu.

Söz konusu ortaklıktan sonra üniversite açmak için YÖK’e başvuruda bulunan Doğa Koleji, 2013 yılında anaokulundan liseye farklı kademelerde eğitim veren Doğuş Eğitim Kurumları’nı satın aldı. Anaokulu ve kolejlerin ismi değiştirilerek Doğa Koleji bünyesine katılırken Doğuş Üniversitesi ismiyle üniversite alanına da giriş yaptı.

Fethi Şimşek’in Doğa Grup adı altında bir yapılanma ile medya, iletişim, demir-çelik, inşaat, gıda gibi birçok farklı alanda yatırım yaptığı da biliniyor.

AKP-Cemaat kavgası ve Saçaklıoğlu

2016 yılına kadar faaliyetlerine devam eden Doğa Koleji, açtığı yeni kampüslerle öğrenci sayısını katlamaya ve özel okul alanında tekelleşmeye devam etti. 2016 yılında darbe girişimi sonrası birçok özel okulun cemaat bağlantısı sebebiyle kapatılıp devlet bünyesine geçirilerek büyük oranda imam hatip okulu olarak devam etmeleri sağlandı. Bu süreçte Doğa Koleji’nin kampüslerinin de kapısına kilit vurulduğu biliniyor. Ancak eğitimde özelleştirmenin önünü alabildiğine açan AKP iktidarının bu büyüklükteki bir yapıyı devletleştirmesi, görece varsıl ve seküler ailelerin çocuklarının okuduğu okulları imam hatip okuluna dönüştürmesi pek olası değildi.

Bir gece operasyonu ile Doğa Koleji, Türkiye’nin en büyük gayrimenkul şirketlerinden biri olan Metal Yapı Konut’un sahibi Ömer Saçaklıoğlu’na, sabaha karşı banka açtırılarak satıldı. Satış bedelinin bir kısmı peşin olarak ödenirken kalan kısmı için kredilendirme yapıldı.  Ömer Saçaklıoğlu’nun, görevinden istifa eden AKP’li Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın cemaat bağlantılı damadı Ömer Faruk Kavurmacı ile ortaklığının bulunduğu da biliniyor.

Satışın gerçekleştiği tarihlerde Doğa Koleji’nin Türkiye genelinde 106 kampüsü, 8 bin öğretmeni, 11 bin çalışanı ve 70 bin öğrencisi bulunuyordu. Devir işlemlerinin ardından her yıl 100 milyon, beş yıl için de 500 milyon yatırım yaparak okulları büyüteceği belirtilen Doğa Koleji franchise usulü ile yeni kampüsler açmaya devam etti.

'Öğretmenin maaşını betona gömdünüz'

Yıllık cirosu 1 milyar 350 milyon olan Doğa Koleji’nde 2019 yılına gelinmesiyle beraber ufak çaplı maaş ödeme krizleri yaşanmaya başlanmıştı. Sonbaharla birlikte maaş ödemeleri de durdu. Bu durum öğretmen istifalarını getirince çocukları öğretmensiz kalan veliler tepki göstermeye başladılar.

O esnada Doğa Koleji’nin sahibi olan Metal Yapı Konut şirketinin inşaat sektöründe de faaliyetleri vardı ve okuldan elde ettiği geliri inşaat işlerine kaynak sağlamak için kullandığı biliniyordu. Bu durum veli eylemlerinde taşınan dövizlerde ‘Öğretmenin maaşını betona gömdünüz’ şeklinde ifade edilmişti.

Patronların Ensesindeyiz Dayanışma Ağı’na birbiri arkasına ihbarda bulunan öğretmenler Doğa Koleji Öğretmen Komitesi’nde bir araya geldi.  Komitenin çağrısıyla 16 Aralık tarihinde üç gün süren bir boykot düzenlendi. Özel okul öğretmenlerinin ülke çapındaki ilk boykotu olarak tarihe geçen eylemin kamuoyunda geniş yankı uyandırması sonucu, sadece Doğa Koleji değil, tüm özel okul sektörü sorgulanmaya başlandı.

Toplumda özel okullara duyulan güvensizlik hem patronları hem hükümeti kaygılandırmış, patron Ömer Saçaklıoğlu’nun borç yükünden kurtarılması konusunda bakanlığı adım atmaya itmişti. Bakanlığın devreye girmesiyle okul İstanbul Teknik Üniversitesi’ne devredildi. Birçok bankadan kredi sağlanarak öğretmenlere ve diğer kurumlara olan borçlar ödendi. Saçaklıoğlu’nun yaptığı yolsuzluklar yanına kâr kalırken, okul kamu kaynaklarıyla kurtarılmış böylece özel okulların prestij kaybı önlenmişti.

Diğer taraftan İTÜ’nün yıllık gelirinin 66 milyon lira olduğu biliniyor. Devir sözleşmesinin imzalandığı tarihte Doğa Koleji’nin öğretmen maaşları, çeşitli bankalardan alınan krediler, işletme kira ve gider kalemleri olmak üzere yaklaşık borcunun 1.5 milyar lira olduğu tahmin ediliyordu. Vakıfbank, Ziraat Bankası, Denizbank ve Garanti BBVA birlikte masaya oturarak borçların kredilendirilmesi sağlandı, Saçaklıoğlu’na ait bazı hisseler de devlete devredildi. İki yıl boyunca kuruma ait hiçbir ödemeyi yapmadığı gibi kayıtlardan gelen ücretleri de betona gömen Ömer Saçaklıoğlu’nu kurtarma operasyonu tamamlanmış oldu.

