Sevra Baklacı Lazkiye'deki katliamı yazdı: Lazkiye’de ne oldu?

Suriye'den yazdığı yazılarla bölgedeki gerçeklere dikkat çeken soL gazetesi yazarı Sevra Baklacı, Lazkiye'de yaşanan katliamını yazdı.

Lazkiye’de ne oldu?

Suriye… Emperyalizmin artık saklamaya bile gerek duymadığı kanlı yüzünün sureti… Tüm dinlerce, tüm uluslararası kanun ve yasalarca yasaklanmış olduğu halde öldürmenin “doğal” ve “rutin” hale geldiği kanlı topraklar… Dünyanın kınamayı bile reddettiği katliamlardan geriye kalan cesetlerin çığlık attığı, ama kimseciklerin duymadığı coğrafya…

Rojava’dan sonra Lazkiye’deki katliamla birlikte insanlık tarihinin utanç sayfalarına bir yenisi daha eklendi…

Tarihler 4 Ağustos 2013 Pazar gününü gösterdiğinde, sabaha karşı saat 4.00 sularında farklı yönlerden gelen Nusralı binlerce militan Lazkiye kırsalının kuzeydoğusuna düşen 8 köye silah ve roketlerle girdi. Uykusundan uyanan insanlar daha ne olduğunu anlamadan kimi silahlarla tarandı, kimi de bıçaklarla kesildi…

Elimde köy köy kurbanların listesi ve yaşananlarla ilgili bazı ayrıntılar... Okuduğum her cümle öyle ağır geliyor ki, kâğıtları elimden bırakıp sürekli ara verme ihtiyacı hissediyorum…

Liste, Nebata Köyü ile başlıyor… Kurbanların isimlerden sonra köyde sadece 12 kişinin sağ kaldığı notu yer alıyor. İşte diğer bazı köylerden notlar:
Baruda Köyü… 33 kişi bıçaklarla kesilerek öldürülüyor, bunların 13’ü çocuk 9’u kadın…

Hırrata Köyü… Nüfusu 40 kişiyi geçmeyen bu küçük köyde tek bir el ateş etmiyorlar… Köylülerin tamamını bıçaklarla keserek öldürüyorlar, kurtulan olmuyor…

Balluta Köyü… Köyden emekli bir komutan öldürüldükten sonra insanlar köyün meydanına toplanıyor. Önce çocuklardan başlanıyor. Ailelerinin gözleri önünde kurşun yağmuruna tutuluyorlar. Kaçmayı deneyen insanların üzerine ateş açılıyor. Köyden sadece 15 kişi (yaralarına rağmen) kaçmayı başarsa da bazıları sonradan hayatını kaybediyor…

Esterba Köyü… Tekbir getirerek boğazlarına bıçak dayadıkları köylüleri Fatiha Suresini okuduktan sonra tıpkı kurban keser gibi kesiyorlar. Katliamdan sonra köydeki evlerin tamamını da yakıyorlar...

İsmi geçen köylerde toplam en az beş yüz kişinin kesilerek veya kurşuna dizilerek can verdiği söyleniyor… Birçok aile tüm fertleriyle birlikte katlediliyor… Ordunun hâlâ giremediği köylerde ise ne olup bittiği, insanların akibeti meçhhul.

Kurbanların bazılarıyla ilgili notlar var. Mesela Nebata Köyünde Cafer el-Şeyh adlı dört yaşındaki çocuk korku içinde su istediği sırada bir militan tarafından yakalanıp boğazı kesiliyor. Mesela Hambuşiye köyü kurbanları arasında hamile bir kadın var, anneyi katlettikten sonra karnını delik deşik ediyorlar… Köylerden birinde eşi katledildikten sonra, onların ellerine düşmemek için mutfak bıçağıyla kendini öldüren bir kadın var… Ergenliğine yeni girmiş 11, 12 yaşlarında çocuklar da var…

Katledilenler dışında kaçırılan çok sayıda köylü de var… Onların, hayatını kaybedenlerden daha şanssız olduğu kesin. Kaçırılanlar arasında 9 aylık olduğu not düşülen bir çocuk var mesela.. Din Âlimi Şeyh Bedreddin Ğazale de kaçırılanlar arasında… Ancak kaçırıldıktan sonra katledildiği yönünde bilgiler var...

Yazımı kaçırılan Şeyh Bedreddin Ğazale’nin ağabeyi Şeyh Zülfikar Ğazale’nin köy halkına vasiyetiyle bitirmek istiyorum:

“Vasiyetim olarak varsayın, size vasiyetim olsun... Şayet onları televizyon kanallarında sembollerimizden herhangi birine veya kutsallarımza söverek, bedenimi yaktıkları ya da beni kesip parçalara ayırdıklarını görürseniz intikam almayın. Kimseye bir fiske bile atmayın. Kimseye zarar vermeyin. Mezhepsel hiçbir tepkiyle hareket etmeyin. Mezhepçilik, içine düşmemizi istedikleri bir tuzaktır. Mezhepçilik bizim ahlakımızda yoktur. Bizler, hiçbir zaman mezhepçilik çığırtkanlığı yapmadık. Hiçbir alçak eylem bizi mezhepçilik tuzağına sürükleyemez. Sizden defalarca rica ediyorum, Şeyh Fazıl’ın rahmeti adına sizden rica ediyorum kesinlikle mezhepçilik istemiyoruz.. “
(Şeyh Fazıl: Şeyh Bedreddin ve Zülfikarın birkaç yıl önce vefat eden kardeşleri. Suriye’de büyük saygı duyulan, büyük bir türbesi yapılan alimdir.)