Doğa Koleji ile İTÜ’nün kurumsal yapıları birleştirilmeden 1989’da kurulan ve asıl amacını “Türkiye’deki elektronik sanayi kuruluşlarının ileri teknolojilere erişmede güç birliği yapmalarına ön ayak olmak” olarak tanımladığı İTÜ-ETA Vakfı ile birleştirildi. Vakfın amaçları arasında eğitim ile ilgili bir madde olmamasına rağmen Doğa Koleji’nin devrinden önce bir kararla “Eğitim merkezleri, okullar açmak ve işletmek, eğitim öğretim alanını kısmen veya tamamen finanse etmek” gibi maddeler eklenerek devir sürecinin kılıfı da hazırlanmış oldu.

Devir sürecinin resmi olarak tamamlanmasının ardından kurum İTÜ ETA VAKFI DOĞA KOLEJİ ismi ile eğitim-öğretime devam etti. Ancak kurumun ticari sahipliği, vakfın iştiraklerinden Arı İnovasyon ve Bilim Eğitim Hizmetleri Anonim Şirketi’ne devredildi. Bu şirketin yönetimi ise 2022 yılı şubat ayında İTÜ ile yapılan bir sözleşme ile Bilgi Üniversitesi’nin de sahibi olan Can Holding’e devredildi.

2022 yılının başında genel müdürlüğe bağlı 20 kampüs Gürsoy Cemre Özel Eğitim ve Öğretim Şirketi’ne satıldı, ancak aradan iki ay geçmeden bu defa da okulun Can Holding bünyesine alındığı duyuruldu. Geçtiğimiz yıllarda basına yansıyan Gürsoy ve Doğa Koleji arasındaki davada, Gürsoy kendisine olan 13 milyon liralık borcun ödenmediği gerekçesi ile okulun iflasını isterken, Doğa Koleji ise Gürsoy’un devri yapılan okullarda alınan 130 milyonluk kayıt ücretini kendisine borçlu olduğunu iddia etti.

Diğer taraftan kurumun İTÜ ETA Vakfı’na bağlı olduğu dönemde Prof. Dr. Mehmet Karaca ve Serhat Özeren’in isimlerinin geçtiği yolsuzluk iddiaları raporlaştırılarak yargıya taşındı. Aynı zamanda kurumun 1.2 milyarlık SGK ve vergi borcunun bulunduğu, bu borcun İTÜ ETA Vakfı üzerinde kalmaya devam ettiği ve aylardır tahsil edilmediği, ancak kayıt ücretlerinin Can Holding’e aktarıldığı iddia edildi.

Öğretmenlerin durumu

Doğa Kolejinde yaşanan skandalların başında öğretmenlerin maaşlarında yapılan usulsüzlük geliyor. 2023-2024 eğitim öğretim yılı için imzaladıkları sözleşmelerle zaten enflasyonu karşılamayan oranlarda zam alan öğretmenler eğitim döneminin başında yapılan zam oranında maaşlarının yatmadığını gördü.

Doğa Koleji’nde öğretmenlere apar topar sözleşme imzalatılıyor. Öğretmenlerin önüne son anda getirip soru sormaya veya karar vermek için düşünmeye fırsat tanımadan imzalatılan sözleşmenin birçok özel okul gibi Doğa Koleji’nde de bir gelenek halini aldığı söylenebilir. Öğretmenlerin anlamadığı yerleri sormasının, onaylamadığı maddeler üzerine fikir belirtmesinin önüne geçmek için sözleşmeyi okumak bir tarafa, bazen sözleşmelerini bütünüyle görmelerine bile izin verilmiyor.

Kamusal eğitimin bilimsellikten uzaklaşması ve gericileştirilmesi özel okulları seçenek haline getirirken diğer taraftan vergi indirimleri, teşvikler gibi mekanizmalarla kamu kaynaklarının özel sektöre aktarılması sonucu özel okulların eğitim sistemi içindeki payı gitgide arttı. Üstelik özel okulların devletten aldığı destek sadece finansal değil, bakanlığın eğitim politikaları da özel okulların kârını arttıracak şekilde düzenleniyor. Kamuya yeterli miktarda kadrolu atama yapılmaması sonucu sayıları milyonu bulan öğretmenler özel öğretim kurumlarında çalışmak zorunda kalıyor. Özel sektörde çalışma koşullarının belirsizliği, çalışma saatleri ve taban maaş konusunda bir düzenleme olmamasının yanında haklarını aramak için il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerine başvuran öğretmenlerin çabaları, MEB’in öğretmeni değil patronu koruyan tavırları nedeniyle çoğu zaman sonuçsuz kalıyor.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan sorunları Doğa Koleji öğretmenleriyle yapılan bir röportaj ile tekrar hatırlatan Birlik Sendikası, yaptığı çağrı ile Birlik Sendikası’nda birlikte örgütlenmeye çağırdı;

“Yıllardır büyüyen ve büyük kâr getirmeye devam eden özel okul sektörü patronlar için dikensiz gül bahçesi, emekçiler için ise ağır çalışma koşulları ve giderek büyüyen yoksulluk anlamına geliyor. Doğa Kolejinde yaşananlar bu tabloyu gözler önüne seriyor. 

Patron değişse de yaşanan sorunlar değişmiyor. Doğa Koleji’ni okul yapan öğretmenlerin ve diğer emekçilerin çabalarıdır.  Doğa Koleji öğretmenleri bugün de zorlu şartlar karşısında mücadele etmeye devam ediyor. Öğretmenler, kendilerinden çalınanlarla zengin olan patronların oynadıkları oyunlara göz yummaz. 

Birlik Sendikası olarak geçmişte olduğu gibi bugün de öğretmenlerin yanındayız. Siz de Birlik Sendikası’na katılın, Doğa Koleji’nde haklarımızı birlikte alalım. 

Gücümüz Birliğimizdir.”